Yazan: Elif Cansu İlhan

Söylemek istediğim bir kaç şey var, Geekyapar’dan başka kime söyleyebilirim ki…

Aslında uzun zamandır bir şey söyleyesi olan bir insan değilim hatta belki söyleyecek bir şeyi olan bir insan bile değilim. Çünkü biz şimdi alçak sesle konuşmuyoruz, sessizce birleşip sessizce ayrılmıyoruz, biz artık yüksek sesle aynı şeyleri söylüyoruz, kendi kendimize hep aynı şeyleri, bize benzeyen insanlara söylüyoruz ve için için hissediyoruz ki bu işler böyle gidecek.  En son 7 Haziran’da kalkmıştı bu sıkışmışlık hissi üzerimizden tabi ondan önce Gezi’de. Sokaklarda, birbirimize durduk yerde selam verir olmuştuk, sonra yine aynı his, lambaya geri tepilen cin gibi ama biz kalabalığız ve birbirimizi sevmiyoruz.

Gerçeklikle bağlantısı J.D. seviyesinde olan bir insan olduğum için ben de gerçek dünyada sıkışmak yerine tekrar Harry Potter okumaya karar verdim, tekrar derken 23. kez falan. Tabi ki hepsi kafamın içindeydi ama neden gerçek olmadığı anlamına gelsindi? 23. okumadan sonra insan ister istemez biraz ezberliyor, arkadaşlarına falan anlatmaya başlıyor ama birlikte dünyayı değiştirmeyi hayal ettiğin arkadaş Harry Potter’a tepeden bakıyor. Sonra birlikte Pixar övdüğün arkadaş siyasetin nasıl da sizin haddiniz olmadığını anlatıyor. Bir de yavaş yavaş yaşlandıkça iş, para, ev, araba dışında şeylerle ilgilenene deli gözüyle bakan insanlarla doluyor etrafın.  İyice yalnızlaşıyorsun. Yaşadığın, sevdiğin, biriktirdiğin her şeyin aslında başkaları için ne kadar kıymetsiz olduğunu görüyorsun. Sana benzeyen birileri de var bir yerde de gidip bulacak enerjin yok artık. Bir insana daha tanıştığına memnun olmuş rolü yapacak enerjin yok.

Harry Potter Prisoner of Azkaban 2

Böyle olunca da gücüm yetmedi bu sıkkınlık ve yalnızlıkla yaşamaya. Hayat bitmiyordu, daha çok vardı, nasıl geçecekti, nasıl tahammül edecektim… Ne yapacaktım mesela bütün gün, mutsuz oturduğum, hiç bir şey yapamadığım sonsuz sayılı günler başlamıştı. Eskiden kitaplar, diziler derken geçen zaman geçmiyordu çünkü artık okuyamıyordum, izleyemiyordum.

Sonra bir şekilde, bir adamın,  “Spider Man, Miles Morales oluyor, ne güzel” dediği yazısını okudum, olacak iş değildi tabi, Spider Man, Peter Parker’dı, değiştirilemez, değiştirilmesi teklif edilemezdi. Bu yaştan sonra yeni Spider Man kabullenemezdim ama anlatış tarzı güzeldi. Başka yazılarını da okudum. Geekyapar’ı gördüm, ilgi alanım olsun olmasın yazdıkları şeyleri okumaya başladım, çektikleri videoları izledim. Hayat daha güzeldi, biraz.

Zamanı geldi bu adamlar “Geek siyasetten anlar, Geek hayatın içindedir” dediler. Ama nasıl güzel dediler. Daha önce de demişlerdir tabi de ben yeni görmüştüm. Demeseler kimse onlara sormazdı ama yine de dediler. Çat pat bilseler yeter derdik ama derinlemesine anlattılar. Bu kadar biliyorken biraz tepeden konuşsalar ses etmezdik ama hiç yapmadılar. Siyasette iki kelimeyi bir araya zor getiren, saldırgan üsluptan öyle yorulmuştum ki ne yazdılarsa defalarca okudum, her seferinde üzüldüm, sevindim, kızdım ama her seferinde yalnızlığım azaldı. Ve tabi linç edildiler, işte orada Geeklik farkını gösterdi, linç edenlere kızmadılar, kavga etmediler, gerilmediler, germediler “lol” dediler, hep birlikte lol dedik.

10358131_509237969218772_86894925948313633_n

Şimdi hayat nasıl geçer biliyorum, yalnız değilim, izlediğimiz dizileri tartışıyoruz, çıkan filmlere seviniyoruz, övülecekleri övüyoruz, kötü durumlarda üzülüyor, minik güzelliklere mutlu oluyoruz. Öldürüyorlar bazen bizi buralarda birlikte ağlıyoruz, biliyorum.

Geekyapar benim eleştirebileceğim, şurası güzel, burası kötü diyebileceğim, nereden başladığımı bilebileceğim, uzaktan bakabildiğim bir şey değil arttık.

Geekyapar, benim geçmişim, bugünüm ve geleceğim.

Author

Geekyapar okurları Yazı Çağrısı altında toplaşıyor, belirlenen konularda kalem coşturuyor. Sen de parçası olmak istiyorsan, duyuruları takip et!

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.