Oscar törenlerini izlemek için birden fazla sebep var; kişiden kişiye göre de değişen sebepler bunlar. Kimi insan için en önemli şey kırmızı halıda sergilenen kıyafetler, dikimler, kesimler… Kimisinin en merakla beklediği şey verilecek ödüller. Bazısı için yapılacak konuşmalar. Ya da spesifik bir filmin performansı, belki de. İşte bazı insan için de gecenin en heyecan verici ve eğlenceli kısmı, sunucunun başta gerçekleştirdiği monolog.
Ben son gruba dahil bir insan olarak, ezeldendir Oscar sunucularının nasıl bir monolog tercih edeceklerini merakla beklerim. Bu sene bu merak biraz daha yüksek perdedendi elbette. Sebebi de risk seviyesinin yüksekliğiydi. Eğer komedyense, Oscar sunucusundan Hollywood’un geçtiğimiz sene gündemini işgal etmiş konular hakkında şaka yapması ve genel olarak da bir yorum katıp, taraf belirtmesi beklenir. Ancak bir yandan da bu belirtilen taraf, doğru seçilmelidir; şakalar ayarında yapılmalıdır. Büyük bir komedyenlik sınavıdır yani; çünkü Jerry Seinfeld’in de dediği gibi mesele hangi konu hakkında şaka yapılmasının münasip olduğu değildir, mesele komedyenin hangi konu hakkında şaka yapma kabiliyetinin olduğudur.
Jimmy Kimmel bu açıdan muhteşem bir sınav verdi dün gece. Harvey Weinstein‘ın çirkinliklerinin ortaya çıkmasıyla birlikte Hollywood’un bir numaralı gündem maddesi sistematik misojeni ve cinsel davranış adaletsizlikleriydi. Kimmel’ın bu konuya yaklaşımının ne olacağı, meseleyi neresinden tutacağı büyük önem arz ediyordu. Fakat monolog geldi. İzlendi. Akla ilk gelen soru “E evet niye stresli bir konu olsun ki bu?” oldu. Çünkü Kimmel bu konu hakkında bir monolog yapmayı bu kadar kolay göstermişti, olan oydu.
Geçtiğimiz sene de Kimmel kusursuza yakın bir monolog yapmış; aralara Matt Damon ile olan kavgasını ustalıkla serpiştirmiş, finalde de La La Land fiyaskosunu çiçek gibi idare etmişti. Bu sene de açılış konuşmasında değinmesi gereken her konuya, zerafet ve adaletle değindi. Şakaları kimseye yağ çekmedi, kimseye de kendisini suçlu hissettirmedi; üstelik hemen hemen hepsi de zekice ve sivriydi. Özellikle Oscar heykelciğiyle ilgili başladığı tirad belki de bu konu üzerine yapılabilecek en eğlenceli ve yerinde şakaları içinde barındırıyordu.
Genel olarak ben bu monologa epey saygı duyuyor, “En iyiler” listemde de epey yukarıya alıyorum. Siz ne diyorsunuz?