Logan‘a büyük beklentiyle gittim desem, herhalde dünyanın en hafifletilmiş cümlesini satmış olurum size. Ben Logan’a baya hayvani bir beklentiyle gittim. Bir taraftan bizim ekibin basın gösteriminden çıkıp övmeleri, öte tarafta gelen izleyici ve eleştirmen yorumları, birkaç röportajda zikredilen “ödül sezonunda adı geçer bu filmin” beyanları… Dönüp bakınca, biraz teyit eğilimi rol oynamış hissiyatlarımda, onu görebiliyorum. Yorumların birbirlerini de onaylamalarına müsaade etmişim biraz. Birikmiş, gazlanmış…
En sonunda geldiği noktaya şuydu benim kafamda: Süper kahraman filmlerinin gittikçe bayıklaşan ve belli ki seyirci ilgisini de ufaktan yitirmeye başlayan sıradanlığı, Logan ile kırılacak; Logan bir nevi Deadpool’un açtığı yoldan bir post-süper kahraman filmi trendi oturtacak ve bu trendin kulu ve elçisi olacaktı. Özetle, 2008’de The Dark Knight ve Iron Man kol kola nasıl bize son dokuz yıldır yaşadığımız süper kahraman filmi dönemini verdiyse, Logan da bu akımın hesaplaşması, bir sonraki adımı olacaktı.
Iron Man Sex Pistols ise, Logan da Joy Division olacaktı. Benim gerçekdışı beklentim bu yöndeydi.
Baştan söyleyeyim, Logan öyle bir şey değil. Dürüst olmak gerekirse başta kendi yapımcıları ve oyuncularının üzerine biçtiği bu payeyi –çünkü diğerlerine kabulüm, ama “ödül sezonu” lafını ben uydurmadım– hak etmiyor. Logan, finalinde çok bariz bir kusuru olan, oyunculukları ve görsel lisanıyla ortalamanın üç gömlek üstüne çıkabilmiş fakat bunlara rağmen içinden geçen temel duygu inşasında çok yanlış malzeme kullandığından finalde tökezleyen iyi bir film. Ancak benim beklediğim, cümleten ihtiyacımız olan o kurtarıcı değil.
Spoiler vermeyeceğim. Tam bir film incelemesi yapma niyetinde de değilim zaten, daha derinlemesine hissiyatlarımı YouTube tarafında bulmanız mümkün. Tek yapmak istediğim şey, filmin kafanızdaki yerini sabitlemek. Logan kesinlikle paradigma değiştirmiyor. Değiştirmeye yelteniyor mu? Yelteniyor. Filmin çok belirgin olarak bir post-süper kahraman filmi olma derdi var.
Bir kere zaten kendisi post-süper kahraman vaziyette olan bir dünyada geçiyor. Logan’ın kendisi bile bir X-Men çizgi romanını alıp “saçma sapan işler bunlar, gerçek dünya böyle bir şey değil!” diye tirad çekiyor. Film çok bariz bir biçimde izleyiciye “süper kahraman filmleri bak şu ovada, ben de buradayım, başka bir gözle bak bana” diyor. Ama bunlar felaket derecede kozmetik. Logan’ın süper kahraman filmlerinin klişeleri ve sınırlamalarıyla, aktif olarak oynadığı / manipüle ettiği bir segment yok. Tersine çevirip, altındaki anlamı sorguladığı bir alan yok.
Olmasına gerek var mı? Yok. Bunlar benim filmle ilgili şahsi hayal kırıklıklarım. Objektif olarak, filmin daha büyük bir problemi var ve bu post-süper kahraman filmi olamamayla alakalı: Film klişeler üzerine klişelerle koştuğu final yolunda,hikayeyi ilerletmek için yaratıcı çözümler bulamadığı için aynı sorunu birkaç kez kahramanlarımızın karşısına çıkartıp, çözümünü ertelemek gibi çok talihsiz bir karar alıyor. Bu esnada da finalde yaşanacak çözümlemesini erteleyeceğim diye inandırıcılığını yitiriyor.
Spoiler vermeden şöyle anlatabilirim. Tamamen farazi bir film düşünün. A kişisi daha önce gördüğümüz türde bir orijin hikayesine sahip. Eziyetler, travmalar; zorluklar, sıkıntılar. A yola çıkıyor. Yanında ekürisi var. Bu yol esnasında A ve ekürisini B kovalıyor. Bir kere karşı karşıya geliyorlar, A ekibi B’den objektif olarak daha kuvvetli olmasına rağmen kaçıyor. İkinciye denk geliyorlar. A ekibi B’yle kavga ediyor, B’yi yarı ölü bırakıyorlar. Üçüncüye denk geliniyor. A ekibi B’yi yine yarı ölü bırakıyor. Dördüncü münasebette A ekibi B’yi bu sefer öldürüyor. Çünkü bu sefer, artık finaldeyiz ve yeterince manidar bir metod var.
Bu gayet sinir bozucu, ve bir noktasında ana karakterinin eline çizgi roman tutuşturup “ne saçmalık bunlar” diyen bir film için yeterince klişe bir strüktür. Bunun üzerine, bir de Logan’ın ekstra şöyle bir problemi mevcut: Logan’da yaklaşık üç tane belirgin B var. Ve hiçbir noktada A ekibi ile B ekibi arasındaki güç dengesi “Neden bir taraf kılpayı kaçıyor, neden öteki taraf işini bitiremiyor?” ve minvali sorularını yanıtlayacak kadar anlamlı değil.
Çok çok özetliyorum, hazır mısınız?
Film esas çocukların, geleneksel süper kahraman filmlerinin aksine sorunu kovalıyor değil, sorundan kaçıyor ve saklanıyor olmalarını istiyor. Ama bunu yaparken de bir yandan karakterlerinin cool süper kahraman filmi anları olsun istiyor. Bu da filmin inandırıcılığını bıçak gibi ortadan ikiye bölüyor.
Deadpool da bunları istiyordu, ama Deadpool absürt olduğu için kimse “E abi sen billur geçtiğin şeyi yaptın az önce” demedi. Dediyse de ondan önce davranıp Deadpool kendine demiştir zaten. Ama Logan, hem “artık eski ben, ben değilim” diyen hem de dönüp terminatör gibi dayak atan bir Wolverine istediği için, siz izleyici olarak “E?” diye kalıyorsunuz ekran başında.
Logan ile ilgili beklentiniz varsa, benim ve belli ki James Mangold’un niyetlendiği gibi bir post-süper kahraman işi bekler hâldeyseniz, bir amme hizmeti olarak düşünün. Bu film öyle bir film değil.
Logan iyi bir film. Ama herhangi bir şeyin “post”‘u olacak cesareti yok.