IV- Aldmeri Dominasyonu ve Talos’a İbadet Yasağı: The Great War
Ulfric Stormcloak – Windhelm Lordu
Hoag Stormcloak’ın oğlu, Windhelm Lordu ve Stormcloak Lideri olarak bilinen kuzeyli Ulfric, bunlardan önce, Argonyalılar’ın şehre girmesini yasaklaması gibi ötekileştiren davranışlarının sonucunda bazı muhalifleri tarafından ırkçı olarak adlandırılan bir Jarl (Lord) idi. Nordları (Kuzeylileri) yüceleştiren ve diğer ırkları ötekileştiren bir yönetim anlayışı vardı. Ulfric, Thu’um’u nasıl kullanacağını öğrenmek için High Hrothgar’da Greybeards altında da çalışmıştı. Unrelenting Force ve Disarm Shout’ı öğrenen Ulfric, sonrasında Büyük Savaşla (Great War) karşı karşıya kaldığında içindeki acımasız ve ırkçı lideri tamamıyla serbest bırakacak ve var gücüyle savaşacaktı.
Talos’un Yasaklanması – The Great War
İnsanlardan çok daha az bir nüfusa sahip olan Thalmorlar, tıpkı Kuzeyliler gibi ırkını onurlandırmak istiyordu. İnsan ırkına karşı onları ötekileştiren bir öfkeye sahiptiler. Öyle ki Thalmorlar aralarına bir High Elf Dragonborn dahi almayacak kadar ilkeli ve kibirlidir. Lakin insanlardan güçlü değildirler. Bir zamanlar insan olan Talos, bir insanın tanrı olabileceğine inanmayan Thalmorlar tarafından “tanrı” olarak görülmüyordu. Tiber Septim olarak da bilinen Talos, Elder Scrolls serisindeki Nine Divines’da yer alan, savaşın ve insanın ölümlü tanrısıdır.
Summerset Adası, verimli tarım arazileri, ormanlık parklar, antik kuleler ve malikanelerden oluşan yeşil ve hoş bir ülkedir. Çoğu yerleşim yeri küçük ve izoledir ve yerel büyücü veya savaş ağalarının yönetici koltuklarının hakimiyeti altındadır.
Oblivion krizi zamanında yaşanan Summerset Isles işgalinde kurtarıcı rolünü oynayan, küllerinden doğan Thalmor, üçüncü Aldmeri Dominasyonunu kurmuştu. bunun sonucunda Altmerlerin yaşamını sürdürdüğü Summerset Isles ulusunun ismi Alinor olarak değiştirilmişti. Sonrasında Skyrim’de yaptıkları darbe girişimleri sırasında Altmer tarafından yenik düşürülen Thalmor, tepeyi tekrardan Altmere bırakmıştı ve Aldmeri Dominasyonu böylelikle tekrardan sağlanmıştı. Ayları restore ederek Khajiitlere güç vermeye çalışan Thalmor, oyunbozanlıklarıyla İmparatorluğa karşı gelme öfkesiyle yanıp tutuşuyordu. Thalmorun toprak işgal etme ve güçlenme yolunda ilerlemesini durduramayan İmparatorluk, kavurucu bir savaşla yüz yüze gelecekti. İmparatorluğa bir ültimatom gönderen Dominion’ın istedikleri şu şekildeydi; Blades’in dağıtılması, Talos’a tapınmanın yasaklanması ve Hammerfell’in büyük bölümlerinin Dominion’a devredilmesi. Askeri zayıflığına aldırış etmeyen İmparator II. Titus Mede, bu istekleri tek kalemde reddetti. Böylece İmparatorluğu ve Aldmeri Dominasyonunu önümüzdeki beş yıl boyunca tüketecek olan Büyük Savaş, beklenildiği gibi başlamış oldu. Bu sırada Ulfric, Büyük Savaşta İmparatorluğun yanında yer almaya karar vermişti.
Kısa sürede Hammerfell ve Cyrodiil’i sonrasında da Leyawiin’i işgal ederek Elfler, asıl işgal etmek istedikleri Hammerfell’i ele geçirmek için başarılı bir zemin hazırlamış ve stratejilerinde başarılı olmuşlardı. İmparatorluğun denizlerine kadar inen Elflerin, Güney şehirlerinin tamamını elde etmeden durmaya niyetleri yoktu. İmparatorluğun direnişlerinden sonra ilerlemelerini sürdürmeye çalışan Aldmeriler, bunu gerçekleştiremeyecek kadar güçsüz düşmeye başlamışlardı. Thalmor liderliği, mevcut tüm güçleri Cyrodiil’deki sefere adadı ve savaşı kesin olarak sona erdirmek için kesin bir zafer üzerine kumar oynadı. Her bir yanından ordu kuşatmasına uğrayan İmparatorluk, savaşarak ve kaçarak kuşatmadan kurtulabildi. II. Titus, ana ordusuyla şehirden kuzeye doğru hücum ederek Aldmeri kuvvetlerini ezdi ama İmparatorluğu işgalcilerden kurtaramadı. Başkent işgalcilerin eline geçmişti ve işgalciler İmparatorluk Şehrini yağmalamaya çoktan başlamıştı. Bu sırada Beyaz-Altın Kule Seferi (White-Gold Tower Campaign) sırasında Thalmor tarafından yakalanan Ulfric, Skyrim’in büyükelçisi olan Elenwen tarafından sorguya çekiliyordu. Verdiği bilgilerin şehrin düşüşüne yol açtığına inandırılan Ulfric, şehrin aslında çoktan düşmüş olduğundan habersizdi.
İmparatorluk Sarayı’nı yıkan intikamcı Elfler tarafından masum halka karşı her türlü vahşet uygulandı. Savaşın beşinci gününde, İmparatorluk Şehri’ndeki Aldmeri ordusu kuşatıldı. II. Titus kuzeyden gelen saldırıyı yönetti ve bizzat Lord Naarifin’i ele geçirdi. Aldmeri’nin şehirden güneye kaçma girişimi, General Jonna’nın hırpalanmış lejyonlarının kırılmaz kalkan duvarı tarafından engellendi. Sonunda, Cyrodiil’deki ana Aldmeri ordusu tamamen yok edildi. İmparator II. Titus’un İmparatorluk Şehrinden çekilme kararı kanlı bir şekilde haklı çıkmış ve başarıya ulaştırmıştı. Olan ise savunmasız İmparatorluk halkına olmuştu. Lord Naarifin otuz üç gün boyunca Beyaz-Altın kulede asılı olarak hayatta tutuldu. Cenazesinin gömülü olup olmadığı, nereye gömüldüğü kaydedilmemiştir. Bir kaynak, otuz dördüncü günde, kanatlı bir Daedra tarafından kaçırıldığını iddia ediyor.
Muzaffer olan İmparatorluk, bitkin düşmesi nedeniyle hala tamamıyla karşı koyabilecek bir güce sahip değildi. Barışı sağlamanın ve İmparatorluğa gücünü yeniden kazanması için bir şans vermenin gerekli olduğuna inanan II. Titus, Büyük Savaşı sona erdirecek olan Beyaz-Altın Konkordatosunu (White-Gold Concordat) imzaladı. Bu Konkordato, Talos’a ibadetin yasaklanması ve Güney Hammerfell’in büyük bir bölümünün devredilmesini de içeren, İmparatorluğu gasp altında tutacak sert koşullara sahipti. Bu Konkordato, savaş öncesinde İmparatorluğa ulaşan listeye oldukça benziyordu. Fakat bu şartları gelişigüzel bir şekilde kabul etmektense savaşarak kabul etmek en azından daha onurlu bir yenilgiydi. II. Titus’un iyi bir İmparator olup olmadığı hala tartışma konusudur.