Hani artık sene 2017 olmuş, kimse tüketeceği diziyi filmi bir dükkan rafından veya salon koridorundan ilk intiba şovuyla tercih etmiyor, tamam. Hani kimsenin bir dizi/film ile fikir oluşturması için ilk şansı o filmin ya da dizinin adı ya da posteri değil, eyvallah. İsim o kadar da önemli değil artık yani, peki. Ama tüm bunlar yine de dizinizin adını koyarken, biraz da olsun özen göstermenizi engellememeli. Çünkü gerçekten, iBoy nedir Allah aşkına, 2001 yılında mıyız, şaka mısınız?
Hayır bu arada, fragmanın ilk dakikaları da zaten bu pespaye adın altında eziliyor. Bilmiyorum aranızdan objektif bir şekilde ilk bir dakikayı izleyebilen oldu mu; ama bilhassa bunun bir süper kahraman hikayesi olduğunu idrak edip, orasından coşmaya başlayana kadar baya yargılayarak izledim iBoy’un ilk videosunu. Kız varmış, liseymiş, çocuğu vurmuşlar, kulağı anten olmuş derken soğumanın evresine kadar gelip duruyor insan.
Sonra yalnız, bunun epey net bir süper kahraman dizisi olduğunu fark edince o soğuma geçiyor. Çünkü bu kadar kör göze parmak olmak, topunuzu süper kahramanların sahasında oynuyorsanız kabul edilebilir bir durum. E paradigma değişince, kalite standartları da değişiyor elbette. Özellikle bir süper kahraman işi için orijinal olmak, Marvel ve DC bazlı bir karakterin üzerine kurulmamak kadar basitken. O yüzden, kötü başlayan fragman intibasının, sonlara doğru topladığını söylemek mümkün.
Ama yine de kafada soru işaretleri var. Bir yandan, biz bunun bir versiyonunu Kick-Ass de izlemedik mi? Öte yandan, biz bunun yirmi milyon farklı versiyonunu zaten izlemedik mi? iBoy yaşlı formüle hiçbir yeni şey katabilecekmiş gibi durmuyor. An itibariyle kredisi, fragmanın ucundan ima ettiği bir karanlık viraj, Maisie Williams’ın sempatisi ve Netflix’in bugüne dek inşa ettiği kredi. Onun haricinde bir pırıltı görebilen varsa, yorumlara yazsın. Aha da işbu fragmanımız şu şekilde. Neler diyorsunuz ey muhit?
