Sorumsuz ama eğlenceli dadılara gülmeye pembe bornozlu Gülben Ergen günlerinden alışığız. Peki Fox bu alışıldık komediye yeni bir şey katabilmiş mi? İlk Bölüm Canavarı sizin için izledi, yorumladı:
İlk Bölüm Canavarı Ozan Cem Yılmaztürk’ün kalemiyle incelemelerine devam ediyor. İlk Bölüm Canavarı, üstümüze yağan yüzlerce dizi arasından hangisi kime gider, değer mi değmez mi, bakmaya varar vermiş bir canavardır. İlk bölüme bakar, azıcık wiki kurcalar, tavsiyelerini verir kaçar! Dizilerle ilgili yorumlar kesinlikle objektif değildir, geek izleyicinin keyfine göre ayarlanmıştır! Bu yazılarda sadece ilk bölüm ile ilgili olmak üzere spoilerlar olabilir.
Özet Geç!
Mick borç istemek için bir milyonerle evli kız kardeşini ziyaret ettiği sırada kız kardeşi ve kocası bir sebeple ortadan kaybolurlar. Ortada kalan birbirinden şımarık üç çocuğun sorumlulu sorumsuzluğuyla ünlü Mick’e kalır.
Ne Kadar Uzun?
Bölümler ortalama 20 dakika. 36 bölümü yayınlanmış. 37. bölümle beraber ikinci sezon final yapacak.
Neyi Seven Bunu Da Sever?
The Nanny, Dadı, Jessie…
Ne Beklemeyin?
Haldun Dormen, Kenan Işık, kardeşini iki koluyla sistematik biçimde tokatlayan kardeşler (buradakiler birbirini dava ediyor)
Biraz Daha Detay ve Yorum?
Dizi o kadar basit dinamiklere sahip ki spoiler kaygısı taşımıyorum bile. The Mick benzerlerinden ayrılmak, klişe gözükmemek için bazı şeyleri beklenenin tam zıttı şeklinde yapmış. Fakat klişe olmamanın, farklı olmanın sırrı zıt düşmekte değil; beklenen sonuca daha önce ayak basılmamış yollardan gitmekte bence. Sonuçta bir tahminde bulunduğunuzda aklınıza gelen ikinci şey o tahminin tam zıttı oluyor. Sanıyorum The Mick bunu hesap edemeyip klişe çukuruna saniyelik rötarlarla yine de düşmüş. Örneğin her dadı komedisinde, çocuklarla ilk etapta anlaşamayan dadının bölüm sonunda onlarla gizliden gizliye sıcak bir bağ kurduğuna şahit oluruz. The Mick’de durum böyle değil: Günün sonunda herkes birbirinden nefret etmek için daha fazla nedene sahip oluyor. Fakat bir şeye arkanızı dönmeniz ondan uzaklaştığınız anlamına gelmiyor.
Bir komedi dizisini izlemeye karar verirken onun komik olup olmadığını sorduktan sonra oyunculukların nasıl olduğunu sormak en doğru hareket olur. Çünkü en komik metin bile oyuncusu onu taşıyamıyorsa kimseyi güldüremez. Bu konuda The Mick ortada bir yerde duruyor: Başroldeki Kaitlin Olson, 14 yıldan beri It’s Always Sunny In Philadelphia’daki mühür rolüyle komediye yakıştığını kanıtlayan bir aktris. The Mick’de de senaryonun ona engel olmadığı her an kendini göstermeyi başarmış. Fakat It’s Always Sunny’deki gönül vermişliğin yüzünden eksik olduğu aşikar. Olson dışındaki her oyuncu içinse rollerini basitçe yerine getirmekten başka bir şey yapmadıklarını söyleyebilirim. Hiçbiri ilk bölümde parlamadı, daha sonra parlayacaklarını da sanmıyorum.
Dizinin yapımcılığını It’s Always Sunny’nin de yapımcılığını yapan Dave ve John Chernin kardeşler yapıyor fakat diğer projelerinde yenilikçi ve aykırı olmak için ellerinden yapan kardeşlerin bu sefer kıyıdan ayrılmadan en güvenli şekilde para kazanmaya çalıştıklarını gözlemliyoruz. Bakarsınız şaşırtırlar tabii. Ama… Şaşırtmayacaklar.
Devamı Nasıl Olur?
Bir noktada Mick ve çocuklar birbirine ısınacaklar. Bir gün bir çocuk bela çıkaracak öbür gün diğeri. Dadı teyzemiz de her defasında umursamaz ve sorumsuz mizacından hem destek alarak hem de ondan uzaklaşarak bu belalara çözüm olacak.
Ve Sonuç! İzler Miyim?
Başrolü kadın olan komedi dizileri beni daha kolay cezbediyor. Komik suratlar yapan beyaz adamlara şans vermekten çok önce sıkıldım. Fakat The Mick aradığım şey değil. Başka denizlere yelken açacağım, Frankie Shaw yeni diziye başlamış mesela.