Speedrun konseptine aşina mısınız? Video oyunlarının çok canlı bir alt kategorisidir speedrun. Burada oyunlar olabildiğince hızlı bitirilmeye çalışılır. Yalnız burada sizin evde oynadığınız hızdan söz etmiyoruz elbette, bu işi yapanlar; gerçekten kararlı bir şekilde yapanlar yani, milisaniyelerle uğraşacak denli kısa sürelere çekmiştir rekorları. Her oyun speedrun’a gitmez. O yüzden bu dünyanın içinde kalanların özel bir takım oyunları vardır. Bunlardan biri de, hatta asırlardır belki de en önemlisi de hepimizin bir vakit oynadığı bir oyun. Super Mario Bros.
İşte geçtiğimiz günlerde Nintendo’nun 1985 tarihli efsane oyununun rekoru kırıldı. Super Mario Bros warp zoneları, glitchleri ve elbette dünyanın en bilinen oyunlarından biri olmasıyla speedrun dünyalarının en sık rağbet edilen oyunlarından biri. Onu hızlı bitirmeye çalışmanın da kategorileri var, ya tamamen oyunu oynayarak bitirmeye çalışabilirsiniz, isterseniz makineden yardım alabilirsiniz. İsterseniz de desteksiz, ama oyun içi glitch ve warpları kullanarak; yani bir anlamda oyun içi kuralları kırmadan esneterek rekor kasabilirsiniz. İşte Darbian bu kategoride bir rekor kırdı geçenlerde.
Bu bana dünya ahiret acayip geliyor, çünkü Super Mario yıllardır oynanıyor. Dolayısıyla optimizasyon konusunda bir çığır açmak mümkün değil artık. Rotalar, buglar, glitchler, avantajlar biliniyor. O yüzden milisaniyelerle oynuyor bu rekorlar. Milisaniyeler, düşünün. Yine de o milisaniyeler için haftalarca pratik yapan, denemekten vazgeçmeyen, bunu uğraş edinmiş olanlar var. Darbian da bunlardan biri. Kendisi internet üzerinden nabzını da ölçüp yayınlayacak şekilde modifiye edilmiş NES’inin başına oturmuş, kendisine ait olan rekoru genişletmek üzere oynamaya başlamış.
En sonunda da kırmış. Aşağıda videosu var, ekledik, izleyebilirsiniz. Son andaki gerilim inanılmaz, bir kere zaten hiç speedrun Mario izlemediyseniz seksen senelik oyundaki bu numaraları görünce bir dumur olacaksınız. Onun haricinde bir de hakikaten nabzın gösterilmesi ayrı bir gerginlik yaratıyor yani… Biz şuraya iliştirelim, izleyin, sonra da beraber “vay arkadaş” nidalarını atalım…