Vedalardan nefret ederim. Özellikle de çok uzun zamandır bir parçam olan şeyler ve kişilerle olan bağımı koparmak zorundaymışım hissinden… Hoş değil. Belki bazen buruk bir gülümsemeye sebebiyet veriyor; ama asla eskisi gibi olmayacağından emin bir şekilde çıkıyor karşımıza. Vedalardan gerçekten nefret ediyorum.
On seneyi geçkin bir süredir Marvel Sinematik Evreni ile de bağım tam olarak böyleydi aslında. Asla gitmeyeceğini bildiğiniz bir aile bireyi gibi sürekli oradaydı. Üstelik kimi zaman sinir bozucu, çileden çıkaran bir yaramaz kardeş veya her şeyinize kısıtlama koyan ebeveynler gibi olmasına rağmen yine de varlığını biliyordunuz. Iron Man, Captain America, Thor… Bu isimlerin hepsi yeri geldikçe bana bunları hissettirdi. Nasıl olsa oradalardı. Nasıl olsa aktörleri falan aşırı seviliyordu da, hala uzun bir süre daha bizimle olacaklardı.
Ama insan doğası, yaklaşmakta olan sonu hep reddetmek ve göz ardı etmek üzerine gerçekten çok başarılı bir tarihsel sürece sahip. Aynı şeyi çok uzun süredir MCU’ya yaptığımı fark etmem ise, bu akşam saatlerinde düşen Avengers: Endgame resmi fragmanı ile aynı anda oldu.
İlk çıkan teaser’ı hatırlarsanız, ser verip sır vermeden yine heyecanımızı köklemeyi bilmişti Marvel. Başarılı bir hamle, teaser’ın anlamını bildiklerini gösteren bir adımdı bu. Gel gelelim bu resmi fragman sonrası, 26 Nisan’da gösterime girecek olan Endgame’e dair fazla bir bilgimiz oluyor mu? Kısmen hayır. Çoğunluğu eski filmlerdeki sahnelerden oluşan bu fragman, sanırım hissettirdikleriyle birlikte taşıdığı birkaç anlamıyla mühim hale geliyor. Göstermeden; hissettirerek sonun yaklaştığına dair kalplerimiz kırılıyor.
Fragmanın siyah-beyaz bir şekilde açılması ve Iron Man‘e dair eski sahneleri görmemizle, yalan yok, bizi bir duygusallık tuttu. Ardından devam eden Captain America ve Thor‘un da siyah-beyaz sekansları ile MCU’nun bu zamana kadarki ana üçlüsünü, sanki bir cenaze sonrası acı gülümsemelerimizle anıyormuşuz gibi hissettik. (Peggy’nin cenazesi için de aynı şeyleri hissediyoruz, farkındayız; ama bizim bahsettiğimiz daha çok metaforik bir veda anlamındaydı) Tıpkı eski fotoğraflara bakıp güzel anıları hatırlar gibi. Onca zamandır söylenen ve kontratları bittiği için rollerini de bitirecek olan Robert Downey Jr., Chris Evans ve Chris Hemsworth için gelmesini istemediğimiz türden bir elveda demeye hazırlanıyor bu fragman. Bay Stark, hiç iyi hissetmiyoruz. :'(
Özellikle parmak basmak istediğimiz bir nokta ise fragmanın sondan bir önceki sahnesi: Hani şu hep beraber Avengers Merkezi’nde yürüdükleri kısım. Hepsinin giymiş olduğu kırmızı-beyaz gıcır kostümler değil elbette dikkatimizi çeken. Biz daha çok orada kimlerin olduğuyla ilgileniyoruz. Tony Stark ve Nebula’nın da aralarında yürüdüğü koca bir Avengers ekibi var karşımızda. Yani Tony ve Nebula bir şekilde kurtuluyor, öyle değil mi? Sapasağlam dünyaya dönüyorlar; her haliyle belli. Ancak nasıl kurtuluyorlar? Orası hala meçhul. Çoğu kişinin tahminine göre Captain Marvel olması ise şu an en popüler teorilerden biri.
Ha bu arada, herkesin kırmızı ve beyaz renklerine bürünmesi; hatta siyah-beyaz sekanlarda bile kırmızı tonunun öne çıkması sizin de dikkatinizi çekti mi? Bizce eski Avengers filmlerine hakim ana renk olan kırmızının ön planda olmasının yine duygusal anlamları var. Eh, bir de verdikleri onca kayıbı da hesaba katmak lazım, tabii.
Öte yandan, Clint Barton’ın ekibe zaten bir noktadan sonra katılacağını bildiğimizden ötürü, bu fragmanda onu görmek bizi hiç şaşırtmadı aslında. Zira kızını tıpkı kendi kadar yetenekli bir okçu olarak eğiten Clint’in, (çizgi roman severler burada o kızın geleceği için halay çekebilir belki) Thanos parmak şıklattıktan sonrasında karısını ve çocuklarını kaybetmiş bir aile babası misali ortalığı yakıp yıktığı sahneleri ilk yayınlanan teaserda görmüştük. Yalnız bir saniye… Thanos demişken; sahi o nerede?
Bu fragmanda belki de gözükmeyen onca ‘kahraman’dan biri de o. Yaşayan canlı türlerinin yarısını tek bir hareketle yaşamdan silen Thanos, gözlerden ırak bu sefer. Ancak biz bunun sebebinin Marvel’ın vermek istediği gazdan ötürü olduğunu düşünüyoruz. Infinity War sonrası hönkürerek ve teoriler kasarak çıktığımız o sinema salonlarına, Thanos’a hak vermek için değil de sevdiğimiz kahramanları son bir kez aksiyon halinde izlemek için gidelim istediler bizce. Çünkü, dediğimiz gibi, bu yaklaşmakta olan son hayranlar için ağır olacak ve pek sevgili Marvel da bu yükün tonlarca ağırlığını bir anda üzerimize fırlatmak istememiş gibi. Sağ ol Marvel, yaklaşan acımızı sadece erteleyerek bize biraz daha zaman kazandırdın, valla çok kral hareket.
Fragmanın en son sahnesinde gördüğümüz Carol Danvers ile Thor ise kimilerine cheesy gelebilir; ancak biz bu noktada, tam da Infinity War‘da gördüğümüz Thor gibi Thor sonrası, Captain Marvel ve Thor’un süperli müperli bir dayanışmasını görme beklentisi ile dolmadık değil. Malum, Thor herkesi kolay kolay sevmez, bilirsiniz. (Rocket hariç) Belki de bu iki aşırı tanrısal güçlü kahramanlarımızı, Thanos’u şamar oğlanına döndürürken falan görürüz, ha? Zaten Captain Marvel’ın sahip olduğu Allah-vari güçlerle bu kaçınılmaz, biliyoruz nasılsa.
Uzun lafın kısası, fragman anlamında uzun süredir yaptıkları hatadan ders çıkaran Marvel’ın, Endgame ile yine kendinden çok ama çok bahsedeceği kesin gibi. Çok fazla detay vermeden heyecan patlaması yaşatan; gelmekte olan fazın sonu için mendillerimizi hazırlamamız için ışık yakan bir fragman olmuş. Sizi bilmiyoruz ama biz her Avengers Theme çaldığında fena duygusallaşıp, şu yaramazları ne kadar da benimsediğimizi hatırlıyoruz.
Bazı insanlar 26 Nisan’ı hiç heyecanlanmadan bekleyecekler.
Ama biz değil…