Gerta Pohorylle isminde bir kadın var. Belki duymuşsunuzdur ismini. 1 Ağustos 1910 tarihinde, Stuttgart şehrinde, Polonyalı-Yahudi bir aileye dünyaya geliyor. Ailesi 1929’da Leipzig’e taşınıyor. Taro solcu gruplara katılıyor, Nazi’lere karşı mücadeleye erken başlıyor. Bir noktadan sonra dikkat çekiyor. Nazi Almanyası dağılmaya zorluyor onu. Taro Paris’e taşınıyor. Orada kendisi gibi Yahudi, Macar bir adamla tanışıyor Endre Friedmann adında. Ondan, onun fotoğraf tutkusunu ödünç alıyor. Önce öğrencisi oluyor. Sonra çırağı. Sonra da aşığı, ve yoldaşı.
İkisi birlikte, 1936’da çıkan İspanyol İç Savaş’ında çektikleri ve insan durumunun savaş hâlindeki vaziyetini akıl almaz bir durulukta anlatan fotoğraflarıyla, Gerda Taro ve Robert Capa olarak dünyaya nam salıyorlar. Taro, ilk kadın savaş foto-muhabiri oluyor. Capa’nın The Falling Soldier isimli fotoğrafı efsaneler arasına geliyor. Taro, Temmuz 1937’de, Brunete Savaşı esnasında görevini yaparken ölüyor. Capa da Mayıs 1954’te, Indochina Savaşı esnasında.
Bu, Capa’nın ölümünün hikayesi.
Alt-J’den, Taro.
Yeri anons ederek başlıyor şarkı. Basitçe.
“Indochina”. Sonra “Capa atlıyor cipten, yolun üç metre ötesine” cümlesi geliyor şarkıdan. Bir olay tasviri bu. Olay böyle oluyor gerçekten. Robert Capa, fotoğraf çekmek için araçtan iniyor kamerasıyla.
“Fotoğraflamak için, kayıt altına almak için, et parçalarını ve savaşı”
Sonra şarkı, “Gidiyor askerler, onun fırsatı da öyle” diyor; Capa hızlı hareket ediyor doğru fotoğrafı yakalamak için. Sonra;
“Çok sarı-beyaz parlama
Şiddetli bir kerpeten tutuyor kütleyi
büküyor ışığı,
bölüyor uzuvları bez parçası gibi”
Capa bir mayına basıyor. Sınırsız tufan yağmurunun altında, bir kafileyle beraber, anlatması zor bir parlama görüyor bir anda. Her şey ileriye öteleniyor, ileriye çekiliyor. Işık parçalanıyor. İnsanların uzuvları çekiliyor başka taraflara.
“Mayın, bir su birikintisi”
Bir krater var az önce Capa’nın bastığı yerde. Yağmur hemen için doldurmuş. Hiç kaybetmemiş vakit. Capa’ya hiç zaman tanımamış. Durumu anlatmaktan, tam da bu anda, Capa’yı anlatmaya başlıyor şarkı da. Şu cümleleri kullanarak yapıyor bunu.
“Acısızca, koskocaman mesafede
Sıhhiyeden uzakta, meslektaşlarından uzakta, dosttan, düşmandan, hısımdan da beş metre
Bacağından ileride
İleride senden de
Taro”
Her şey üst üste gelirken, ona yardım edebilecek doktor uzaktayken, beraber yürüdüğü meslektaşlarından kopmuşken; dost dediği de, düşman dediği de, hısım bellediği de kayıplara karışmışken; bacağı ondan beş metre ötedeyken, yine Capa’nın düşünceleri Taro’ya kayıyor. Ve tam o an da, yazar müthiş bir cümleyle anlatıyor Capa’nın hislerini.
“Gözlerinize tutmayın / ben seni tuttum gözlerimde”
Alt-J burada, kimyasalların üzerinde yazan “gözlerinize tutmayın” uyarısını; hani size zararlı olan şeyi yapmamanızı söyleyen o ikazın üzerinden bir kelime oyunu yapıyor. Capa, hayatını gözleriyle kazanıyor. Onun için yapılabilecek en kötü şey belki de; bu ikazla gelecek bir kimyasalı tutmak gözlerine. Ama o, biri için yapmış bunu. Taro için yapmış. Onun gözlerinde kazılı duruyor Taro.
Anlatmaya devam ediyor Alt-J.
“3:10 pm,
Capa ölümü düşünüyor
Titriyor
Son sarsılmalar, son boğulmalar bunlar”
Capa uzaklaşıyor artık. Kaybolmaya başlıyor. Son düşünceleri bu aklından geçen. Zihninde beliren son imgeler.
“Tüm renkler ve dertler griye bağlıyor”
Aynı bir fotoğrafın çekildiği anda olduğu gibi.
“Buruşmuş, ve noktalarla bezenmiş”
Eski bir fotoğrafta olduğu gibi. Eskiyor Capa.
“Sol el, vücudun kavrayamadığını kavrıyor.
Kamerasını tutuyor sol elinde Capa. Alt-J burada, aynı zamanda Capa’nın meşhur Falling Soldier fotoğrafına da atıfta bulunuyor. Sonra da Fransızca anons ediyor zaten:
“Le photographie est mort”
Fotoğrafçı öldü.
“3.1415, artık hayatta değilim amour
54’ün Mayıs’ında, çözülerek başladı ev yolculuğu”
3.1415 ile Alt-J, hem az önce duyurduğu saatin ilerlediğini işaret ediyor, (“saat 3:14, 3:15 gibi”), hem de Pi’nin ilk beş rakamını sayarak, bir kameranın merceğine daire şekli aracılığıyla atıfta bulunuyor. Hayatta değil artık Capa. Aşkına duyuyor bunu. Öteki hayatı, ölümden sonrasını “ev” olarak tanımlamasına sebep olan aşkına.
“Kapılar, kollarım gibi açık aşkım
Acısızım, büyük bir yakınlıkla
Capa’ya, Capa’ya, Capa karanlık hiçbir şeyden sonra
Bacağıyla kavuşuk tekrardan da
Kavuşuk tekrardan Taro’yla”
Ve iki savaşta ölen, iki aşık fotoğrafçı, ölümden sonra buluşuyorlar.
“Gözlerinize tutmayın / ben seni tuttum gözlerimde”
Artık her şeyi kaydeden o gözler, kapalı, ve sadece birbirini arıyor bundan sonra.
1 Comment
Nasıl güzel ayrıntılı bir anlatım; şarkının hikayesini bilmeyince anlamsızdı; şimdi taşlar yerine oturdu; hissederek dinleyebiliyorum artık. Teşekkürler.