Başka bir açıdan, bazzb mahlaslı güzel insan da, duruma şöyle yaklaşmış:
Ne Dedik, Ne Yaptık? Sorun O!
Filmi genişletmek, izleyiciyi boğmamak adına yapılan bir kaç taktik vardır; en ciddili, dramalı filmler de bile… Mizah. Her zaman güldürmesi de gerekmez. Kara mizah olur, absürd bir biçimde kendisini gösterir. Bir de Comic Relief karakterler vardır.Justice League bu konuda şanslı.The Flash var çünkü ellerinde. Bilmeyenler için özet geçeyim. JL:TAS‘in bir bölümünde, paralel evrendeki Justice League’in (Justice Lords) Barry Allen öldükten sonra kötücül tiranlara dönüştükleri işlenir. İşte Flash’ın mizahı bu kadar önemlidir JL için.
Ezra Miller konusunda şüphem yok. Hem Flash, hem Barry Allen, hem de artık biraz canımı sıkmış olan karartılmış filtrenin getirdiği o boğuk havayı dağıtmak için elinden gelenin çok üstünde bir performans sergileyeceğini düşünüyorum.
Bence spesifik olarak söylemek gerekirse esprilerin sorunu kötü/yersiz/ucuz şakalardan ve kullanımlarından kaynaklanmıyor. Elbette yapılacaksa kaliteli yapılmalı. Lakin metin yazarlarından hiçbirisinin espri yapmak konusunda, adamakıllı punchline kullanmak konusunda usta olması zorunluluğu yok. Ortada dayatılmışlık söz konusu, evet, ama bu dayatılmışlık cheesy şakalardan ziyade Stüdyo’nun tiranlığından meydana geliyor. Yiğitcan’ın ısıtıp ısıtıp kullandığı Suspension of disbelief işte bu. Yok çünkü abi, olmuyor artık, pek sarmıyor. Daha BvS çıkmadan verilen onlarca tutarsız, mantıksız ve anlamsız demecin, yönetmenlere ve yaratıcı ekibe yapılan diktatörlüğün, hayranları gerçekten de önemsemediklerinin farkında herkes. İşte bütün o ;
Biz karanlık film yapacağız, ben mitoloji çekiyorum, Marvel gibi Ant-Man değil tarzı karın ağrısı açıklamalar. İyi de abi sen böyle söyle, sonra git filme şaka koy ve insanların gülmesini bekle. Olmuyor yani. Benim için yürümüyor. Yoksa; I’m rich de yok bir sıkıntı.