Sanatçı duyulmak ister. Dinlenmek, fark edilmek, görülmek ister; yönetmen filmini vizyona sokmak için koşuşturur, müzisyen kendine sahne bulmaya çalışır; çünkü bir şeyler yarattıysanız eğer, bir kağıda sizin oluşturduğunuz kelimeler silsilesi mürekkepten bir zincir gibi dizildiyse, okunması da gereklidir artık. Sanatçı bir şeyler söylemek, konuşmak, anlatmak ister; sanat için olsun, kendisi için olsun, toplum için olsun fark etmez: Sanatçı duyulmak ister.

Eskizleri defteri arasında kalmasın, kendine saklanmasın ister çünkü sanat hep çift yönlü olmalıdır, fikrini belirtip karşı çıkacak veya aynı noktada buluşacak birileri olmadan neye yarar yazmak? Neye yarar çizmek, karalamak, çalmak, çekmek? Başta zor gelse de sanatçıya, utansa da, öflese pöflese de, aslında ruhunu açmak için can atar sanatçı. Seyirci olmadan pek bir şey değildir, bazen çok geç olur tabii; bazen yüzyıllar sonra anca keşfedileceğinden çok emin olur yazar; belki de daha kötüsü, asla anlaşılamayacağını düşünür ressam çünkü tabloları değersizdir, seyirciler yerlerini alamadan bir buğday tarlasında göğsüne dayar silahı; veyahut bir at görür, öyle empati kurar ve öyle kahrolur ki son on yılını yatakta geçirir yazar.

Sanatçı boş bir odada sahnede oturuyordur desek, bazen sahneyi kiralayacak ya da seyirci çekecek durumu, reklam yapacak parası yoktur, belki de devleti izin vermiyordur sanatçıya. Eğer kimse ona sesini duyuracak imkanı vermezse ne olur? Görmezden geliniyorsanız, ne sergi kiralayacak paranız ne de keşfedilmeyi bekleyecek vaktiniz varsa, asker postallarının sesini bastırmak isterseniz ne yaparsınız – eğer söyleyecekleriniz çok önemliyse? Dışarı çıkar, şöyle güzel, büyükçe bir bina bulur, boyanızı elinize alırsınız tabii. Duvarlara, olmadık yerlere dökersiniz içinizi.

pinochet - girl

Açarsınız kameranızı, sevmiyorsunuz çünkü Pinochet’i, askerlerin gözü önünde, ruhları duymadan çekim yaparsınız, eğer bastırılmasa bu kadar güzel olur muydu o film? Gariptir, öldüresiye dövülme ihtimali daha güzel eder her şeyi. Eğer tehlike unsuru olmazsa kim elleri titreyerek duvara sprey sıkar? Öğretmen kızmayacaksa sıraya çizim yapmanın ne keyfi kalır?

İnsanlar sallantılı köprülerde yürümeyi çok severler. Ensenize yapışmış birileri varsa ve kovalanıyorsanız daha güzeldir yaptığınız, yarattığınız. Neden böyle bu peki? Çünkü bir şeyler başardığınızın yegane kanıtıdır bu nefret. Yüzünüze küfredilmemişse, nefret kusulmamışsa üzerinize, nasıl anlayacaksınız ne yaptığınızı, neye muvaffak olduğunuzu? Övgü değil, sövgü daha güzel bir ölçüttür meydana çıkardığınız eserin gücünü belirlemek için.

Bence en güzel grafiti üzeri karalanmış olandır çünkü o zaman belli olur birilerinin duvara yapılmış bir resimden, belki bir kelimeden ne kadar nefret edebilecekleri. Biri bir yerlerde dişlerini sıkıp başkasına talimat vermiştir ki üzeri öyle beceriksizce kapatılmıştır eserin. O zaman anlaşılır ki basit şeyler nasıl da sinir edebilir insanları, birileri surat asmış, dudak büzmüştür zamanında ama siz şimdi karşısına geçmiş gülümsüyorsunuzdur karalamanın. Çünkü üstü örtülmeye çalışılmışsa eğer altında çok güzel şeyler yatar.

Eğer yasa dışı ise sanat, örneğin şiir yazmanız sakıncalı bulunmuşsa, bu gerekçeyle yurdunuzdan olmuşsanız, bedeniniz de hâlâ uzakta bir yerde yatıyorsa orada bir sıkıntı var demektir. Ama ne güzel işte! Yanlışların olduğu bir yerde doğruya yönelim daha keskin olmaz mı? Eğer yazıyorsam ben bunu özgürce ve siz de okuyabiliyorsanız, eğer ders kitaplarına girebiliyorsa yıllar sonra yazarlar, o yazarlar, belli yazarlar, vatan haini yazarlar, demek ki başladığımızdan farklı bir noktadayız.  Demek ki bir şeyler öğrenmiş, bir şeyleri değiştirebilmişiz, sentezler çıkarmışız ortaya, ne mutlu bize öyleyse.

Demek ki kural bir kez çiğnenmeden olmuyor. Bir kez yaşanmalı, tadılmalı yasak kelimesi, belki parmaklıklar ardına konmalı fikirler yüzünden, sanata illegal denmeli ve kitaplar bir kere yakılmalı. Eğer gösterecekseniz çizdiğinizi, okuyacaksanız yazdığınızı, söyleyecekseniz kimilerinin hoşlanmadığı şarkılar –çünkü bütün sanatçıların ihtiyacı vardır buna- illegal olarak damgalanmayı göze almalısınız. Yeterince cesursanız beklenmedik sayıda düşman ve yasakçıyla karşılaşabilirsiniz; güzel. Öyle olmalı zaten. Etki tepkiyi doğurur. Baskı varsa boyuna, o boyun dik durmak için daha bir çabalar. O dik boyunlara bakan boyunlar da kaldırmazlar mı kafalarını, açmazlar mı göz bağlarını?

express yourself

Herkes şiir okudu diye değişmez belki. Ama kimisinin zihninde tarım yapmak daha kolaydır. Genç ve verimli topraklar bulunur bir yerlerde. Sonunda sistemin adamlarının çocukları da duvara çizmeye başlar, onlar da sonunda hapishane şiirleri okurlar. Er ya da geç, birileri fikir değiştirecek, sanatçının görevi bu, birilerini geçmişlerinden utandırmak boynunun borcu. Eğer yasa dışı kılınmışsa daha da omuzlarına çöker bu görevin ağırlığı. Doğru yolda olduğunun bilinci ve gururuyla ilerler, yapmaması gereken (daha doğrusu yapması gereken) sert bir dille belirtilmiştir zaten, artık fikir ekme ve başkalarını utandırma vaktidir.

Bazıları her zaman yanmış kitap sayfalarının üstünden atlayacaktır, ancak o kitapları kömürlüklere saklayacaklar da bulunur. Bazıları bazı şarkıları kısar tabii, korkusuzca dinleyen de vardır. Duvardaki grafitinin önünden başını eğerek geçenler olur, paltolarına gömülür ve bazı resimlerle, yazılarla göz teması kurmamaya çalışırlar, beyinlerinde bazı şeylere yer yoktur; bulundukları şehirde kaç çocuk vurulmuş ve kaç kadın kesilmiş gibi. Ancak şemsiyesini indirip duvardaki sembole, slogana, artık ne yazılmışsa ve ne çizilmişse oraya gözlerini dikenler de çıkar.  Şiir kitabının sayfalarını ezberleyen de, bir bodruma inip orada resim çizen, sergi açan da olur, sayıları da artar her geçen gün.

İnsan böyle bir varlık işte, macera arar, baş kaldırmayı pek bir sever; bir günlüğüne susturulabilir belki ama yarının ne getireceği belli olmaz. Biz de bir sonraki yazımda, Pinochet’e başkaldırıyoruz.

Author

İstanbul'da yaşıyor, buraya yazacak havalı bir şey de bulamadı. @charles_bourbaki

1 Comment

Ege Topoyan için bir cevap yazın Cevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.