Chris Evans’la, pek çoğumuz gibi o berbat Fantastic Four filmlerindeki Human Torch vesilesiyle tanıştım. Kötü bir filmde bulunmanın aktör olarak ceremesi bu işte; siz ne kadar meziyetli olursanız olun, filmi kurtaramıyorsanız o berbat koku üzerinize siniyor. Evans da bu yüzden benim kafamda “salak filmlerin yakışıklı salak adamı” olarak kaldı yıllar boyunca. Hatta bilakis, Captain America olacağı açıklandığında “bu ne saçma sapan bir karar” diye kızmıştım da Marvel’a.
Fakat zaman beni hunharca haksız çıkardı. Evans, Cap’in o idealizmini hiçbir zaman ucuza kaçmadan ve izleyiciyi sıkmadan aktarabilmeyi başardığı gibi; Marvel dönemi sırasında Scott Pilgrim vs. The World ve özellikle de Snowpiercer filmindeki performanslarıyla bilakis çok zeki ve yetenekli bir aktör olduğunu ispatladı bana. O yüzden de yıllar sonra “ben sanırım Marvel kontratım bitince kamera önünden emekli olup, yönetmen olacağım” açıklaması yapınca, yadırgamadım.
Evans henüz bu dediğini tam olarak gerçekleştirmiş değil; yani hâlâ kamera önünde gözüküyor. Ama sözünün bir kısmını da yerine getirdi. Onun ilk uzun metraj yönetmenlik deneyimi olan Before We Go, bugün itibariyle Yahoo Movies’de yayınlandı, Eylül ayında ise Amerika’da belirli salonlarda vizyon görecek. Film için ilk fragman da yayınlandı.
Before We Go, trenini kaçıran bir kadın (Alice Eve) ile ona yardımcı olan alakasız bir sokak müzisyeninin (Chris Evans) gelişen aşkını konu alıyor. Şimdiden uyaralım, fragman dünyanın en formül, en şablon işlerinden bir tanesi. Bu tip düşük bütçeli romantik filmler genelde çok korkunç bir şekilde pazarlanırlar, örneğin Daniel Radcliffe ve Zoe Kazan’ın filmi What If’in de leş bir fragmanı vardı; ama film hiç de fena değildi. Before We Go’yu da izlemeden yargılamamak gerek. Her halükarda, Evans’ın farklı bir şeyler deniyor olması bizce güzel. Kendisinin önü de zannımızca açık. Siz ne diyorsunuz?