Marvel geçtiğimiz yılki suskunluğunun intikamını, bu yıl üzerimize arka arkaya attığı diziler ve filmlerle çıkarmaya oldukça kararlı. WandaVision ile bizi teoriden teoriye koşturan, The Falcon and the Winter Soldier ile etik değerlerimizi sorgulatmaya çok yaklaşan Marvel, şimdi de Loki ile beraber bildiğimiz tüm dengeleri değiştirmeye gelmiş gibi görünüyor. Dizinin incelemesine geçmeden önce söylemeliyim ki Loki dizisi, Marvel’ın şimdiye kadar yutmaya çalıştığı en büyük lokma. Eğer bunun da altından kalkabilirlerse hep birlikte Kevin Feige ve ekibinin önünde şapka çıkartıp selam durmalıyız. Bunu da aradan çıkarttığımıza göre artık Loki dizisinin, Glorious Purpose isimli ilk bölümünü spoilerlı olarak incelemeye başlayabiliriz.

Zaman yolculuğu kavramı her zaman karışık olmuştur. Kurgu eserlerin çıkmaya başladığı ilk günden bu yana, insanoğlu olarak zaman olgusuna kafa yorduk ve onun içerisinde ileri-geri seyahat etmeyi hayal ettik. Fakat bilimin de her geçen gün bu olgulara yeni bakış açıları getirmesiyle, zaman yolculuğu hakkında anlattığımız hikâyelerin ne kadar yüzeysel ve yanlış olduğunu her geçen gün anlıyoruz. Bu da gün geçtikçe zaman yolculuğu hikâyelerini anlatmak ve dinlemek için gözümüzün korkmasına sebep oluyor. Öyle ki Rick and Morty gibi benim diyen bilimkurgu yapımları bile “Zaman maman hiç karıştırmayalım abi” diyerek zaman yolculuğuna ait eşyaları bir kutuya koyarak rafa kaldırıyorlar. Ama bu bahsettiğimiz göz korkması durumu Marvel için geçerli değil anlaşılan.

Bildiğiniz gibi Marvel, End Game ile beraber oldukça riskli bir karar alarak Thanos’un, varoluştan sildiği evrenin yarısını geri getirmek için zamanda yolculuk yapmıştı. Bu karar neticesinde de farklı zaman çizgilerinden birindeki Loki, Tesseract’ı eline geçirerek Avengers’ın elinden kurtulmayı başarmıştı. Loki dizisi de tam olarak bu andan itibaren alarak bizi, New York savaşından sonraki Loki’nin kaçış hikâyesine götürdü. Tabii biz tam Loki kaçtı, acaba bu sefer ne yapacak da başını belaya sokacak derken dizi, şimdiye kadar hiç görmediğimiz ve güçleriyle bizi şaşkına çeviren bir topluluk, Time Variance Authority’i tanıttı bizlere. Her ne kadar biz gördüğümü şeyden inanılmaz etkilensek de Loki bundan pek memnun olmadı. Öte yandan tıpkı Loki gibi biz de TVA’nın gücü karşısında dehşete düştük. Zira şu ana kadar gördüğümüz bütün güç dengelerini yerle yeksan ettiler.

Dizimiz bize, bizim yaşadığımız zaman çizgisinin milyonlarca yıl öncesinde üstün varlıkların zamana egemen olmak için çıkardıkları savaş sonucu Multiverse isimli birden fazla zaman çizgisinin ortaya çıktığını söyledi. Bu olayın bir daha yaşanmasını önlemek amacıyla öne çıkan Zaman Koruyucuları, önce bütün Multiverse zaman çizgilerini Kutsal Zaman Çizgisi’nde bir araya getirerek sabitlemişler, daha sonra da bu çizginin bozulmasını engellemek için Zaman Varyansı Birliği’ni yaratmışlar. Böylece varyant adı verilen, kendi zaman çizgisinden çıkan canlıların Kutsal Zaman Çizgisi’ni bozmasını engelleyerek bir Multiverse olayının çıkmasına da engel olmuşlar. En azından şimdiye kadar.

Sizin de fark ettiğiniz gibi Time Keepers şu anda Marvel Sinematik Evreni’nde gördüğümüz en güçlü varlıklar listesinin üst sırasına oturdu. Hatta bırakın Time Keepers’ı, Time Keepers’ın yarattığı Time Variance Authority ajanları bile, Thanos’un yıllar süren mücadeleleri sonucunda elde ettiği Sonsuzluk Taşları’nı kağıt tutacağı olarak kullanıyorlar. Bu da sanırım artık evrendeki güç dengelerinin nasıl bozulduğunun en büyük göstergesi. Hayatında balık görmemiş bir TVA memurunun, istese Thanos’u tek yumrukta bayıltabileceğini söyleyebiliriz sanırım. Sadece istemiyor o kadar.

Şimdi gelin biraz da hikâyemizin asıl starı, Loki’den bahsedelim. Kendi zaman çizgisinden çıkıp TVA’nın radarına giren Loki, bir takım varoluşsal sancılar çektikten sonra TVA mahkemesine çıkartıldı. Owen Wilson’ın oynadığı Mobius karakterinin, kendisine tehlikeli bir Varyant’ı yakalamak için Loki’ye bir teklif sunmasının ardından bir anda kendini hiç planlamadığı olaylar içerisinde bulan sevimli kötü adamımız yine ortalığı birbirine kattı. Fakat TVA’den kurtulmak için Tesserakt’ı bulmaya çalışan Loki, bir çekmece içerisindeki Sonsuzluk Taşları’nı görünce tıpkı bizim gibi dumura uğradı. Yaratılışının başından beri güç elde etmeye çalışan Loki’nin bunca zamandır peşinde koştuğu güçlerin aslında sadece birer oyuncak olduğunu fark etmesiyle TVA’nın gücünün anladı ve bana göre bu güce aşık oldu. Ve hepimizin bildiği gibi Loki’nin ele geçirmek istemeyeceği güç, henüz var olmadı. Muhtemelen Kötülük Tanrı’mız da bizi yanıltmayacak ve TVA’nın elindeki gücü ya onlardan almak ya da kendi adına kullanmak isteyecektir. Ki bu da bizi dizimizin ana kötüsüne getiriyor.

WandaVision’ın aksine tıpkı The Falcon and The Winter Soldier gibi Loki de, dizinin ana kötüsünü daha ilk bölümden açıkladı. Ama bu açıklama hiç de TFATWS gibi küçük bir olay olmadı ve diziye olan heyecanımızı birken beşe hatta ona çıkardı. Dizide farklı zaman çizgilerinde seyahat ederek TVA ajanlarını öldürüp, onların zamanı sıfırlamak için kullandıkları bombalara el koyan kişinin, bizzat Mobius’un yardım istediği Loki olduğunu öğrendik. Bu Loki’nin hangi zaman çizgisinden olduğunu ve topladığı zaman sıfırlama bombaları ile ne yaptığını tam olarak bilmiyoruz. Fakat bana öyle geliyor ki kötü Loki’miz, bir noktada yolu TVA ile kesişen ve yıllarca onlar adına çalıştıktan sonra bu gücü kendi için isteyen bir Loki olacak. Zira hem bizim zaman çizgimizdeki Loki’mizi hallaç pamuğuna çeviren TVA ajanlarını birden çok kez öldürmeyi başaran hem de onların cihazlarını ele geçirip gizli bir plan yürüten Loki’nin, bizim Loki’den çok daha deneyimli ve güçlü olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Peki, bizim zaman çizgimizdeki Loki, kendisine karşı neden ve nasıl savaşacak, daha da önemlisi bu, kazanılacak bir savaş mı? Aslında Loki dizisi bunu da daha ilk bölümden mükemmel bir şekilde işlemeye başladı diyebilirim. Mobius ile yaptığı konuşmalarda hayattaki amacını sorgulamaya itilen Loki, zaman çizgisinden koparıldığı için hiçbir zaman yaşamayacağı geleceğini görerek dokuz yıllık karakter gelişimini dizide sadece birkaç saniye yaşadı. Bu karakter gelişimi sırasında yaratılış amacını anlayan ya da en azından bize anladığını gösteren Loki, kötü Loki’ye yüzleştiğinde muhtemelen bu karakter gelişimini yaşamayan düşmanına bunu aktarmaya çalışacak. Belki de tam tersi olacak ve kötü Loki’miz, bizim zaman çizgimizdeki Loki’mize yaptığı eylemlerin gereğini anlatacak ve ikisi TVA’ya karşı birleşecek.

Bütün bunları artık aradan çıkarttığımıza göre diziye olan genel kanımızı açıklamanın zamanı geldi. Dostlarım Loki, sizin de fark edeceğiniz üzere harika gözüküyor. Bana göre hem WandaVision’dan hem de TFATWS’den çok daha iyi bir açılış yapan dizi, gerek tonu gerek konsept tasarımları gerekse konusu ve işlenme tarzı ile ilk bölümden bizi kendisine bağladı. Halihazırda hayranı olduğumuz Tom Hiddleston’ın yanında Owen Wilson ve Wunmi Mosaku’nun oyunculuğu bizi etkiledi, Ms. Minute ve Fish-Man güldürdü, TVA’nın tasarımı hayran bıraktı ve son olarak dizinin kötüsü bir sonraki bölümü izlememiz için bizi meraklandırdı. Her şeyiyle olması gerektiği gibi on üzerinden dokuz numara bölümdü yani.

Bir puan kırıp mızmızlık yapmazsam olmazdı ama öyle değil mi? Dostlarım yazının başında da söylediğim gibi zaman yolculuğu kavramı çok karışık bir kavram. Bunu MCU kendi içerisinde bir açıklamaya kavuşturup bize aktardı ve biz de elimizden geldiğince bu açıklamayı kabul ettik ama Loki, daha ilk bölümden bu açıklamayı devre dışı bıraktı. Diziye göre New York savaşından sonra kaçan Loki, Kutsal Zaman Çizgisi’nden çıktığı için bir varyant olarak kabul ediliyor ve müdahale ediliyor ama zamanın birden farklı noktasına gidip Sonsuzluk Taşları’nı alan ve geri götüren Avengers’a, “böyle olması gerektiği için” müdahale edilmiyor. Hadi biz, taşların sadece birkaç saniye sonra geri götürüldüğünü kabul edip buna göz yumuyoruz ama hemen aklımıza bir soru geliyor, zamanda geriye gidip dönmesi gerekirken dönmeyen ve geçmişte kalmayı tercih eden Steve Rogers’a neden TVA müdahale etmedi? Neden onu bir varyant olarak görmedi? Steve Rogers, TVA’den torpilli mi? İşte bu gibi soruları bize sordurduğundan ve daha çok sorduracağını düşündüğümden Loki’nin ilk bölümünden bir puan kırdım. Umarım MCU’nun ayarlarıyla fazla oynamazlar.

Son olarak dizinin D.B. Cooper göndermesi, Ms. Minutes’u ve zaman yavaşlatan sopa sahnesini çok beğendiğimi söyleyerek incelemeye son noktayı koyuyorum. Ve sözü size bırakıyorum. Siz nasıl buldunuz sevgili Geekler Loki dizisinin ilk bölümünü?

Author

Kalabalıkta sesini kaybetmemek için içerik üreten biri. Her ateşin iyi bir hikâyeye ihtiyacı olduğunu düşünür. Film, kitap, dizi, karikatür oyun ve müziğin her türlüsüne ilgisi vardır ama parası yoktur. Onu her yerde "Tavşan" diye çağırabilirsiniz.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.