Hunter x Hunter Geri Dönüyor!

Hunter x Hunter, keşfettiğimden beri sıkı takipçisi olduğum manga ve anime serilerinden biriydi. Malesef 2012 yılından beri mangaka Yoshihiro Togashi’nin seriye devam edememesi yüzünden hayranlarını da oldukça üzmüştü. Güzel haber ise Shounen Jump’ta yakın zamanda serinin kaldığı yerden devam edeceğini duyuran açıklama oldu. Sonunda beklenen vakit geldi! Haftaya yani derginin 27. sayısında seriye kaldığımız yerden devam edeceğiz. Animeyi takip edenler için daha izlemediğiniz ama manga okuyucularının bildiği yeni bir arc başlayacak ve Election isimli arc’daki seiyu’ların, yani karakterleri seslendirenlerin de kimler olacağı belli oldu. 1999’daki seride Hisoka’yı seslendiren Hiroki Takahashi, Pariston Hill’i (Evet, Paris Hilton’dan geliyor) seslendiriyor.

Ve asıl önemli haber ise Satake Uki’nin Kite karakterini seslendirecek olması. Kite mı? Yoksa… (Ama inanın hiç beklediğiniz gibi değil, gerçi flashback de değil ama daha fazla spoil etmeyeyim bari) Ağzınızın suyunu akıtacak bir haber de Bandai’den. Bandai tarafından dün yeni bir figür tanıtıldı, piyasaya ise Eylül ayında girecek. Figür yaklaşık 43 cm uzunluğunda. Yanında manga cildiyle gördüğünüz resim figürün büyüklüğünü algılamanızı da kolaylaştıracaktır eminim. Buyrun resimlere:

Hunter x Hunter serisini ya da mangasını bilmeyenler için kısa bir bilgilendirme de geçelim. Gon, ölü sandığı babasının yaşadığını ve çok önemli, dünyaca ünlü bir Hunter olduğunu öğrenir. Ailesiyle ilgili gerçekler aydınlandıkça Gon’un babası Ging’in kendi hayallerini takip etmek için oğlunu arkada bıraktığını anlarız. Gerçi buna da tam doğru diyemesek de asıl eğlenceli detaylar ileriki bölümlerde ortaya çıkar. Akrabalarıyla yaşayan Gon ise hem babasıyla tanışabilmek, hem de bir anlamda onu daha iyi tanıyabilmek için Hunter olmaya karar verir.

Hunter olmak demek lisanslı bir profesyonel olmak demek o dünyada. Tehlikeli ve nesli yok olmaya yüz tutan hayvanları araştırmaktan, arkeolojiye; suçluları kovalamaktan, en iyi yemekleri yapmaya kadar her türlü konu Hunter’ların ilgi alanına girebilir. Ama herkes Hunter lisansını almak için ölümcül sınavlardan geçmek zorundadır en düşük yaş sınırı ise 12’dir. Tam da 12 yaşında Gon, akrabalarını ikna ederek evden ayrılır ve kendisi gibi Hunter olmak isteyen Killua, Kurapika ve Leorio gibi dostlarla sonu bilinmeyen oldukça farklı maceralara atılır.

Manganın iki adet anime uyarlaması var. 1999 animesi mangaya çok bağlı kalmasa da karakterler arasında kurulan bağın duygusal yanını çok daha iyi anlatır 2011 serisine göre. Özellikle seiyu’lar söz konusu olunca 99 serisi çok daha iyidir. Bittiği yerden pek çok ova devam eder. Arada ufak tefek filler bölüm yapsalar da ne sıkıcıdır ne de boşunadır, izlerken gerçekten keyif alırsınız.

2011 serisinin ise animasyonu tabii ki daha iyidir ve mangaya oldukça sadıktır.Çok sonradan başladığı için de filler bölümü yoktur, hatırladığım kadarıyla sadece iki tane “şimdiye kadar neler olmuştu” bölümü bulunuyordu. Mangaya gelirsek, Togashi’nin karakter çizimleri müthiştir. Birbirinden yüz, giyiniş, tarz olarak o derece farklılaşan yüzlerce karakter çizebilmek saygı duyulması gereken bir şey. Ayrıca hikaye arc’larını da oldukça yaratıcı buluyorum. Özellikle Greed Island Arc, Togashi’nin yaratıcılığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Sadece bir arc olarak tasarladığı oyun, özel kartlarından tutun, kurallarına ve oyundaki yaratıklara kadar gördüğümüz pek çok MMORPG animelerini geride bırakır.

Şuan çok kısa geçtim fakat daha detaylı bir Hunter x Hunter incelemesi ile geri döneceğim. Animenin çok dinlediğim kapanış şarkısıyla da yazıyı bitirelim: Yuzu – Hyori Ittai