Şimdi Terry Pratchett öveceğiz, size de övme rehberi vereceğiz! Bilinen çoklu evrenin en muhteşem yazarı Terry Pratchett, 12 Mart’tan beri aramızda değil. Aramızda olmamakla kalsa neyse, bir de Türk okuru bu muhteşem adamdan haberdar değil! Bunu değiştirmektir maksadımız!
Sitenin okunmalarından, sosyal medya takip yazılımımızdan (kıpss), bir de Facebook erişimlerimizden gördük ki Türk Geek alemi kısa zaman önce aramızdan ayrılan reyizlerden ne Leonard Nimoy‘a, ne Terry Pratchett‘a yeterince aşık ve aşina değil. Star Trek Dizi Rehberi yazmaya biraz da bu sebep ile başladık. Yine bu yazı ile de niyetimiz, size babamız gibi Terry Pratchett övmek, biraz da neden bu adamın çoklu evrenlerin en mükteşem yazarı olduğunu bir daha o güzel, geek kafalarımıza kakmaktır!
Elbette ulaşılamaz olanı övüp canınızı çektirmek değil niyetimiz. Delidolu Yayınları imzası ile Pratchett‘ın kitaplarının Türkçe, hem de çok ustaca bir Türkçe ile hızla geri dönmekte olduğu şu günler Pratchett‘a başlamak çok doğru bir vakit… Neyse, şimdi sorular ve cevaplar halinde Pratchett atacağız kafanıza… Buyrun… Cümleler sizin, cevaplar bizim olsun!
1) “Okuduğum Yazar Zekasıyla, Diliyle, Konuyu İşlemesiyle Beni Büyülesin!”
Hay hay. Hoşgeldiniz, merhaba. Rahmetli Terry Pratchett, muhtemelen insanlık tarihinin en kıvrak dil / kavram / anlatım becerisine sahip yazarlarından biriydi. Hele ilk kitaplarında bu becerisini, keskin zekası ve kıvrak dilini hiç acımadan, bol bol kullanan Pratchett, ilerledikçe bir de bu muhteşem yeteneğini yerine göre dilbilimin pes ettiği ve gidip bir içki içtiği noktaya doğru kısıp açmaya başlıyor, iyice ustalaşıyor.
“İlerledikçe derken?” diyeceksiniz. Yarattığı dünyanın ek kitapları, rehberleri, çizgiromanları filan sayılmazsa TP’nin elinden çıkmış 65 (yalnızatmışbeş) adet zeki, kıvrak, vurucu kitap bulunuyor. Siz hala ‘üçleme’ mi okuyorsunuz? Bu arada korkmayın, Pratchett‘ı kronolojik sıra ile okumak keyiflidir, ama zaruri değildir. Bu konu ile ilgili ayrıca bir rehber yazacağız, siz o arada istediğiniz sorudan başlayın.
2) “Ben Öyle Dünyayı Kurtaran Fantastik Adamlar İstemem! Bana Gerçek Hikayeler Lazım!”
Gerçekten daha gerçek olmak mümkün mü? Şöyle diyelim, Pratchett kitapçıların saçma raf etiketleri yüzünden ‘fantastik’ bir yazar kabul edilse de, eserlerinde cesaret ve zeka ile bizim dünyamızın en gerçek, en net, en acımasız, komik ve trajikomik olaylarına değinir. Hafif bir Alan Moore damarı vardır, net bir Douglas Adams damarı vardır. Hep İngiltere’nin havasından, suyundan…
Tanrılar, kahramanlar, sokaktaki adam, ırkçılık, umursamazlık, büyü, cinsiyetçilik, gelişen teknoloji, değişen ideolojiler, hırsızlar, katiller, yozlaşma, masallar, ejderhalar aynı potada o kadar güzel erir ki, fantastik bir dünyaya gitmişsiniz gibi değil de, metrobüste bir elf ile karşılaşmışsınız da, elf orman durağına gitmek için sizden akbil sormuş gibi olursunuz… Biribirinden absürd olayların her gün yaşandığı bu tuhaf ülkenin insanları olarak çok da hızla anlayacağınız şekilde, Pratchett‘ın ‘fantastik’ dünyası, aslında korkutucu derecede gerçekcidir.
3) “Yazar Beni Büyüleyici, Muhteşem, Mükemmel Bir Fantastik Dünyaya Götürsün!”
Aslında yukarıda yazdığımız cevap, sizi çoktan yakaladı. “Nasıl yani metrobüste elf?” dediniz. Pratchett’ın dünyası ve kitapları o kadar yoğun ve akıllıca bir şekilde fantastik öğeler içerir ki, o dünyanın sakinleri gibi okur olarak siz de bir noktadan sonra fantastiği kanıksarsınız. O noktadan sonra kurtadam ‘kankası’ ile devriyeye çıkan muhafızlar, bireyselleşme çabası içerisinde taştan ekmek çıkaran (tam anlamıyla) cüceler, karıncaların dizilmesi ile yazılan binary kodlar, çırağını çırak pazarından seçen ÖLÜM, piramitleri ile zamanı damıtan bir ülke, hem sizi benzerini gördüğünüz ve alıştığınız ‘fantastik’ ötesine götürür, hem de kanıksarsınız ve her aldığınız kitap ile bildiğiniz ve tanıdığınız bir dünyaya geri döndüğünüzü bilirsiniz…
Çoğunuz Neil Gaiman adını Pratchett‘tan daha iyi bilir. Bu ikisi kanka. Pratchett ikisinin arasında ‘daha fantastik’ ve ‘daha gerçekçi’ olanı. Varın düşünün yani…
4) “Abi Öyle Dramatik, Fantastik, Parlayan Vampir İstemem, Mizah İsterim Ben! Gülelim!”
Bazı isimler verelim hemen… Monty Python. Douglas Adams. Fry and Laurie. Blackadder. The Office. IT Crowd… Bilir ve sever misiniz? Pratchett da aynı trenden. İngiliz mizahı. Yüklü miktarda, zekice, yanında muhteşem hikayeler ve özleyeceğiniz karakterler ile İngiliz mizahı. Hele de ustasının elinde, gülsem mi, kitabı kapatıp ağlasam mı bilemediğiniz noktada getiren tatta… Zaten sıradaki maddeye geçiyoruz hemen:
5) “E Ama Ben Hep Kakara Kikiri İstemiyorum, Okuduğum Hikaye Beni Etkilesin, Değiştirsin…”
Tekrar merhaba. Hani derler ya “İşte Tolkien’in kitabında Dünya Savaşı işleniyor, ayrıca Orklar Türk!” falan filan. Fantastik ve bilimkurgu eserlerinde bir yerlere göndermeler, mesajlar, alegoriler, sembolizmler bulmak adettendir. Pratchett‘a geldiğinizde işler değişir, neyin ne olduğu, ayan beyan ortadadır. ‘Neyi temsil ettiği’ demiyorum bakın. Kavramların beden bulduğu, coğrafyanın dile geldiği, yıldırımların dramatik etkiye ihtiyaç duyulduğu o anları özellikle beklediği, kendi kendinin farkında bir dünyadır Pratchett‘ın dünyası. Yukarıda bahsettiğim bütün konular, son derece kendi kendisinin farkında bir şekilde, acı bir mizah, gerçek bir dünya içerisinde, son derece sert sonuçlarla ele alınır. Biraz gülersiniz, biraz düşünürsünüz, “Yazar ne demek istiyor?” demenize gerek kalmadan doğrudan ÖLÜM gelir, “ADALET YOKTUR, SADECE BEN VARIM” der. Yeri geldiğinizde çok sevdiğiniz o karakter inandıkları için, bazen de inançlarının boş olduğunu bilmesine rağmen ölür. Yazara lanet edersiniz… Sonra sıradaki Diskdünya kitabını aramaya başlarsınız.
Dolu dolu, etkileyici ve anlamlı hikayeler arıyorsanız, hoş geldiniz!
6) “Abi 65 Tane Kitap Nedir! Nasıl Okuyayım, Nerden Başlayayım? Bitmez O İş!”
Hey, sakin ol dostum! Futbol takımı tutmadan önce takımın bütün şanlı tarihini okuyor musun? Avengers izlemeden önce bütün eski Avengers sayılarını okudun mu? Yani diyeceğimiz, bu kitaplar, bir ucundan kıyısından biri birine bağlı, bazılarında olan olaylar ötekileri de etkiliyor, hepsi aynı dünya içerisinde geçiyor. Ama istisnasız bütün Pratchett kitapları, diğerlerinden bağımsız okunabilir.
Hikaye o kitapta başlar, bazen tanıdık, bazen yeni karakterler girer işin içine, ama ne olup bitiyorsa, yazar ne anlatacaksa o kitabın son sayfası ile biter. Bazen yolda birine toslarlar, çok ufak bir ipucundan öteki kitaptan bir karakter olduğunu tanırsın, ama tanımazsan da asıl hikayeyi kaybetmezsin.
Pratchett, bir kitabı diğerine bağlamamak, ‘tutar’ dayatmamak konusunda o kadar ısrarcıdır ki, uzun süre Diskdünya‘sının haritasını çizmemiş, çizdirmemiş, soranlara da “Mizah anlayışında harita olmaz!” demiştir. Gerçi sonradan o kadar çok kitap yazınca dünya kendiliğinden ortaya çıktığından, Diskdünya‘nın haritası artık mevcuttur, ama yazarın asıl amacı, anlatmak istediği anlatıp, bir sonraki hikayeye geçmektir. (Sitelerinde bulduk, Delidolu haritayı Türkçeleştirmiş, aha burada, buyrun).
7) “Ben Öyle Atıp Tutan, ‘çünkü büyü’ Diyen Fantastik Yazar İstemiyorum, Yazar, Yazdığını Bilecek!”
Wow wow wow wow! Haram! Bak burası, şunca yıldır, şunca kitaptır Pratchett okuyoruz, bizi hala şaşırtıyor. Üstadın ‘Science of Discworld’ adında elektriğinden mekaniğine, zaman yolculuğundan quantumuna konu alan 3 yan kitabı mevcut. Stephen Baxter ile iki çok sağlam bilimkurgu romanına imza attılar. Neil Gaiman ile dünya mitolojilerini tek kitapta harmanladılar. Sadece Diskdünya‘nın barındırdığı dünya folklor öğeleri hakkında 4 ek kitap var… Yani, asıl mesleği gazetecilik olan Pratchett, şayet gazeteci kalsaydı, muhtemelen çok, çok etkili bir gazeteci olacaktı. Quantum var mı? Var. Doğru işlenmiş mi? Evet. ‘Anthill Inside’ etiketi ile karıncaların binary kod yazdığı bir yapay zeka? Var. Doğru işlenmiş mi? Evet. Tarih, siyasi çıkarımlar, neden ve sonuçları ile toplumsal hareketler, güncel olaylara göndermeler, bilimum felsefe, bilimsel gelişmeler, uzay-zaman bükülmeleri… Var!
Bu kadar şeyi nasıl okudu, öğrendi, anladı, irdeledi, bir de mizah öğeleri ile bu kadar gerçekçi işlediği dünyasına kattı, biz anlayamıyoruz. Helal olsun. Muhteşem! Bravo Nolan!
Yani, sevgili geekler, okuyup okuyacağınız, okumazsanız gerçekten çok şey kaçıracağınız bu adamı övmeye şimdilik böyle başlıyoruz. Pratchett ile tanışınca gireceğiniz dünya müzik olsa, tadımlık, şöyle bir şey olurdu.
Anlattıklarımız ilginizi çektiyse dediğimiz gibi, kitaplar Türkçe olarak yeniden basılıyor, yeni kitaplar geliyor. Mevcut kitaplar burada. Delidolu ekibine ve TUDEM yayın grubuna her türlü talep edin “Nerde kardeşim MORT nerde, ne zaman geliyor kitaplar?” deyin, bu yazara ilginin büyük olduğu görsünler. Çevirileri Niran Elçi muhteşem yapıyor, devam etsinler! Hatta aha online dükkanları da burası, en uygun burada elbette.
Yok diyorsanız “Aga, Türkçe neymiş, ben Monty Python’ı altyazısız izliyorum, doktorayı İngilizce yaptım” sana zaten helal olsun kuzen, sen zaten İngilizce oku, durma durma vur! Hele de “Wee Free Men” ve o sinirli, İskoç ‘smurf’ tipler muhteşem! Ama Terry Pratchett‘ın dil/zeka baraj puanı yüksektir, yine de hazırlıklı ol!
İyi okumalar! Umarım bu yazı sayesinde 10.000 kişi daha Terry Pratchett ile tanışır, dünya daha güzel bir yer olur!
3 Comments
başkan şimdi hangi kitaptan başlıyoruz hepsi olur demişsin ama bize bir tane öner de kararsız kalmayalım
“Bu arada korkmayın, Pratchett‘ı kronolojik sıra ile okumak keyiflidir, ama zaruri değildir. Bu konu ile ilgili ayrıca bir rehber yazacağız, siz o arada istediğiniz sorudan başlayın.”.
Rehberin hazır olmasını bekleyemem diyosan ben yönlendiriyim seni. “Büyünün Rengi” Diskdünya serisinin ilk kitabı. Başlamak için idealdir. Hem karakterleri, hem de Pratchett’ın dilini öğrenmek açısından faydalıdır. Ama onu almak için kitapçıya gitmişken “Fantastik Işık”ı da al, çünkü bu iki kitap birbirine bağlı. Hoşuna giderse (gitmeme olasılığı yok ama yine de 🙂 ) ithaki’nin yayınladığı kitap sırasıyla devam edebilirsin.
Diğer Pratchett kitaplarıyla ilgili yorumlarımı rehber yazısına saklama düşüncesindeyim. Hazır konu açılmışken rehberde Diskdünya dışı işlerini de içine katınız lütfen.
Merhaba bunu yazman ve benim görmem çok iyi oldu daha önce nasıl duymadım bu adamı ben anlamadım. :/ Okurken en çok yazarın kitaplarındaki anlatımı beni etkiledi tam istediğim tarzda bir anlatımı var hemen kitaplarını alıp okumalıyım. Kitaplarıyla ilgili rehber yazınızı beklicem hangi kitaptan başlıcağımı bilmiyorum çünkü.