Hayatta hepimiz bazı kalıplarla yaşıyoruz. Buna bir itiraz yok, değil mi? Hayatta karşımıza çıkan şeyleri, bir bilgisayarın masaüstünü düzenler gibi klasörlere alıyor ve sonrasında bir takım olayları değerlendirip yargılamak için o klasörlerden genelleyerek hareket ediyoruz. Bunu aslında Türkiye’de yaşayan birine anlatmaya gerek yok. Ne kadar liberal, hoşgörülü, açık fikirli, olgun görüşlü ve hakkaniyetli olursanız olun siyah bir entari giymiş, uzun sakallı ve takkeli birini gördüğünüzde aklınızdan %1 bile olsa bu kalıba uyan insanların diğer yaptıkları gelir. Negatif yaklaşıp “radikal dinci midir acaba?” dersiniz, veya pozitif yaklaşırsınız “dini bütün bir insan, güvenilirdir herhalde?” diye düşünürsünüz; o ayrı. Günün sonunda fark etmez. Herkesin kalıpyargıları vardır.
Ancak genel olarak, açık fikirli insanlarla diğerlerinin arasındaki fark; işin detayını öğrendikçe fikrini değiştirebilme oranıdır. İlk bakışta bir takım şeyleri elbette genelleyerek yargılamak, büyük bir zihin kolaylığı. Ama bu sonrasında onun öyle olmadığını görünce davranışlarını değiştirmeni engellemiyor. Engellememesi gerekiyor en azından.
İşte tüm bunların ışığında, bugün size Heijan isimli bir rapçiyi övmek için buradayım.
https://www.youtube.com/watch?v=N-TlxrLv7t4
Heijan’ın arka planını, kim olduğunu ve onu –ve Çatı Records’daki diğer arkadaşlarını– ortaya çıkartan sosyoekonomik durumları bu yazıda irdeleyecek değilim. Hem zaten öyle bir yazı şu an internette mevcut, üzerine çıkabileceğimi de sanmıyorum. Aslı Barış yaklaşık iki sene kadar önce Hürriyet için şu muhteşem röportajı kaleme almış, orada konuyla ilgili aradığınız detayı bulabilirsiniz. Gidip okumanızı da gerçekten öneririm bu arada. Heijan’ı da, Bağcılar Rap akımını da, bunların ardındaki koşulları da çok harika ele alıyor.
Yok hayır. Ben daha ziyade, işin başka bir tarafını anlatmak istiyorum. Gelin sosyolojisinin falan ötesinde, burada Heijan’ın teknik ve lirik olarak ne kadar iyi olduğunu konuşalım.
Yukarıya koyduğum şarkı Heijan’ı bir anda internet fenomeni hâline getiren ilk hiti, Genemi Amcalar. Şarkıyı dinlerken, öncesinde beat’lere dikkat edin. Genel olarak faaliyet gösteren diğer Türkçe rap mamûllerinin aksine arkadaki aranjmanın içerisinde ritmik beat’in çok daha belirgin olduğunu fark edeceksiniz. Çünkü Heijan genel Türkçe rap sanatçılarının aksine melodik / şiirsel bir metodla icra etmiyor rap’ini. Heijan çok daha klasik bir beat & bar kombinasyonu kullanıyor.
Yirminci saniyede aranjman yükselince de, Heijan ilk kıtasıyla beraber neredeyse hipnotik seviyede düzenli bir ahenkte rap yapmaya başlıyor. Dikkatli dinleyin, diğer gelen tüm ses ve efekt kakofonisine rağmen şarkının başından beri en belirgin olan beat var. Önce bu neredeyse alkış gibi olan beat’i tespit edin. Sonra da dikkat edin. Heijan tüm dizelerini o beat’in milisaniyelik bir zamanlamayla yerleştiriyor.
Başka bir şarkısından izah edelim.
https://youtu.be/VhyAGPpifEw?t=1m25s
2 dakika 5. saniyeden itibaren, bold ile geçtiğim kısımların ardından gelen beat’i yakalamaya çalışın. Kıtanın son iki dizesi şu:
Tipleri kes mugo bakışlar fena
Evlat olsa sevilmez la bunlar
Fark etmişsinizdir, müthiş bir istikrarı var Heijan’ın vurgu ve tonlamalarının. Doğru hecelemeler ve doğru yükselişlerin, arkadaki ritme uygun olmasıdır zaten rap’i güzel yapan. Yalnız burada acayip kaliteli olan şey şu ki: Heijan bu ritm disiplinini şarkının hiçbir saniyesinde bozmuyor. Bu gerçekten dünya seviyesindeki rapçilerin bile sahip olamadığı bir kontrol seviyesi. Bunu yapabiliyor, çünkü Heijan kelimeler ve telaffuzlarıyla müthiş oynuyor.
Şunu kast ediyorum: Yine Amcalar Part 2‘den devam edelim. Bir noktada Heijan bir kıtaya “Ben yazdıkça deli dolu şehrimi, Çoğu sevdi bu rap denen o illeti” diye giriyor. Burada vurgusunu yaparak girdiği hece ilk başta, ben. Bir sonraki beat’e kadarki kelime yazdıkça‘nın söyleyiş uzunluğu ise ritme uygun değil. Heijan bunu, kelimenin melodisini değiştirerek çözüyor. Kelimenin başında kısa girip, ortasındaki Z sesini uzatıyor, dık’tan sonra kısa bir es bırakıyor ve ça‘yı da normalden biraz daha uzun bir a sesi ile söylüyor. İşin en güzel tarafı da, bunlar Heijan’a kolay geliyor. Benzer bir lisan melodisi kontrol ve manipülasyonun yeteneğini Eminem‘de de görürsünüz örneğin. Mukayese etmiyorum. Eminem bunu çok daha uzun zamandır, çok daha farklı seviyelere taşıyarak yapıyor elbette ama, aynı kulvardan, aynı teknik yetenek Heijan’da da var.
Ancak, elbette Eminem’i diğer tüm rapçilerden ayıran bir belirli bariz meziyet var, o da tüm dizeleriyle hiç uyağı bozmadan tutarlı ve bütünlüklü bir hikaye anlatabilmek. Lose Yourself, dünyanın en disiplinli ritmik rap eserlerinden biri olmakla birlikte, kendi içerisinde harika bir naratife sahip bir yazıttır da aslında. Heijan’ın birkaç sene önceki işleri tam olarak bu seviyede değil, daha ziyade kopuk kıtalar kıvamındaydı.
Bu da bizi Heijan’ın geçtiğimiz aylarda çıkarttığı single’a getiriyor.
Heijan’ın baya Spotify‘da falan da bulunan, daha önceki bariz amatör ve yeraltı karakteristiklerinden sıyrılmış bir çıkış elbette. Videonun sonunda “Sabahın 8’inde millet uyuyor biz n’apıyoruz kafamızı sikeyim” diyen adamın saçını yapmışlar arkadaşlar. Her taraftan daha profesyonel bir yaklaşım aktığı bariz bir gerçek. Ve enteresandır, Heijan’ın da kariyerindeki en baştan – sonra bütünlüklü sözleri bu şarkıda. Heijan’ın diğer şarkılarındaki kıtaların konusu çoğunlukla değişirken -ki “Bağcılar’da hayatın zorluğu” ve “Millet televizyonda neden sekse düşkün” aynı şarkıda işlenen konular örneğin- Yansın Geceler kararlı bir biçimde tüm süresi boyunca önce tasvir edip sonra da gömdüğü “züppe” bir karakter üzerinden o hayatın aslında ne kadar manasız olduğunu anlatıyor.
Seçilen kelimeler, anlatılan karakter, o karaktere dokundurmalar bakımından da –yine teknik taraftan– müthiş başarılı bir iş var ortada. Klip gibi, tanıtımı gibi, dağıtım yöntemi gibi, beat’i gibi Heijan’ın sözlerinde de bir sınıf atlama olmuş. Odak bozulmadığı gibi, çok güzel yan göndermelerle de destekleniyor. Heijan artık Dan Bilzerian’dan bahsetmek için ayrı parantez açma ihtiyacı hissetmeyecek kadar olgunlaştırmış kalemini. Çünkü önceden, oraya bir Dan Bilzerian referansı koymak istediyse –Mame Haci ve Haydar Dümen durumu mesela– baya sıfırdan kıta söylemeye başlıyordu. Şimdi onu alıp, ana tema için kullanmış.
Eh işte bu şarkının üzerine, bu yüzden yazıldı işte bu yazı biraz. Bu seviye atlamasına kayıtsız kalamadığım için yazıldı. Biraz da daha önceden övmeye çekindiğim için yazıldı. Herkes rap sever, sevmez; orası ayrı. Ama ben seviyorum. Spesifik olarak rap’in belirli bir zümreden, bir gettodan, bir sosyoekonomik sınıftan geliyor olması da beni rahatsız etmiyor, e yıllardır Amerikan gettolarından, çok spesifik koşullardan çıkanları dinliyoruz zaten. Heijan’ın müziğini de seviyorum yani o yüzden. Ama işte, bir yerde, Geekyapar’ın Heijan övmesi okey değil ya? Öyle gözükür, öyle algılanır ya? Bunun biraz elimi tuttuğunu hissettim. Bundan rahatsız olmanın da payı vardı bu yazıda biraz.
O yüzden Heijan’ı bir bin kelime övdük geekler! Sizin görüşler ne? Rap sevenler, dinledikten sonra tekniği için, müziği için, lirik kuvvetleri için, konuları için ne dersiniz? Gelin doya doya, kana kana tartışalım!