Geçenlerde “Yahu millet tatile çıkacak, yanında berisinde telefon götürecek, o telefonu dinlenme anlarında, arkadaşlarla kaynatma dakikalarında bir hoparlöre takacak, o an insanlara karizmatik gözükmek için elindeki tek şansı kaliteli bir playlist açmak olacak, biz bu insanları yarı yolda mı bırakacağız, yakışır mı bize, yakışır mı Geekyapar’a, gece uyku uyuyabilecek miyiz, yarın öbür gün torunlarımızın yüzüne bakabilecek miyiz, bu dünya bu yoksunluğa hazır mı?” diye düşünüp, bir adet Deniz Şarkıları playlist’i yapmıştık ya?
İşte orada bizi bir düşünme aldı. Deniz Şarkıları olarak, denizin yanına en iyi yakışacağını düşündüğümüzden, surf rock türünü seçip, onu sevdirelim insanlara istemiştik. Güzel de oldu, siz de çok beğendiniz, ama bizde bir yara kaşındı bir kere. Yine tatil anlarında müthiş gidecek bir playlist düşünürken, kendimizi ister istemez bombastik ritmlere, süet ayakkabılara, sarsılan dizlere ve sabahtan akşama kadar sallanan güzel çocuklara doğru seğirtirken bulduk.
Buyurun, o yüzden karşınızdayız. 1950’lerin Rock müziği. Yani esasında, Rock’ın doğum yıllarından en müthiş şarkıları getirdik sizlere. 21 şarkılık playlist’imizin iki kriteri vardı: Rock ‘n’ Roll olarak tanımlanmak, ve 1950-59 yılları arasında çıkmış olmak. Bunları net belirtmek önemli. Örneğin neden Ray Charles yok diyebilirsiniz, ya da Johnny Cash niye erken dönem işleriyle giremedi listeye diye sorgulayabilirsiniz. Biz bunları “rock” olarak tanımlamadık, her ne kadar ikisinin müziğinde de 50’lerin rockabilly‘si üzerinde etkisi büyük olsa da. Rock ‘n’ roll ve rockabilly müziklerini daha dar tanımladık, R&B, Blues ve Country türlerini almadık.
Elimizde böyle bir liste kaldı. Elbette önde gelen sanatçılardan birden fazla örnek aldık. Bu konuda da Chuck Berry ve Elvis Presley bizim gönlümüzün şampiyonlarından oldu. Onun dışında ölümü sonradan “Müziğin öldüğü gün” ilan edilecek Buddy Holly’yi de koyduk oraya. Müzik dünyasının en inovatif isimlerinden Les Paul‘u da ihmal etmedik. Pek çok şarkıyı da siz biliyor olacaksınız zaten, Rock Around The Clock‘ı illa ki duymuşsunuzdur, La Bamba‘yı da tecrübe etmediğinizi sanmıyorum. Hepsini birleştirdik, şöyle bir liste çıktı. Buyurun!