Marvel yaklaşık olarak 2008’den beri bulutların üzerinde uçuyor. Çok değil, bundan dokuz sene önce Batman Begins’in çıkışıyla bir anda ibre DC’ye dönmüş gibiydi. Üst üste gelen Daredevil, Elektra, Blade: Trinity, The Punisher gibi filmler Marvel’ın fiyakasını çizmişti. Marvel o sıralarda Disney’nin kollarında buldu kendini. Ünlü şirket ilk defa DC ile sinema konusunda eşit bir pozisyondaydı. DC Comics yıllardır Warner Bros’un çatısı altında olduğundan, sinema konusunda yeterli altyapıya erişimi vardı; Marvel ise hep üçüncü parti şirketlerle çalışmak zorunda kalıyordu. Disney altında hemen Marvel Studios örgütlendi.

Lakin sorun şuydu: Marvel’ın tartışmasız en büyük üç markası, Spider-Man, X-Men ve Fantastic Four’un üçü de başka firmalardaydı. Spider-Man’in film hakları Sony’deyken, X-Men ve Fantastic Four’un hakları 20th Century Fox’ta kalmıştı. Çizgi romanlarda bu üç markadan başka büyük isimler de vardı ama ana akım seyirciyi etkileyip etkilemeyecekleri gerçeği bir kumardı. Yeni kurulmuş Marvel Studios, aynı sene içerisinde iki filmin hazırlığına başladı. Biri haklarını geri aldıkları The Incredible Hulk’tı, diğeri ise duyurulduğunda kimi basın mensuplarının “Marvel B-listesini görücüye çıkardı” tepkisini verdiği Iron Man.

Sonrası da bildiğiniz tarih işte. Iron Man aldı başını yürüdü gitti. Robert Downey, Jr.’ın karizması, Jon Favreau’nun yeteneğiyle birleşince ortaya unutulmaz bir süper kahraman filmi çıktı. The Incredible Hulk’ın sonundaki sahneyle iki filmin birbirine bağlandığı anlaşıldı. Sonra Iron Man 2 geldi ve film oradan direkt Thor’a bağlandı. Thor’dan sonra gelen Captain America: The First Avenger işi iyiden iyiye tırmandırdı ve tüm her şeyi The Avengers’a bağladı. Joss Whedon’un yazıp yönettiği The Avengers bir anda gişeyi darmadağın edip, gelmiş geçmiş en çok izlenen üçüncü film olmayı başardı. Artık Marvel sinematik evreni, diğer firmalara ilham veriyordu. Önce Fox, sonra Sony, şimdi de Warner/DC aynı Avengers gibi iç içe geçmeli filmler yapmaya yeltendi.

avengers-connecting-the-marvel-cinematic-universe

Bunların hepsi iyi güzel, Marvel da şu an hâlâ finanssal (ve Nolan filmlerini bir kenara bırakırsak kabul edelim ki, eleştirel) olarak zirvede. Captain America: The Winter Soldier an itibariyle en son baktığımızda hâlâ 2014’ün en çok izlenen filmiydi. Guardians of the Galaxy, filmi öncesinde resmen bilinmeyen bir seri olmasına rağmen başarılı bir pazarlama politikasıyla herkesin radarının göbeğine oturdu. İnsanlar artık Ant-Man için dahi heyecanlanıyorlar ve Marvel dizi dünyasına da balıklama dalacak gibi gözüküyor. Agents of SHIELD’dan sonra şimdi de Agent Carter ve Daredevil geliyor.

Fakat bizce Marvel’ın yaptığı iki çok kritik hata var. Bunlar, şu an itibariyle Marvel’ın yarattığı ve geliştirdiği imparatorluğunu başına yıkabilecek denli önemli şeyler. İkisi de kendi çapında ayrı yazı olduğu için, ikişer sayfaya böldük, şu şekilde sunduk. Şimdiden söyleyelim, herkesin öttürdüğü “Disney Marvel’ın iç işlerine karışıyor, bak Edgar Wright’ı kovdurmuşlar, paranın köpeği olmuş bunlar” argümanına zerre prim vermiyoruz, vermek niyetinde de değiliz. Disney ticari bir şirket. Yaklaşık 75 senedir de halka açık vaziyetteler. Yani CEO Bob Iger’in hissedarlara karşı finanssal bir sorumluluğu var, kâr yapmak zorundalar.

Eğer dendiği gibi Wright-Marvel sürtüşmesinin altında yatan sebep Disney’nin film içerisinde kullanan ürün yerleştirmelerini abartma eğilimiyse, ya da Marvel cephesinde birilerinin filme bakıp “ya bunu kimse izlemez, değiştir şunu” demesiyse iki durumda da Disney/Marvel’ın bunu yapma, Wright’ın bir yaratıcı olarak beğenmezse projeden ayrılma, bizim de beğenmezsek izlememe ve bunu belirtme hakkımız var. Ne Disney ne de Marvel’ın bize kâr amacı arka planda olan bir sanat filmi borçlu olduğu kanaatinde değilim. Ama bu iki kritik hata, bence bunlardan farklı bir noktada. Bu iki kritik hata, gerçekten de Marvel’ın yapmakta ısrar edecek gibi gözüktüğü ve yaparsa imparatorluğunu başına yıkabilecek hatalar. Şöyleler…

1 2 3
Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

1 Comment

  1. Tufan KOLKILIÇ Reply

    İlk tehlike için… Çizgi romanda bir karakter yıllar içerisinde onlarca çizer tarafından çizilmiştir. Her ne kadar saç, göz rengi gibi belirli ögeler aynı kalsa da çizerin tarzı nedeniyle birbirinden çok farklı görünen karakterler kesinlikle olmuştur. Bu nedenle farklı oyuncuların aynı karakteri oynaması da beyaz perde seyircisi için keskin bir fark yaratsa da çizgi romanlara aşina olanlar bu farkı daha kolay benimseyebilir. Dolayısı ile sözleşmelerin bitmesinin ve aktörlerin değişmesinin, karakterlerin tamamı ile tasviye edilmesi ya da bir mirasın başkasına geçmesi ile kompanse edileceğini sanmıyorum. (Ha, Bucky’nin ileride Cap olacağı şimdiden çok sırıtıyor, orası ayrı.) Sözün özü, oyuncular gelir geçer. Zaten çoğu zaman maske ile dolaşan kahramanlar için de yorgan yakılacağını sanmam.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.