Net Konuşmak: Öldürmekle Bir Problemi Olmayan 7 Acımasız Süper Kahraman

4. Red Hood

İlk sayfada listelediğimiz üç kahraman (daha doğrusu iki kahraman ve bir ekip) asker oldukları zamanlarda öldürdüler. Genel olarak suçla savaşırken pek öldürme niyetinde değiller yani. Ama şimdi sayacaklarımız, bunların bu “kibar” kaygılarını taşımıyorlar. Başlangıcı da kendisi ölümü tatmış bir adamla yapıyoruz. Batman’in kanatları altında yetişip, öldürmeye nasıl böyle düşkün olabilirsiniz? Eğer psikopat insanların gerçekten nelere kadir olduğunu bizzat deneyimlediyseniz. Jason “Red Hood” Todd, suça karşı suçla savaşan bir anti-kahraman. Son zamanlarda biraz durulmuş olabilir, ama iş son raddeye geldi mi, tetiği çekmesine şaşırmayacağımız tiplerden.

3. Deadpool

Şimdi burada biraz kavram karmaşası yaşayabiliriz. Deadpool, neresinden bakarsanız bakın, kahraman değil. Fakat uzun süredir iyi adamların tarafında bir şeyler yapıyor ve Marvel onun kelimenin tam anlamıyla klinik deliliğinden kaynaklı öldürme eğilimini başka yerlere (örneğin bir ritüel sonucu diriltilmiş ölü Amerikan başkanlarına) kanalize ederek “bu adam düz manyak” olgusunu daha eğlenceli bir şekle getiriyor. O yüzden listeye almakta bir beis görmüyoruz. Deadpool sempatik, sevilen bir karakter. Ama biliyoruz ki, kafayı kırdı mı tüm Marvel evrenini dahi öldürebiliyor!

2. Dr. Manhattan

Evet, Watchmen ana akım DC devamlılığına dahil değil. Ama Dr. Manhattan’ı buraya almasak, ayıp ederdik. Çünkü listedeki diğer tüm bireylerin aksine, onun için öldürmek önemsiz bir eylem. Parmağını kaldırıp insanları tuzla buz edebilmesi bir yana, bunu hiç umursamadan yapabiliyor olması onu bu listedeki diğer herkesten daha tehlikeli hâle sokuyor. Düşünsenize, Wolverine, Red Hood, hatta Deadpool için bile öldürmek biraz da olsa iz bırakan bir eylem. Dr. Manhattan için ise siz sadece bir atomlar topluluğusunuz, ve varlığınız ile yokluğunuz arasında fiziksel düzlemde hiçbir fark yok.

1. The Punisher

Geldik öldüren kahramanların ağa babasına. Dedik ya, eskiden bir Comics Code Authority vardı çizgi roman yayıncılarının kötülerini öldürmesinin önünde duran? İşte Punisher gerçekten o otoriteye bir tepki olarak doğdu. The Punisher’ın ismi bile çok net. Frank Castle’a göre dünyada iki şey var, suçlular ile masumlar. Ve suçlulara cezasını kesmek söz konusu olduğunda savcı da kendisi, hakim de, cellat da. O yüzden de eli çok kanlı. O kadar otoritenin dışında, o kadar sistemden uzak ki; süper kahramanların yarısı mevcut otoriteye karşı gerilla süper kahramanlığa başladıklarında dahi The Punisher’ın metodlarını kabullenemediler. Düşünün, ortada bir iç savaş var, ve taraflardan biri kendisine avantaj sağlayacak olmasına rağmen The Punisher’a yanaşamıyor, çekiniyor, korkuyor. Frank Castle, öyle manyak…