Dizi, filmler üzerine konuşan hemen her mecrada, son zamanlarda bir kere dahi olsa mutlaka üzerine laf söylenmiş olan bir konuyla ilgili sizinle biraz fikirlerimizi paylaşalım diyordum. Bu konu şu: Ardı ardına Amazon Prime, Disney+ ve Apple Tv+; çevrim içi yayın platformu olmak ve şimdiye kadar Netflix tarafından hakimiyet sağlanan pastadan bir parça da kendilerine ayırmak için harekete geçmişlerdi. Yayın platformlarının çoğalmasının Netflix ve tüketici için karşılığı somut olarak ne oldu, tercihimiz ne yönde gelişir, sektör nereye doğru gider diye biraz konuşmak istiyorum.
Önce şunu bir netleştirelim, bu çoğalmanın boyutu malumunuz öyle “Haydi, bir dizi de biz çekelim” değil. Amazon, hazır üretimlerin dağıtımını almanın yanında kendi özgün içeriklerini oluştururken, sektöre doğrudan yüksek bütçeli ve/veya hatırı sayılır işlerle girdi: Good Omens, The Boys, Carnival Row. İlerleyen zamanlarda bunlara Yüzüklerin Efendisi ve Zaman Çarkı da eklenecek. Disney+ için de durum bu, diğer platformlarda bulunan Marvel etiketli dizilerin hemen hepsi iptal edildi ve bunların olası yeni yayıncı ve dağıtıcısının artık Disney+ olması söz konusu. Bu da şu demektir, bu şirketler pastadan alabilecekleri garanti bir parça olduğunu düşünüp buna göre iş yapıyorlar.
Apple Tv+ belki şu an için diğer ikisine göre gecikmiş gözüküyor ama See’yi duyururlarken bir yandan da “Apple ürünü alanlara bir yıllık erişimi eşantiyon vereceğiz” minvalinde bir giriş planlamışlar. Apple’ın, ülkemizde bazen binlerce liralık bir rakamı bayılmakla ulaşılabilen, dünya genelinde de ortalama fiyat bandının bir tık üzerinde satışa sunulan elektronik cihazlarının geliri, uzunca bir zamandır garantiydi.
Nedenini, nasılı, doğrusunu veya eğrisini söylemiyorum, durumu belirtiyorum sadece. Bu o kadar tartışılmaz bir şey ki bence monitörünü ayrı, monitörün üstüne koyulacağı standını ayrı bin liralarla satışa çıkartıyorlar. Apple’nın sattığı cihaz sayısı karşılığında bir yıl boyunca çıkartacağı içeriğe erişim de vermesi, sadece piyasaya girip müşterinin ayağını alıştırması anlamına gelmiyor. Kullanıcı zaten markaya güveniyor, bunu da çoğunlukla bir prestij olarak görüyor. Hâliyle Apple da bu işe pastadan parça alacağına kesin bakarak dâhil oluyor.
Bu payın garanti görülmesinin söz konusu servisler dışında birinci dereceden etkileyeceği iki muhatap daha var, onlarda durum nasıl? Öyle ya, bu şirketler iki ayrı sosyal medya sitesi gibi değil ki kullanıcı hem ona hem buna hesap açsın, üye olsun da birinin abonesini artırması, diğerini etkilemesin. Buradaki pasta, özgün içeriklerin izlenip izlenmeyeceğinden çok, kullanıcının aylık olarak tüketeceği içeriğe ayırdığı bütçesinin nasıl dağılacağı ile ilgili gibi geliyor bana.
Öbür türlü zaten hem o siteyi hem bu siteyi takip et butonuna basıp geçiyoruz, mesele içerik izletmek olsa, tıpkı bazı kitaplarda olduğu gibi, yayımcı kendi korsanını kendisi sumen altından da dağıtır. Ama nasıl ki kendimize telefon ararken, eğer aynı anda beş tane kullanmıyorsak, bir marka tercihi yapıyor ve sonraki birkaç yıl, belki de daha uzunca bir süre bu markayı kullanıyoruz; hâliyle satın almadığımız diğer markalar müşteri kaybediyor, burada da böyle bir durum söz konusu. Belirli bir bütçemiz var ve bunun ancak belirli derecede üstüne çıkabiliriz.
Netflix’te Durum Ne?
Yeni platformların Netflix’e etkisi için, Screen Rant’ta rast geldiğim ve ilgimi çeken bir yazıda geçen verileri sizlere aktaracağım ve bunun üzerine konuşmaya gayret edeceğim. Söz konusu yazıyı kaynaklara ekledim, oradan verilerin detayına ulaşabilirsiniz. Ben bu verileri sizinle paylaşmak dışında, üzerine kafa yormak istiyorum. Buna göre çevrim içi yayın sektöründe oluşan rekabet, Netflix’i kayda değer bir biçimde kötü yönde etkilemiş.
Bir veri analiz firması olan Jumpshot’un aracılığıyla elde edilen bu veriler, Netflix’in piyasadaki pazar payı ilgili durumu gözler önüne seriyor. Buna göre 2018’de bu pay %72 iken, 2019’un Ocak ayının sonunda %65’e kadar gerilemiş. Ayrıca Netflix, her ne kadar bu platformlar arasında hâlâ lider konumunda olsa da, sekiz yılda bir ilk olarak 2019’un ikinci çeyreğinde 130,000 abone kaybetmiş. Bu kaybın da artarak ilerleyeceği ön görülüyor.
İlk bakışta kaybın, diğer yayıncı servislerinden sunulan, diğer özgün içerikler sebebiyle gerçekleştiğini söylemek mümkün olmuş. Mesela Nisan 2019’dan Mayıs 2019’a kadar geçen süreçte, HBO’da Game of Thrones’un son sezonu yayınlanıyordu. İnsanların odağının haklı olarak buraya kaydığı söylenebilir. Dizi finalinin hemen ardından gelen haftalarda ise bunu doğrulayacak şekilde Netflix’in payı tekrar yükselmeye başlıyor. Ancak düşüş de bitmiyor işte.
Bu veriler bir şeyi daha söylüyor, söz konusu servisler, özgün içerikleri sayesinde pastadan büyük paylar koparabiliyorlar. Yani pek çok yerde yayınlanmaya müsait olan dizi ve filmlerin bu payda tek başına o kadar önemli bir rolü yok. Bu aslında sadece sayılan içerik sağlayıcı platformlara özel bir durum değil, oyun konsolları için de aynı şeyler söylenebilir. Öte yandan, Aslı’nın da şurada değindiği gibi, platformların sahip olduğu, özgün olmayan ama ses getiren belli başlı ürünlerin yerini de yadsıyamayız.
The Office ve Friends gibi iki komedi devinin başka platformlara gitmesi, Netflix’in izlenmelerinin yüzde dördünün de gitmesi anlamına geliyor. Bunu da yine hatırı sayılır bir satışı ve ismi olan oyunlarla beraber düşünebiliriz. Cyberpunk 2077’nin veya Death Stranding’in her konsola çıkıp Playstation’ı es geçmesi yahut The Witcher 3’ün tam da Nintendo Switch’e gelirken Playstation Store’dan çekilmesi gibi bir durum söz konusu olsaydı, bunun satışlara veya imaja etkisi nasıl olurdu mesela?
Netflix’in pazardaki yeri ve kaybıyla ilgili bir boyut daha var konuşulan. Netflix’in alâmetifarikası tüm sezonu birden yayınlama şekli, tabloya artık olumsuz mu yansıyor? Bu alâmetifarika, aslında, izlenen dizinin hiç değilse söz konusu sezonunun tamamlanacağına; birden bire yarıda bırakılmayacağına yönelik bir garanti sağlıyordu.
Ayrıca sezonların toplu halde çekilmesi ve yayınlanmasının başka avantajları da bulunuyor tabii: Senarist ve yapımcılara zaman yönetimi, bütçe planlama ve buna göre ilerleme gibi alternatifler sunmak; oyunculara, bir proje için ömürlük zaman ayırmama ve yılın belirli bir kısmında başka işler peşinde olabilme gibi kolaylıklar vermek. Ya da izleyiciler için en heyecanlı yerde bir hafta beklemek zorunda kalmamak, kendi uygunluğuna göre diziyi tüketme hızını ayarlayabilmek, uzun süren beklemelerin ardından çıkabilecek aksaklık veya tatil zamanlarını boş geçme ihtimalleri gibi endişelerden uzakta olmak.
Ancak bu alâmetifarikanın dezavantajları da vardı. Yayımlanan içeriğin haftalarca değil, bir – iki hafta içerisinde konuşulup bitmesi; hâliyle, reklam vb. yollarla belirli bir diziyi izleyen tüketiciyi de bir – iki haftadan daha uzun süreler boyunca platforma bağlı tutmanın zorlaşması gibi. Verilere göre bir dezavantajın da şu olduğunu söyleyebiliriz, izleyiciler artık belli başlı serileri izleyebilmek için Netflix’e abone oluyorlar, birkaç gün içerisinde diziyi tükettikten sonra ise aboneliklerini iptal ediyorlar.
Bana sorarsanız bu tek başına Netflix’i ilgilendiren bir mesele de değil, ismini saydığım veya saymadığım diğer platformlar için de durum kısa zamanda buraya evrilecektir. Zira bir anda çok fazla farklı platformdaki çok fazla arzu nesnesi dizi önümüze sürülüyor. Tek seçenek olmaması rekabeti beraberinde getirir, bu bir anlamda çok da iyi bir şeydir ama reklamı, pazarlaması, halk içindeki muteberliği falan derken bunların herhangi birinden de geri kalmayı kabullenmek gittikçe daha zor bir hâle gelir.
Yani şimdi açık konuşalım, hangimiz Umbrella Academy’yi bir kere daha seyredebilmek için Zaman Çarkı’ndan vazgeçeceğiz? Hangimiz Carnival Row’un yüzü suyu hürmetine, Marvel etiketli dizileri izlemekten geri duracağız? Bu da bizi, pastadan ayrılan parçanın ikinci ve bence daha önemli bir muhatabına, yani tüketici olan bize getiriyor.
Tüketicide Durum Ne Olur?
Halit şurada sormuştu, eminim birçoğunuz da aynı şeyleri ya kendiniz birçok kere düşündünüz ya da düşünen birilerine birçok kere rast geldiniz:
… şimdi nasıl yapıyoruz? Yüzüklerin Efendisi ve Zaman Çarkı dizileri için Amazon’a, Marvel dizileri için Disney+’a, Netflix dizileri için Netflix’e, See dizisi için de Apple TV+’a mı üye oluyoruz? Hepsi ne kadar tutuyor toplam hesap ettiniz mi?
Dünyanın her noktasındaki her izleyici ile temasta bulunmuş değilim, buna ek olarak yine dünyanın her noktasındaki her izleyici topluluğunun genel eğilimleri ile ilgili de kesin, kanıtlanmış veriler yok elimde. Ama dizi – film tüketme, kitap okuma ve oyun oynama eylemlerini kendisine göre düzenli bir şekilde gerçekleştiren ve çevresinde de kendisi gibi çok fazla insan olan biri olarak şu çıkarıma ulaşabilirim: hepimizin eğlencesine ayırdığı ve çok fazla aşamayacağı belirli bir bütçesi olur. Bu kişilere göre değişir, eğlence içeriklerine göre değişir. Bir de bazı bölgeler özelinde, çoğumuzun böyle bir bütçesi hiç olmayabilir veya varsa da çok az, yılda birkaç gün için falan olabilir.
Şimdi ben, birçoğu dolar kuruna endeksli bu içeriklerden geri kalmamak için otuz tane ayrı platforma her ay nasıl para ödeyebilirim? Sülalesi zengin olanları tenzih ediyorum, Allah daha çok versin ama düşününce bile kendimi en hafif hâliyle boynu bükük, en ağır haliyle de enayi gibi hissediyorum. Bunun dünyanın herhangi bir yerinde, mesai ile çalışıp evine gidince bir-iki saat eğlenmeyi isteyen tüketici için de çok farklı olacağını düşünmüyorum.
Öte yandan, bunun çaresini korsanda aramak da güzel ve ileri vadede kazançlı bir şey değil. Emeğe yazık, kul hakkı vardır gibi boyutları geçtim; adamlar isim yapmış, kaliteli bulunmuş, iyi eleştiri almış içeriklerini bile sürümden düzenli kazanmayı falan salıp reytingi azıcık düşünce iptal ediyorlar. Dünyanın geneli için elimde herhangi bir kanıt olmadan, sadece kendimce varsaydığım şekliyle çoğunluk izleyicilerin, otuz farklı platforma para veremeyip korsana yönelmesi söz konusu olursa, bu reytingin hortumu nereye bağlanacak?
Bir de bazı insan var, kafasını çok yormadan, sadece eğlendiği birkaç dizisini seyretmek istiyor. “Ulusal kanalım olsun, iki-üç de film için kablo bağlatayım” diyor. Veya “Şöyle bir sefer bakayım, içerik alternatifi olan ve isteğime az çok cevap veren bir mecraya abonelik yapayım” diyor. Şu ay şu dizi için şuna, bu ay bu dizi için buna; bir yıl sonra çekimi tamamlanacak bir dizi için berikine, bilmem ne uyarlamasının üç yıl sonraki haklarını aldığı için de ötekine gidip geleyim istemiyor. Bu insanı nasıl ikna edeceğiz? Kesinlikle herhangi bir yönlendirme veya taraf amacı taşımadan soruyorum; bu insan için internetten X sitesini açıp arama çubuğuna dizi ismini yazmak veya platformlara geçici süreyle abone olmak daha kolay değil mi?
Bir şekilde dönüp dolaşıp yine değişime ayak uydurmaya geliyoruz sanki. Netflix öncüydü, özgün içeriklerini yine özgün bir şekilde sunuyordu. Aldı başını, devam etti. Şimdi diğer platformlar da kendilerine göre yine özgün içeriklerini belki daha da özgün bir şekilde sunacaklar ama bence neticede aynı yere varacağız. Hepsinin bir arada olduğu, hepsinden yararlanmak için bir tuşun yettiği, sürekli mesai ve sürekli masraf istemeyen, zamanın bizi zorladığı hız beklentimize cevap verecek tek bir şeye varacağız. Mesela farklı alandan yerinde bir örneği olarak düşündüğüm Google Stadia’ya varacağız.
Bu şirketler pastadan kopardığını almaya odaklı ve belirli bir garantiyle hareket ediyorlarsa bu varış noktasını ne kadar ciddiye alırlar, bilmiyorum. Belki bu açıdan Netflix, belirli türden içerikleri klasik formatla sunmayı deniyor oluşuyla bir değişiklik arıyor diyebiliriz.
Varış noktasını ciddiye alsalar bile kaç tanesi Google olmaya soyunur, orasını da bilmiyorum. Sayılan platformlardan bazıları daha yarışa girmedi bile, bu yüzden varış noktasına ulaşmak ne kadar sürer buna da cevabım yok. Bu noktaya ulaştıktan sonra, değişmeyen tek şey olan değişim, bizi hangi başka noktaya götürür, bunları da henüz bilmiyorum. Belki sizlerin fikirleri vardır?
Neler dersiniz geekler? Hatalı olduğum ya da başka türlü düşünmeye müsait yerler var mıdır? Söz konusu platform çeşitliliği hakkında siz ne yapmayı planladınız? Hazır yorum sekmemiz de açıkken, e konu da hepimizi – cebimizdeki üç kuruşla birlikte – ilgilendirirken, düşüncelerinizi paylaşmanızı bekliyorum.
Kaynak
*Yazıda kullanılan görseller temsil amaçlıdır, kişisel yahut ticari fayda içeren bir amaç güdülmemektedir.
Why Netflix Is Losing Subscribers Revealed By Exclusive Data