Invincible 3. sezona hızlı bir giriş yapmış, diziyi özleyen hayranları 3 bölüm birden yayınlayarak teselli etmişti. İlk 3 bölümü şurada, ardından gelen 4 ve 5’i ise şurada incelemiştik. Ancak sezonun kalanı için yeni bir inceleme yapmamıştım. Bunun sebebi 6. bölümün bir tık filler olması ve 7. bölümün de sezon finaline direkt bağlanıp tek yazıda değerlendirmenin daha mantıklı olmasıydı. Dolayısıyla sevgili geekler, Invincible 3. sezon finalini konuşmadan önce 6 ve 7. bölümlere bir göz atalım, esas mevzuya sonra geçelim isterim.

invincible 3. sezon finali inceleme

Invincible 3. Sezon 6 ve 7. Bölüm

5. bölümde Titan’ı ve ejderha amcayı izleyince daha fazla “yan göreve” gücüm kalmadığını söylemiştim. Fakat 6. bölümde korkulan oldu ve yeni bir yan görev izledik. Yalnız bu hikâyenin şöyle dikkat çekici bir noktası var, Invincible’ın öldürdüğü canları sorgulayan bir adamı gösteriyor bize. Bu diziden beklediğimiz gerçekçilik tam olarak bu. Hatta geç bile kaldılar bunu işlemekte. İzlediğimizde bize The Boys’u anımsatıyorsan, süper kahramanların yaptıklarının sonuçlarıyla karşılaşmalarını da izletmek zorundasın Invincible.

Tabii durum böyle olunca bir nevi filler izleyerek 7. bölüme geçmiş olduk. Neyse ki 7. bölüm artık Angstrom’u ve diğer evrenlerden getirdiği Invincible’ları gösterdi. Halihazırda Gambit’e benzetilen Rex’in X-Men ’97 Gambit’e göz kırpan fedası, süper kahramanların bu kadar çaresiz kalması, saldırının sadece Amerika’ya değil tüm dünyaya yapılması falan gayet etkileyiciydi.

invincible 3. sezon finali rex splode death

Yalan olmasın, “Invincible War” diyince daha uzun sürecek, iki bölüme yayılacak bir savaş bekliyordum. Çizgi romanları okumayan cahilliğime veriniz, uzaktan daha kapsamlı görünüyordu savaş. Angstrom sezon finalinde geri dönecek, daha güçlü ve farklı Invincible’lar gelecek falan sanıyordum ancak beklediğim olmadı. Ha onun yerine gelen ve Jeffrey Dean Morgan’ın seslendirdiği Conquest beklentimi aştı mı? Kesinlikle evet.

Invincible 3. Sezon Finali (8. Bölüm)

invincible 3. sezon finali conquest

Conquest’in beklentilerimi aşma sebebi, başlıktan da tahmin edilebileceği üzere, Jeffrey Dean Morgan’ın yıldızlaştığı o malum yalnızlık monoloğu. Bu noktaya kadar Conquest dümdüz bir kötü adam izlenimi veriyordu, herhangi bir Viltrumlu’nun biraz daha fazla kana susamışı gibiydi. Ancak o monolog Conquest’e bir boyut, karakterine bir derinlik kattı. Sahne o kadar iyiydi ki “rakibini öldürmek yerine karşısında uzun bir tirat atma” klişesini yapmışlar diye eleştiremiyorum bile. Sahnenin çizgi romanlarda olmayıp dizi için özel yazıldığını da not düşeyim.

Mark’ı Conquest’in elinde kalmaktan kurtaran ise Atom Eve oldu. Atom Eve’in yıldızlaştığı ve “Phoenix anını” yaşadığı bu sahne de çok iyiydi. Eve’in hak ettiği değeri görmesini istiyorum açıkçası. Kendi özel bölümü çok iyiydi bence, onun dışında biraz arka planda kalsa da burada öne çıkmış oldu. Yani zaten süper gücünün öne çıkmayı acayip hak ettiğini düşünüyorum, atomları manipüle edebiliyor be kız! Hani böyle ikinci planda olan ama aslında çok güçlü karakterler vardır, Flash mesela. Evrende Superman ondan güçlü bilinir ama Flash’ın Superman’i alt edebileceğine dair teoriler mevcut. Hah işte, maddeyi atom altı seviyede manipüle eden Atom Eve de o vibe‘ı veriyor bana.

invincible 3. sezon finali atom eve

Tüm bu sahneler esnasında animasyon kalitesi güzeldi, sezonun tüm bütçesi son 2 bölüme, hatta çoğu Conquest’le savaşırken kırılan cam parçacıklarına ayrılmış gibi görünüyor. İlk yarısı Invincible Team vs. Conquest şeklinde geçen sezon finali, ikinci yarısında savaşın sonrasına odaklandı. Mark’la Eve’in birbirini kaybetme korkusu, Rex’in cenazesi derken gerçekten duygulandırmayı başardı dizi. Normalde böyle “savaş sonrası” sahnelerde neler konuşulacağını, neler göreceğimizi biliriz; o yüzden hele ki bir animasyonun duyguyu geçirmesi çok zordu ama savaşın ciddiyetinden mi bilemiyorum, yaşanan tüm hüzünler geçti bana.

Bu noktaya kadar ağzımdan pek kötü bir şey çıkmadı, fakat bir de madalyonun diğer yüzüne bakmak lazım. Invincible 2. sezonu; 1. sezonun kalitesinden çok uzakta, dağınık ve genellikle ileriye yönelik hikâyeleri başlatan bir geçiş sezonuydu. 3. sezon bundan iyi ancak yaratıcısı Robert Kirkman’ın abarttığı kadar da yoktu. Bu sezon Omni-Man’in çok az ekran süresi olması, en güçlü Viltrumlu diye bahsedilen Thragg’ı kimin seslendireceğinin henüz belli olmaması, çizgi romanı okuyanların “henüz daha yolun başındayız” demesiyle Invincible bayağı uzun bir maraton olacak arkadaşlar. Ve bu maratonun her anını son hızda koşamayacağını tahmin etmek zor değil.

invincible 3. sezon finali

Invincible’ın The Boys’u yapan Amazon Prime’dan gelmesi bu kadar yükseltti bence bizi. İlk sezonun ne kadar sevildiği malum. Farklıydı, gerçekçiydi, diğer süper kahraman yapımlarına meydan okuyabilecek güçteydi. Ancak artık ilkinin üzerine izlediğimiz 2 sezondan sonra şunu söyleyebilirim ki, bu diziye dair hiçbir şeyin, hiçbir sezon benim dilediğim gibi olmayacağını biliyor, artık bundan acı duymuyorum.

Ne güzel övüyordun, n’oldu şimdi bir anda diyenler için açıklayayım. Bence Invincible bölüm bölüm eleştirilmeyi, hafta hafta beklenmeyi hak edecek noktayı geçti. Yeni sezon gelir, final yapar, işte o zaman şöyle toptan bir göz atılabilir. Çünkü karşımızda The Boys gibi sağlam bir eleştirel yapım yok, klasik süper kahraman çizgi romanlarına daha yakın bir şey var. Sündürüp uzatılmaya daha açık bir iş bu. E onların uzatmasını beklemek yerine, orijinal içeriğe de bu kadar sadık ilerliyorken, gidip çizgi romanları okumak gayet mantıklı bir seçenek oluyor.

Kirkman’ın 4. sezon itibariyle çizgi romanda anlatamadıklarını diziye daha çok ekleyeceği söyleniyor, sezon finalinin after-credits‘i de buna işaretti ama ben yine de ikna olmadım. Her sene yenilediğim “yeni sezon gelene kadar tüm seriyi okuma” hedefimi tekrar yenileyeceğim. Siz ne dersiniz, 144 sayı Invincible okuma challenge işine girilir mi, bunu başarabilmiş geekler ne düşünüyor; en önemlisi de, dizi sizce nasıl gidiyor sevgili geekler? Herkesi yorumlara bekliyorum.

Author

Genellikle popüler kültür evrenlerinde yaşıyorum çünkü Thanos'un da dediği gibi "Reality is often disappointing."

2 Comments

  1. berke kadam internette baktım da bu bölüm geçti sayı 60. sayı yanı 84 sayı daha var. diziyi 7-8 sezon yapmak istiyorlar. daha da uzay bilir uzat bilmek için çizgi rooman da olmayan hikayeleri çizgi romanlar da olan hikayeler ile bir bütün olarak sunmaya çalışacaklar.

    • Berke Kadam Reply

      Şimdi tekrar baktım da yüzde 10 ifadesini biraz abartılı buldum. Sanırım bölümden hemen sonra okuduğum “3 sezon oldu ama daha hikaye başlamadı bile” tarzı bir tweet’te görmüştüm onu. Doğru ifade dediğin gibi “yarısından fazla yolumuz var” olacaktır, e diziye özel hikayeler de eklendikçe bakalım kim bilir ne zaman sona erecek 😀

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.