Yazan: Oğuzhan Açıkalın

Hikâyeler ve mitler gerçek olmayan diyarlarda yaşanan olayları konu alır, hayal gücünden beslenir ve maharetli dillerde karşılık bulur. Yüce krallar ve şanlı şövalyeler, âşıklar ve sevgililer, ölümler ve ayrılıklar, doğumlar ve yeni başlangıçlar… Hepsi özenle ve biricik bir ihtiyatla konu alır bu anlatımlarda. Bütün hikâyeler daha önceden var olmuş bir gerçekliğin üzerine kurgulanır ve bütün anlatının gerçek olması, olabilmesi için çaba gösterilir. Gerçek olayların üzerine kurgulanan böylesine anlatılarda dinleyicinin hikâyenin içinde var olabilmesi görece daha kolaydır, çünkü hikâyenin temel aldığı olaylar birebir yaşanmıştır. Peki, yaratılışın öncesini anlatmak, hiç kimsenin tanıklık etmediği varoluşu göstermek mümkün müdür?

Yüzüklerin Efendisi ve Silmarillion ile birlikte J.R.R. Tolkien, Orta Dünya’yı ve bu dünyanın (Arda) coğrafyasını, insanlarını, dillerini, tarihini ve kendi içindeki mitlerini yaratmayı başarmıştır. Büyük kahramanların hikâyelerinin yanı sıra “Ainulindalé” ismi verilen yaratılış mitolojisini de büyük bir ustalık ve beceri ile bütününün içine yerleştirmiştir.

Manwe-021

Bu mitolojik öge, Tolkien’in Silmarillion‘da ve hatta öncesinde başlayıp Yüzüklerin Efendisi‘nde devam eden muhteşem anlatıları için sağlam bir temel oluşturmuştur. Orta Dünya’da meydana gelen herhangi bir olayın rastlantısal veya sebepsiz yere değil, geçmişten gelen birçok farklı kararın ve olayın sonucunda olduğunu bilmek, Tolkien’in yarattığı evreni gerçeğe daha yakın hale getirmektedir. Fakat bu mitin asıl başarısı, sonrasında gelen olaylar için sadece temel olarak bulunması değil, aynı zamanda Tolkien’in yaratmaya çalıştığı “büyük mit”teki içsel devamlılığı sağlayan en önemli öge olmasıdır. Bu sayede Orta Dünya nefes alan, kendi başına yaşayabilen, tutarlı ve devamlı bir sistem olarak var olabilmiştir.

“Ainur’un Müziği” olarak da bilinen Ainulindalé, üç önemli bölümden oluşur; iyi ve kötü arasındaki mücadele, Iluvatar’ın iyiye olan gücü ve yine Iluvatar’ın, kötülüğün içindeki iyiyi ortaya çıkarması. Bu üç öge Tolkien’in yaratılış mitini takip eden tüm hikâyelerinde tekrar eden bir motif olarak karşımıza çıkmaktadır. Orta Dünya’nın gerçek ve yaşayan -en azından yaşaması istenilen- bir hikâye olması bu yüzdendir. Yaratılan mit tutarlı ve karmaşıktır fakat takip edilebilirdir.

Her şeyden önce var olan Tek Olan, düşüncelerinden yarattığı Ainur’a söylemeleri için şarkılar öğretir. İlk başta Ainur gruplar halinde farklı melodilerde söylerler çünkü her biri bilincin farklı bir yerinden yaratılmıştır ve bütünün sadece bir kısmını bilmektedir. Daha sonra Iluvatar hepsini bir araya toplar ve tek ve bir olan bir müzik başlatır. Bu müzik öyledir ki daha önce söylenen müziklerden daha muhteşem ve karmaşıktır. Sesleri Zamansız Salonlar’dan taşar, hiçliğin içine işler. Kusursuz müzik başlarda Iluvatar’ı bile memnun eder. Böylelikle yaratılış başlamış olur.

Melkor3.pjpg

Müzik, Ainur arasında Iluvatar tarafından en çok bilgi ve güç bahşedilmiş olan Melkor tarafından bozulmaya başlar, çünkü Melkor bu şarkıya kendi düşüncelerini katmaya başlamıştır. Eru, Ainur’un düşüncelerini müziğe katmasına izin vermiş olmasına rağmen, Melkor’un fikirleri kendisine bahsedilmiş olanı yüceltmek olduğu için kusursuz müzik -ki bu müzik Eru’yu yüceltmektedir- bozulur ve böylece ilk müzik son bulur. Iluvatar yükselir ve gülümser; böylelikle “karmaşanın (fırtınanın) içinden… yeni bir müzik” doğar. Fakat Melkor’un gürültülü ve yenilenen melodileri, bu yeni müziği de bastırır. Bunun üzerine Iluvatar üçüncü ve son kez müziğine başlar, bu öyle bir tınıdır ki Melkor’un “en yüksek” seslerini bile bu kudretli müziğinin içine dâhil edip sanki normal bir parçasıymış gibi gösterebilmektedir. Bu engin birliktelik içinde Iluvatar müziğini bitirir.

Son müziğin susmasından sonra Iluvatar Boşluğa doğru ilerler ve Ainur’a hitaben der ki: “İşte müziğiniz!” Ainur Boşluk tarafından sarmalanmış fakat onun tarafından oluşturulmamış olan Dünya’nın görüsüne şahit olurlar. Bu Dünya’nın her parçasındaki etkilerini görürler. Öyle ki Melkor’un ahenksizliği bile bu yaratıda kendisine bir parça bulmuştur. Ainur bu yaratının güzelliği karşısında adeta büyülenmişlerdir. Gördüklerinin kendileri kadar gerçek olmasını dilerler ve Iluvatar; “Eä! Gördükleriniz gerçekleşsin!” der. Böylelikle müziğin içinden doğan yaratılış tamamlanmış olur.

Mit dikkatlice incelenirse Melkor’un niyetinin aslında temelinde kötü olmadığı görülmektedir. Kendisine bahşedileni yüceltirse, bunu kendisine bahşedeni de yüceltmiş olacağı düşüncesindedir. Iluvatar’ın ilk iki müzikte Melkor’u tolere etmesinin sebebi de bu olabilir. Fakat sonrasında Melkor sınırları aşar, bir “diğer Iluvatar” olmaya çalışır. Yeni ve özgür bir yaratılışı başaramayınca bozmayı ve yok etmeyi tercih eder. Çünkü Picasso‘nun da dediği gibi: “Yok etme dürtüsü de yaratıcı bir dürtüdür.”

ainulindale_by_alassea_earello

Her şeyin üzerinde olan Eru, kendi düşüncelerinden yarattığı Ainur ile bir müzik ortaya çıkarıyor. Düşünceler, düşünen zihni yüceltiyor, kusursuz bir armoni oluşturuyor; fakat düşüncelerin en kudretlisi, yaratıldığı formundan daha üste çıkmak istiyor. Her ne kadar mükemmelliği bozsa bile iyi ve kötü birlikte var oluyor. Iluvatar bu uyuşmazlığı bile müzikten yarattığı Arda’ya koyuyor ve müziğin her parçasının yaratısında yer aldığından emin oluyor.

Tolkien’in, dünyasını müziğin içinden yaratması aslında bakılırsa ne fazlasıyla abartılı, ne de ilk defa kullanılan bir motiftir. Çeşitli mitlerde kendisine yer bulan müzik, yine Tolkien’in hikayesinin kaynağı olmuştur. Orpheus, sevgilisi Eurydice’ını cehennemden müziği sayesinde çıkarmış, Homerus’un Odyssey‘i yazması Euterpe‘nin şarkılarıyla mümkün olmuştur.

Müzik, titreşen hava moleküllerinin zihinde anlam bulmasıdır. Dinleyen kişi için yer bırakır ve bütünün bir parçası olabilmesini sağlar. Müziği bu kadar ilahi ve güzel kılan şey ise sözcüklere gerek kalmamasıdır. Çünkü kelimeler ve sözcükler, anlatılmak istenileni hiçbir zaman tam anlamıyla dile getirmeye yetmeyecektir. İsimler, bütün kozmostan bir parça taşıyan kavramları daha dar alt kümelerine indirgeyecek ve gerçekten olduğu gibi anlaşılmalarını engelleyecektir. Oysaki müzik, kavramları kendi iç armonisinde ve tanrısal mükemmelliğinde anlatmaktadır. Dolayısıyla müzik, insanoğlunun ulaşmaya çalıştığı -ne yazıktır ki hiçbir zaman ulaşamayacağı- mükemmelliği simgeler. Tolkien’in mitinde söz edilen müzik ise bu mükemmelliğin ta kendisidir. Bu yüzdendir ki, Ainulindalé mitinde sözü edilen müziğin titreşen, daralıp genişleyen havadan ibaret olduğunu düşünmek, bir parça yanlış ve eksik olacaktır. Eğer bir insan veya elf, Zamansız Salonlar’da durup yaratılışa tanıklık edebilseydi, duyabileceği tek şey ancak kendi nefes alış verişi olabilirdi. Tolkien’in müziği ise zihinlerde ve düşüncelerde duyulan türde bir melodi… Arplarda, lirlerde veya materyal dünyanın basitliğinde değil, zihnin enginliğinde çalınan ve söylenen ilahi bir ses. Tolkien’in yaratmak istediği her açıdan tutarlı ve eksiksiz bir mit ise ancak böylesine bir temel üzerine oturtulduğu için var olabilmiştir.

2ca64d91ef0071ca5c3d23b397ee3db1

Tolkien yaratılış gibi ilahi ve kavrayışın sınırlarını zorlayan bir kavramı ancak bu şekilde kelimelere dökebilmiş, ilahi mükemmelliği duyulamayan bir müzikle bağdaştırmıştır. Bu müziğin ise boşluğu (the Void) doldurduğundan bahsetmiştir. Böylelikle, karşı kutuplar arasında aslında uçlar olmadığını; boşluğun ve sesin, iyinin ve kötünün, hiçliğin ve her şeyin aynı anda var olabileceğini anlatmaya çalışmıştır.

Maddi bir dünyada var olmak, algılanan cisimlerin de maddi olması gerekliliğini vurgular. Oysa Ainulindalé bunun da ötesine geçmiş, daha önce hiç kimsenin tanıklık etmediği yaratılışı anlatmıştır. Bu yaratılışta kelimeler kullanılarak duyulamayan bir müzik betimlenmiştir. İşte böylesine bir hayal gücü, J.R.R Tolkien’in on yıllarca yıl adından söz edebilmiş edebi bir eseri nasıl ortaya çıkardığının bir kanıtı niteliğindedir. Yaratının ilahi yüceliği Tolkien’in zihninde müzikle bağdaşmış, eksiksiz olanın ancak mükemmel bir melodi ile eşit tutulabileceğini göstermeye çalışmıştır. Dolayısıyla yaratılış mitinde kullanılan müzik, basit bir kaçış edebiyatı değil; gerçekliği ve olmuş olabilecek olanı ortaya çıkarmak için özellikle ve dikkatlice seçilmiş bir kelimedir. Tolkien mükemmelliği, bütünü ve bütünün her bir parçasını yaratılış mitinde oluşturmuş, gerisini ise bunların üzerine inşa etmiştir.

Author

Geekyapar okurları Yazı Çağrısı altında toplaşıyor, belirlenen konularda kalem coşturuyor. Sen de parçası olmak istiyorsan, duyuruları takip et!

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.