Merhaba millet! İskandinav mitolojisinden bahsedeceğim dosyamın dördüncü ve son yazısına hoş geldiniz diyorum. Bu yazıdan sonra Asgard’a veda ediyor, diğer ölümlülerle beraber Midgard’a dönüyorum maalesef ki. Heilung yazısından sonra mitlerin kendilerinden bir miktar uzaklaştığımı düşünüp üzüldüğüm için bugün tanrılara son bir defa daha dönmek istedim, bahsedilmeyenden bahsetmek şartıyla tabii ki.
İskandinav mitlerindeki fesatlık tanrısı Loki’yi, popüler kültür öğelerinde referans edildiği kadarıyla biraz biraz tanıyoruz. Dolayısıyla Loki’den bahsetmek istemiyorum pek, yani söylenmemiş bir şey söyleyemeyeceğim sonuçta. Eh, Loki’den bahsetmeyeceksem ben de ona en yakın ikinci şeyden bahsetmek isterim: Çocuklarından!
Tabii ki Marvel’ın bizi inandırdığı aksine Loki, Tom Hiddleston gibi yakışıklı ve genç, tek tabanca takılan bir tanrı değildi. Birçok çocuğu vardı kendisinin. Hatta bildiğimiz kadarıyla üçü Angrboða adındaki bir Jötünn’dan, biri Svathlifari’den, biri Sigyn’den, birisi de bilinmeyen bir kadından olmak üzere sekiz tane çocuğu vardı. Hepsinden tek tek bahsedelim diyorum, benimle misiniz?
Angrboða’yı merak ediyorsanız size kötü haberlerim var, kendisi hakkında bildiklerimiz çok sınırlı zira Poetic Edda’da adı yalnızca üç çocuğun annesi olarak geçiyor. Bunun yanında, Völuspa’da kendisinin bir dev olduğunu falan öğreniyoruz. Bir de adının manasının “yas-getiren” olduğunu öğreniyoruz ki ben bunun aşırı derecede havalı bir gerçek olduğunu düşünmekteyim.
Çok uzattık, Fenrir’den bahsedelim biraz. Loki’nin çocuklarından birisi olan Fenrir, devasa bir kurt. Yalnızca bir kurt diyerek geçmemek lazım zira mitlerden birine göre Fenrir’in büyümesinin tanrıların ölümüne yol açacağının kehanetini duyan tanrılar, çareyi yalnızca Fenrir’i bağlamakta buluyorlar. Bu iş için bir cüceye, Gleipnir denen koparılamaz bir zincir yaptırılıyor. Bu zinciri Fenrir’i tutabilen tek şey zira bu ipekten yapılmış büyülü bir zincir. Fenrir’i bağlamak da kolay iş değil bu arada- Öyle ki Fenrir, onu bağlamaya çalışan tanrı Týr’in sağ elini kopartıyor.
Neyse işte, tanrılar bin bir zorluk içinde Fenrir’i Gleipnir ile bağlıyorlar ve kendi ölümlerini engellemiş olmanın mutluluğu içinde onu kaderine terk ediyorlar. Peki, Fenrir’in kaderi nedir? Hemen söylüyorum: Kendisi, Ragnarök zamanında zincirlerini kırarak All-Father Odin’i öldürecek. Evet, Odin onu bağlamış olabilir fakat bu sonunun gelmediği anlamına gelmiyor maalesef ki. Loki’nin oğlunun kaderi büyük. Büyük olmasına büyük fakat yaptığı yanına kar kalmayacak, Ragnarök’te Fenrir, Odin’i öldürdükten sonra Odin’in oğullarından birisi olan Vidar tarafından öldürülecek.
Loki’nin Angrboða’dan olan bir diğer çocuğu da Hel. Kendisi, yine Hel adındaki mekanın sahibi. Evet, Prose Edda’ya göre Niflheim’da Hel denen bir diyar var ve bu diyar ölülerin toplandığı diyarın ismi. Oranın kraliçesi olarak da Hel bulunuyor.
Loki’nin çocukları arasından yalnızca Fenrir’in mi cezalandırıldığını sandınız? Hayır, böylesine tehlikeli bir tanrının çocuklarının da tehlike getireceğini öngören Odin, Hel’i de Niflheim’a sürüyor. Ölen savaşçılar Valhalla’ya gidiyor ya hani, savaşçı olmayıp hastalık veya yaşlılık gibi sebeplerden ölenler de Niflheim’a gidiyor. Odin, Loki’nin kızı Hel’e de buraya göz kulak olma sorumluluğu veriyor. Ragnarök’te Hel’e ne olacağını bilmiyoruz, Völuspa’da böyle bir şey geçmiyor fakat Loki’nin Hel’in halkıyla beraber saldıracağını biliyoruz.
Jörmüngandr, Loki’nin Angrboða’dan olan üçüncü ve en son çocuğu. Belki de içlerinden en ünlüsü zira Jörmüngandr, havalı bir yaratık. Midgard Yılanı olarak da bilinen Jörmüngandr, birçok mitte bulunuyor. Odin’in gazabından kurtulanlardan birisi mi peki? Hayır, Odin ona da cezasını veriyor.
Fenrir’i bağlayan, Hel’i sürgüne yollayan Odin, Jörmüngandr’ı da Midgard’ı çevreleyen büyük denizin dibine gönderiyor. Jörmüngandr bir su yılanı, dolayısıyla suda da hayatta kalıyor. Hatta hayatta kalmak ne kelime, büyüdükçe büyüyor. O kadar büyüyor ki Midgard’ı çevreliyor ve sonunda kendi kuyruğunu ısırıyor. Ouroboros figürünü gördünüz mü? Hehe, semboller, semboller…
Jörmüngandr’ın da Ragnarök’te bir rolü var elbette. Hatta öyle ki, Prose Edda’ya göre Ragnarök’ü başlatan da kendisi olacak. Jörmüngandr, önce ısırdığı kuyruğunu serbest bırakarak denizleri kavuracak, sonra da zehrini bütün gökyüzünün yarısına yayacak. Loki’nin Hel’in halkıyla beraber toplanıp tanrıların karşısına çıktığı Vigrid denen mekanda, Fenrir ve Jörmüngandr da bulunacak. Fenrir Odin’i öldürürken Jörmüngandr da Thor ile karşılaşacak. Herkese ve her şeye karşı galip gelen Thor, Jörmüngandr ile savaşırken o denli zorlanacak ki diğerlerine yardımcı olamayacak hale gelecek. Uzun süren bu savaşın sonucunda Jörmüngandr’ı öldürecek fakat Jörmüngandr’ın zehrinden dolayı dokuz adım attıktan sonra da kendisi ölecek.
Loki ile Angrboða’dan ve bu ikisinin çocuklarından kısaca bir bahsetmiş olduk. Fakat Loki’nin bütün çocukları bunlar değil, çocuklarından hepsi de korkunç canavarlar değil. Sayılır. Hadi biraz da Sleipnir’den bahsedelim! Evet, Odin’in sürdüğü sekiz bacaklı atı kastediyorum. Evet, işte o at, Loki’nin çocuklarından birisi. Hem de Loki, onu kendisi doğuruyor. Açıklayalım.
Mitlere göre, Asgard’ın çevresine bir duvar örmesi için tanrılar, bir devi görevlendiriyorlar. Bu dev, Svathlifari ismindeki hızlı ve zeki atı sayesinde işi çok kısa sürede bitirebileceğinin sözünü veriyor. Fakat işinin karşılığı olarak da para veya şan şöhret değil, tanrıçalardan birisi olan Freyja’yı istiyor. Başka çareleri olmayan tanrılar bu anlaşmayı kabul ediyorlar ama Freyja’yı bir deve vermek konusuna hiçbirisi yanaşmıyor aslında. Dolayısıyla Loki’ye gidiyorlar, Loki de devin atı olan Svathlifari’yi oyalayabileceğini, böylece devin işini geciktirebileceğini söylüyor. Öyle de yapıyor. Bir kısrak şeklinde bürünmüş olan Loki’nin Svathlifari ile birlikteliğinden Sleipnir doğuyor. Sekiz adet bacağı olan Sleipnir, o kadar güçlü ve hızlı ki onu gören Odin hemen onu sahipleniyor. Öyle ki, farkındaysanız Sleipnir modern zamanlarda bile Odin’den ayrı resmedilmiyor pek.
Loki’nin iki tane çocuğu daha var, bunlar hakkında bildiğimiz şeyler diğerlerinden çok daha kısıtlı. Loki’nin Sigyn’den olan oğlu Narfi ve kimden olduğunu bilmediğimiz bir diğer çocuğu Vali’nin kaderleri, neredeyse birbirine kenetli. Prose Edda’ya göre Thor ile arasında bir çekişme olan Loki cezalandırılsın diye Vali bir kurda dönüştürülüyor ve kardeşi Narfi’yi öldürüyor. Sonra da Narfi’nin bağırsakları bir zincir oluyor ve Loki’nin elini kolunu bağlıyor. Korkunç, değil mi? İskandinav mitleri beni korkutuyor derken bunlardan bahsediyordum.
Eli kolu kendi çocuğunun bağırsaklarından yapılmış bir zincirle bağlı olan Loki’nin yatırıldığı yerin hemen üzerine bir yılan yerleştiriliyor ve bu yılan zehrini Loki’nin üzerine akıtıp duruyor. Loki’nin sevdiceği Sigyn ise yılanın zehrini bir kasede topluyor, böylece zehrin Loki’ye ulaşmasını engelliyor. Fakat ara ara Sigyn, kaseyi boşaltmak için arkasını döndüğü zaman Loki’nin üzerine bir damla zehir düşüyor. İşte bu zamanlarda Loki’nin çığlığı, diyarı öyle bir sallıyor ki Midgard’da depremlere yol açıyor. Yani evet, dünyadaki depremlerin sebebi Loki’nin üzerine damlayan zehir.
Loki kadar önemli bir tanrının çocuklarının kaderleri de elbette ki büyük olacaktı. Neredeyse hepsinin Ragnarök’ta bir rolü var, neredeyse hepsinin kaderinde büyük işler yapmak var. Ne diyorsunuz, Odin, onlardan korkmakta haklı mı?
2 Comments
her geçen gün loki ye hayranlığım artıyor… Tabi ki yazar da çok iyi anlatmış okudum mu yoksa sohbet mi ettim bire bir, gerçekten güzel.
O kadar eğlenceliydi ki zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmadım ♥