Artık klasikleşmiş uyarımızla başlayalım: Bu bir bölüm incelemesidir. Her ne kadar spoiler-free tutmaya çalışsam da, kimilerinin “Bu spoiler, resmen spoiler verdi yahu” diye düşünebileceği kısımlar içerebilir. O sebeple uzmanlar tarafından bölüm izlendikten sonra okunması tavsiye edilmektedir. Aksi takdirde oluşabilecek rahatsızlıktan dolayı yazar, site ve uzmanlar sorumlu tutulamaz.
Normalde bölüm incelemesi yazarken bölümü izler, hemen ardından aklımdaki fikirler, bölümle ilgili duygular çok solmadan hemen yazıyı hazırlar, sonrasında son rötuşları yapar, siteye eklerim. Ama bu bölüm öyle karışık duygular uyandırdı ki, bir üzerine yatayım, tekrar izleyeyim, ondan sonra yazayım istedim.
Şimdiye kadar uç noktalarda gezse de, hep bir gerçekçilik tabanına oturtulmuştu dizi. Bu bölüm ise Elliot’un beynine kelime anlamıyla giriş yaptık. Öylesi başarıyla işlenmişti ki, bu kısımları izlerken ben de kendimi sarhoş ya da uçmuş gibi hissetmekten alıkoyamadım. Bölümün temasını da oluşturan “Sizin iblisiniz/canavarınız nedir?” sorusunu halüsinasyonlar eşliğinde arayan Elliot’un çelişkilerini, kafa karışıklarını görsel semboller eşliğinde izlerken biz de aynı duygu karışıklarını hissettik, ki bölümü diğer bölümlerden farklı kılan da bu kısımlardı.
Bu sahnelerdeki referanslar, bilinçaltı mesajları, göndermeler –error 404 not found gibi- hepsi çok başarılı ve üzerinde fazlasıyla düşünülmesi gereken detaylardı. Sahne geçişleri, kullanılan yan karakterler, kelimeler hepsi fazlasıyla anlamlı ve etkileyiciydi. Bilinçaltı ve düşüncelerin bu kadar güzel bir şekilde ekrana yansıtıldığına çok fazla şahit olmuyoruz. –Spoiler: Bu noktada Elliot’un ruhani macerası sırasında, Angela’nın “Sen daha bir ay önce doğdun” demesine de (fsociety’nin ortaya çıkışı) dikkat çekmek lazım, alttaki teoriyi desteklemesi açısından /Spoiler–
Mr Robot ve Elliot’ın Fight Club tarzı bir şizofreni ikilisi olup olmadığıyla ilgili şimdiye kadar bir yorum yapmamıştım, çünkü dizi boyunca bunu destekleyecek emareler olsa da daha net kanıtlar görmeyi tercih etmiştim. Ama bu bölümde bu konuyu destekleyecek pek çok referans kullanmaları -bizi buraya kadar o getirdi falan gibi-, sonrasında da ilk kez Mr Robot’u Elliot’ın dışında bir başkasıyla konuşturmaları -zenci mızmız fsociety üyesiyle- hiçbir teoriyi tam olarak elemediği gibi fazlasıyla da kafa karıştırdıkları aşikar. Alakasız olarak, Elliot’un dördüncü duvarı kırıp ekrana bakıp, bizimle konuştuğu an da mükemmel değil miydi?
Eğer bölümlerin hepsinin önceden çekilmiş olduğunu bilmesem, dizinin yazarlarının benim yazılarımı okuyup, bölümleri ona göre şekillendirdiğini -kocaman bir egom var benim- düşünürdüm. Önceki yazılarımda eksik gördüğüm noktalara eğilmiş bir bölüm oldu çünkü. Mesela fsociety üyelerinin üzerinde durmaları gerektiğini söylemiştim, bu bölümün hikayesinin büyük bir kısmı Elliot’ın olduğu kadar diğer fsociety üyelerine de yoğunlaşıyor.
Bunu da oldukça başarılı bir şekilde yapıyor. Normalde bir arka plan karakteri gibi duran Darlene ve diğer Müslüman hacker kızın Çin’li hacker kontaklarını ararken yaşadıkları, sohbetleri hem fsociety’e hem de bu karakterlere derinlik kazandırdı. Aynı şekilde zenci pessimist hackerımız ve tombik yancısı da hikayeyi ilerletirken, grubumuzda herşeyin tozpembe olmadığı boyutunu da kazandırmış oldular.
Ekipte farklı kişilikler, farklı yaklaşımlar, farklı yetenekler olduğunu bilmek hem gruba daha fazla empati duymamıza, hem de grubun bu işi yapabilirliği konusunda güven duymamıza sebep olmakta. Biraz daha üzerinde durulabileceğini düşünsem de, bu bölüm yaptıkları girişlerin yerinde olduğunu düşünüyorum. Bu arada iklimizin “Hackers” filmini izlediği ve diziye de laf çarptıkları sahneye de bir not düşmeden edemeyeceğim.
Başka neyi eleştirmiştim? Angela’yı değil mi? Artık dizinin yapıştırıcısı olarak görmeye başladığım Shayla’yla geçirdiği kısım da Angela’nın karakterinin gelişimi açısından kritikti. O da Elliot gibi kendi canavarlarını ararken, Shayla -ve aldıkları ilaçlar- bir nevi ruhani rehber olarak kendisini yönlendirdi ve ortaya da izlemeye doyulmaz sahneler çıktı. Bu yan hikayeyi de sonuca bağlayarak sonraki bölümlerde kritik olacak olaylar zincirinin tohumlarını atmış oldular.
Sonuç olarak belli ki, 4.bölümümüz daha büyük olaylara gebe olacağını beklediğim sonraki bölüme hazırlık için tasarlanmış ve görevini layığıyla yapmış bir bölüm olarak sezonda yerini aldı. Diğer bölümlere göre daha sert ve kafa karıştırıcı olmasına rağmen ikinci kez izleyince ne kadar sağlam bir bölüm olduğunu görebiliyorsunuz. Arada böyle farklı bölümler görmek belli bir rutini yakalayıp öyle devam eden dizilere kıyasla diziye bir tazelik katıyor. Bu arada “şok şok şok flaş flaş flaş” bir bitiş yapmamalarına rağmen yeni bölümü heyecanla beklememizi sağlamaları da ekstra bir başarı.
Dizimiz düzeyini hiç düşürmeden, özgün sahneleri, güçlü anlatımı, her bölüm derinleşen hikayesi/karakterleri ve başarılı oyunculuklarıyla yeni dönemin en iddialı yapımları arasına kendine yer bulmuş durumda.
Peki Geekyapar’lar, siz nasıl buldunuz yeni bölümü?
Ek: Merak edenler için 5.bölüm promosu aşağıdadır.