“Bir insan ancak onu son seven insan öldüğünde ölür” diyen Jose Mourinho, Robson ile ilgili manevi düşüncesini böyle açıklıyor. Bir insanın en büyük başarıları ile en büyük hayal kırıklıklarını aynı anda nasıl yaşayabileceğini anlatan bir belgesel ışığında bir futbol efsanesinden bahsedeceğiz; “Bobby Robson: More Than a Manager (Bir Menajerden Daha Fazlası)“
Başarı, bazı insanların karakterlerine işlemiştir. Yaptığı her işte iyi olan ve gittiği her yere başarıyı işleyip, götürebilen insanların bir parçası olmuştur. Bobby Robson da tam anlamıyla böyle bir adam. Futbolculuk kariyeri bir yana menajerlik kariyeri ile gittiği her takımda büyük başarılara imza atmış ve aynı zamanda büyük eleştirilere de maruz kalmıştır. Futbolseverlerin kullanmayı en sevdiği tabirle ise tam bir “winner”dır.
Bobby Robson, kısmen başarılı futbol kariyerinin yanında asıl başarı efsanesini yazacağı menajerlik kariyerine 34 yaşında Fulham’ın başına geçerek başladı ve İrlanda Milli Takım’ı özel danışmanlığı ile de futbol kariyerine nokta koydu. Geri dönüp bakıldığında, Ada’dan dışarı çıkıp başarılı olan “nadir” İngilizlerden biri olduğunu gönül rahatlığı ile söyleyebiliriz.
Belgesel Robson’ın başarıları ve hayal kırıklıklarını anlatmanın yanında Ronaldo, Jose Mourinho, Pep Guardiola, Sir Alex Ferguson, Paul Gascoigne, Alan Sharer gibi efsanelerin de anlatımlarıyla Robson’ın kişiliğine de ışık tutuyor.
Robson, 2009 yılında yenik düştüğü kanser ile tam dört kez savaşmış; hatta menajerliği bırakması gerektiği bir noktada Barcelona’nın başına geçip ve karmaşık bir lobinin arasında, büyük baskıya rağmen sezonu burada bitirmiştir. Bu meydan okumaya öyle tutunuyor ki, sezonun devre arasında çok sevdiği Newcastle United’tan teklifi düşünmeden reddediyor. Sezon sonunda lobiye yenik düşüp, üç kupa ile Barcelona’daki koltuğunu Louis van Gaal’e bırakacağını bilse yine teklifi geri çevirir miydi, orası meçhul…
Fulham’ın ardından başına geçtiği Ipswich Town ile FA Cup ve UEFA Kupası, PSV Eindovhen ile Hollanda Şampiyonluğu, Porto ile Portekiz Kupası ve Portekiz Şampiyonluğu ve Barcelona ile de Kral Kupası, Kupa Galipleri Kupası -şimdiki adı ile Şampiyonlar Ligi- ve İspanya Süper Kupası kazanıyor. İngiltere Milli Takımı kariyerine kötü başlasa da 1990 Dünya Kupası’na penaltılarla veda ederek 66’ Dünya Kupası zaferinden sonra “Dünya Kupasına en çok yaklaşan teknik adam” unvanını alıyor ve kalp kırıklıkları ile dolu bir ayrılık gerçekleştiriyordu. Newcastle kariyerinin ne kadar özel olduğunu Sir Alex Ferguson “Benim menajerlik dönemim oyunca Newcastle birçok menajer getirdi, fakat hiçbiri Bobby’nin yarattığı etkiyi yaratamadı.” şeklinde özetliyor. Ayrılışı ise dönemi kadar özel olamadı, alınan üst üste kötü sonuçlar sonunda Bobby’nin işine kulüp tarafından son verildi, vefa semt adı olarak kalmaya devam etti. Günümüzde o sihirli etkiye en yakın dokunuşu Rafael Benitez’in yaptığını söyleyebiliriz.
Kansere tekrar yakalandıktan sonra, mücadeleyi bırakmaması hatta mücadelesini bir vakıf kurarak, kendi gibi bu hastalıkla uğraşan herkes için sürdürmesi onun inatçı kişiliğinin saha dışında da devam ettiğini gösteriyor. 2009 yılında 76 yaşındaysa maalesef mücadelesini kaybedip futbol ilahları arasındaki yerini aldı.
Futbolu sevin veya sevmeyin, bu hayat hikayesini görmek sizi memnun edecek ve duygulandıracak. İzlemek için Netflix’e girmeniz yeterli. Belgesel boyunca onunla ilgili en güzel tanımı ise bir İngiltere efsanesi yaptığı Paul Gascoigne yapıyor: “Sand, earth, Sir Bobby Robson!..”
