Yazan: Zekeriya Önal

Kendim de naçizane bir hikaye anlatıcısı olmaya çalıştığımdan, tarih boyunca anlatılan ve gerek yazılı, gerek sözel olarak kuşaktan kuşağa aktarılan öykülere hep çok ilgi duyarım. Yerli ve yabancı efsaneleri, mitleri ve inanışları bayıla bayıla okur-dinlerim. Bu alanda, anlatılan hikayelerin çeşitliliği ve karakterlerin derinliği bakımından özellikle Yunan Mitolojisi’ni tek geçerim. Gerçekten de Yunan mitolojisi okumak, ne bileyim, Yüzüklerin Efendisi serisini falan izlemekle aynı keyfi verir insana. Hayal gücünüz genişler, ufkunuz on katına çıkar…

Yunan Mitolojisi’ne olan özel ilgimden dolayı, yıllar içinde bu alanda yavaş yavaş büyüyen bir bilgi birikimim oldu. Yüzlerce karakterle tanıştım, yüzlerce hikaye okudum. Ama bu hikayelerden birisi beni diğerlerinden çok daha vurdu, besledi, “Vay anasını” dedirtti: İkarus’un düşüşü. Tabii efsane İngiliz Rock grubu Iron Maiden’ın bu hikayeden beslenerek yapmış olduğu “Flight Of Icarus” adlı şarkı da beni bir miktar gazlamış olabilir!

maxresdefault (2)

Peki kimdir bu İkarus, nedir hikayesi? Bilmeyenler için kısaca özet geçeyim:

Girit Kralı Minos, kendisine yenilen Atinalılardan her dokuz yılda bir, yedi kadın yedi erkek kurban alıp, devasa bir labirent içinde yaşayan canavar Minotor’a yem olarak verir. Atinalı savaşçı Theseus Girit’e gelir ve labirentin mimarı Daidalus ile oğlu İkarus’un yardımıyla Minotoru öldürüp labirentten çıkar. Bunu duyan Minos, Daidalus ve oğlunu ceza olarak bir kuleye kapatır. Daidalus burada da yaratıcılığını konuşturur, kulenin penceresine konan kuşların tüylerini balmumuyla yapıştırarak iki çift kanat yapar. Biri kendisi, biri de oğlu için.

Atlayış sırasında oğluna ne çok yüksekten, ne de çok alçaktan uçmaması öğüdünü verir. Yükselirse güneş kanatlarındaki balmumunu eritecek, denize yakın uçarsa da kanatları nemlenecektir. İkarus uçmanın verdiği coşku ve heyecanla yükselir, yükselir, gözlerini kamaştıran güneşe giderek daha çok yaklaşır. Balmumunun eridiğini farkettiğinde artık çok geçtir. Kanatları kopar, kendi ise Ege Denizi’nin sularına gömülerek hayatını kaybeder.

maxresdefault (1)

Efsane böyle. Peki İkarus’un babasının öğüdüne uymayıp kendi felaketine yol açmasının sebebi neydi? Şımarıklığı veya düşüncesizliği mi? İkarus gururuna mı yenildi yoksa haddini mi aştı? Bu hikaye ana-babasının sözünü dinlemeyen evlatlara anlatılacak denli ibret verici görünse de ben böyle düşünmüyorum. İkarus’un güneşe yakın uçmasının sebebi; sizin, benim ve dünyadaki milyonlarca kişinin “geek” olmasının sebebiyle aynı bence: Tutku! İkarus’u öldüren şey: özgürlüğe ve keşfetmeye karşı duyduğu o büyük tutku.

İkarus belki de güneşe dokunmak istedi. Ne bileyim, güneşin ardında ne olduğunu keşfetmek istedi. Bu isteğin ona ölüm getireceği zerre umrunda değildi belki! İnsan her gün kanat takıp uçmuyordu ya! “Zirvede bırakmak” belki de onun için en iyisiydi…Sonunda öleceğini bile bile güneşe doğru kanat çırpan İkarus’un öyküsü; keşfetmeye tutkuyla bağlı insanlar için ilham verici ve unutulmaz bir öykü. Hiç yaşanmamış olsa bile…

 

Author

Geekyapar okurları Yazı Çağrısı altında toplaşıyor, belirlenen konularda kalem coşturuyor. Sen de parçası olmak istiyorsan, duyuruları takip et!

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.