Yaşı biraz daha küçük olan takipçilerimiz muhtemelen vampirlerin seks objesi olarak görülmesi mefhumunun başlangıç noktasını saptayacak olsalar, ismini şu an unuttuğum ve gerçekten Ctrl + T’ye basıp da aratmaya dahi üşendiğim ablamızın Twilight romanlarını işaret edeceklerdir. Yalnız işte kazın ayağı öyle değil. Bir seks objesi olarak vampirler hayatımıza Anne Rice’ın Interview with the Vampire romanı, ve daha da önemlisi onun film uyarlamasıyla girmişti.
Dönemin en büyük üç aktörü ve seks sembolü erkeğini alıp, bir filme koymak; onları ölümsüz vampirler yapmak, saçlarını falan da bu arada permalamak büyük iş takdir edersiniz ki. Film bunu yapmıştı. Antonio Banderas, Tom Cruise ve Brad Pitt’in yan yana dizilmesi bile zaten sel sebebi olabilecek bir şeyken, bir de bunlar devamlı flörtöz flörtöz geziyorlar, karizmalarıyla ekran kırıyorlardı yani. O yüzden, garip bir şekilde en yeniden yapımı mümkün olmayacak film konumunda durdu Interview with the Vampire. Bu üç aktörün karizmasını bir daha toplamak mümkün olmadığından, kimse denemedi.
Ya da “denememişti” diyelim, zira şu an o topa tekrar giriliyor. The Fault in Our Stars isimli, benim samimiyetle algılayamadığım bir başarı elde eden filmin yönetmeni Josh Boone, Universal ve Imagine ile birlikte filmin tekrar yapımı için kolları sıvadıklarını açıkaldı. Onunla da yetinse iyi. Boone hızını alamayıp, başrolünü de açıkladı; ya da en azından öyle yaptığını sanıyoruz. Boone Twitter’a Jared Leto’nun bir resmini paylaşıp, “Lestat – sadece bir kişi olabilir” notunu düştü.
Bu resmi bir açıklama değil, Boone internet üzerinden Leto’yu tavlamaya çalışıyor da olabilir. Ama yani beyana katılmamak da mümkün değil. Gerçekten de Tom Cruise’un canlandırdığı Lestat rolü için mevcut Hollywood aktörleri arasından Jared Leto’dan daha uygununu düşünemiyorum. O karizma, o çekicilik, o kafada birkaç tahtanın da eksik olduğunu ince ince çaktıran çakmak gözler… Kemikli surat bir de yani. Adamı Joker yapan her şey, iyi de bir Lestat yapacaktır gibi geliyor bize. Siz ne diyorsunuz?
