Baştan söyleyelim: Bu yazı, final bölümüyle ilgili bir spoiler içermiyor.

Bir rica ile başlayacağız sadece: Rick and Morty’yi izlerken, kendinize bir saniye ayırın; ve yüksek sesle sorun: O an kimi izliyorsunuz? Hangi olayı ya da hangi detayı değil, kimi izlediğinizi sorun kendinize. Cevap eminim pek çoğumuzda aynı olacaktır. Rick. Bunu karakterlerin aldığı aksiyonları sayarak ölçebilirsiniz. Çünkü eğer görsel sanat hareketi kayıt eden bir şeyse, en önemli karakterler hareketi yapan, ya da kararını alanlardır. Protagonist dediğimiz şey budur. Ortalama bir Rick and Morty bölümünde hareketlerin çoğunu kim yapar? Rick.

Zaten bölümlere dönüp bakınca da görüyorsunuz bunu. Rick bir adamın içine Jurassic Park kurmuş. Rick eski hivemind sevgilisiyle partiler. Rick kendini bir turşuya dönüştürüp silahlı çatışmaya girer. Rick aküsünde küçük bir evren yaratmıştır da, bir de dışarıdaki arabaya inanılması güç savunma mekanizmaları kodlamıştır. Buralarda hikayeyi hep Rick ileri iter, Rick şekillendirir. Rick yoksa bile izi vardır hatta, ya bir şey icat etmiştir, yok onun getirdiği bir teknolojidir, bilmem eski bir arkadaşıdır. Biz de izleyici olarak Rick’i izleriz.

Yalnız değiliz yalnız bu konuda. Ekranda bizim bir ikamemiz var. Rick’in çoğunlukla yaptığı hareketleri açıkladığı, genelde birinci tanık ya da direkt kurban konumunda bulunan pek çok karakter var, ama bu tip durumların yüzde doksanını ismi dizinin başlığında geçen çocuk üstleniyor. Morty. Dikkatli izleyin, dizinin başlarda ortaya atıp üzerine bölüm hikayesi kurduğu bütün ileri düzey konseptler, Rick tarafından Morty’ye açıklanır. “Bu bir rüya içine girici Morty, bu mega tohumlar seni süper zeki yapacak Morty, bu iksir sana aşık olanları senden soğutacak Morty“. İlk bölümler yekten budur.

Bu Amerikan dizilerinde sık rastlanan bir taktiktir. Bir karakter seyirci ikamesi olarak kullanılır, mevzular o karaktere açıklanır, seyircinin bilmesi gereken bir takım şeyler de o arada aktarılır. Doğal yani bu. Doğal olmayan –ve Morty’yi bu kadar muhteşem kılan– şey ise Morty’nin omurga göstermesi.

Morty, dizinin başından beri Rick’in yaptıklarına reaksiyon veriyor ve çok nadiren bir hikayeyi kendi başlatıyor. Hatta bu mevzunun nadirliği üçüncü sezonun keyifli bölümü Vindicators 3‘te tiye bile alındı. Hep pasif konumda, ama hiçbir zaman paspas değil. İlk bölümde “yeter artık Rick sen iyice sapıttın” deyip direksiyona hamle ettiği andan beri, Rick’e yeri geldiğinde “sarhoşsun sen” diye çıkışıyor, yeri geldiğinde Rick’i dizginliyor. Bu kasti bir karar. Hatta Justin Roiland ve Dan Harmon’ın ilk planda hesap etmediği, sonradan “yönetici baskısıyla” eklenmiş bir karar.

Ve bu karar bizim de seyirci olarak omurgamızı dikleştiriyor. İlk bölümden ikamemiz olarak Morty’yi benimsiyoruz, çünkü anlamak istediğimiz şeyler Rick tarafından izah edilirken biz Morty’nin pozisyonunda duruyoruz. Morty oluyoruz yani. Fakat sonra Morty pasif kalmadıkça, Rick’ten öğrendiği bilgiyi Summer’a satmaya çalışırken, kendisinden utanmadan “Sizin ailede herkes mi salak?” sorusuna “Valla pederle ben kesin” diye cevap verdikçe biz de ilerliyor hissediyoruz kendimizi. O yüzden de bu sezonun tümü boyunca, Morty’nin bir Rick’e “bıktım senin sarhoşken yaptığın nötron bombalarını temizlemekten” deyince, bir “Rick’i şu meselelerle uğraşmayayım diye babamın başına saldım anne saçmalama” diye çıkınca daha iyi hissediyoruz kendimizi. Morty ile biz de geliştiğimizi hissediyoruz. O yüzden Morty’yi çok seviyoruz.

 

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.