Netflix’in yeni dizisi A Series of Unfortunate Events hemen geçtiğimiz Cuma gününde, yani 13 Ocak Cuma tarihinde sekiz bölümüyle birden izleyiciyle buluştu; sonunda! Yaklaşık bir senedir zaman zaman yaptığımız haberlerle size bu dizi hakkında bazı kısa ipuçları ve düşünceler sunmuştuk hatırlarsanız. Gerek Neil Patrick Harris’in Kont Olaf’ı ve gerekse uzun soluklu trailerlarına kadar birçok şeyi ele aldığımız dizi için genel şüphemiz, filmi ile karşılaştırılması konusundaydı.
Acaba Netflix dizisi, 2004 yapımı Jim Carrey’li (ve daha birçok büyük Hollywood yıldızlı) filmi geçebilecek miydi? Bakın, kitaplar konusunda bile şüphemizi dile getirmemiştik. Bunun nedenini çok öznel bir düşünce olarak belirtmem gerekirse; genel olarak bu tür uyarlamalarının hiçbir zaman, tam anlamıyla kitaba bağlı kalmadığını görmekten kaynaklanıyordu. Ciddi anlamda çok az miktarda bu işi başaran yapım görmüşümdür. Her birinde mutlaka bir şekilde büyük ya da küçük, kitap okuyucularının canını sıkan detaylar bulunurdu. İşte tam da bu yüzden film ve dizi kıyasına giriyorduk en başında, ta ki…
Dizinin ayrıntılarına maddeler şeklinde değinmeden önce çok genel bir görüş paylaşmak ve bunu spoilersız olarak yapmak istiyorum. Öncelikle söylemem gerekir ki, dizi kesinlikle Talihsiz Serüvenler severlerini üzecek bir yapım değil. Bunu tüm kalbimle ve içtenliğimle söylüyorum. Dizinin her bölümünde, kitapların o tuhaf pesimistik espri havasını ciğerlerinize kadar çekebilmeniz pek mümkün, ki bu keyifli vakit geçirmenize bir hayli olanak sağlıyor. Sahnelerde sürekli gözünüze çarpan şahane çekim teknikleri ve kitap serisinde büyük önem taşıyan sembolik ögelerin kullanımı da bir hayli başarılıydı. Sanırım görsel zevkinizde ufak gıcıklanma yaşayacağınız tek problem yeşil ekran kullanımındaydı.
İtiraf etmem gerekir ki, ilk bölümü izlerken bu durum beni bir hayli germiş ve endişelendirmişti. Bütün bölümler eğer bu kalitede bir yeşil ekranla devam edecektiyse, ben daha işin çok başında yılacaktım. Evet, efektler kötü, yani bence göz tırmalıyor. Netflix’in diğer yapımlarına oranla böyle bir başarısızlık (ya da kastidir, bilemedim) çok da hoş değil doğrusu. Fakat buna çok gıcık kapıp da ilk bölümden bırakmazsanız, emin olun bu durum bir problem olmaktan çıkıyor. Hikayenin akıcılığı ve sizi sürükleyip götüren şahane oyunculuklar, bu problemi kapamaya pek yardımcı oluyor.
Ha oyunculuklar demişken, bu konuda gerçekten çok net bir şey söyleyeceğim: Diziye başlamadan kadroya karşı ne tür ön yargılarınız varsa hepsini unutun! Zira hepsi gerçekten harika iş çıkarmışlar. Neil Patrick Harris’in Kont Olaf’taki başarısı bir kenara, Baudelaire yetimlerini canlandıran küçük oyuncularımız da bir hayli çiçekti vallahi. Yan karakterlerin de bir şekilde size sempatik geldiği gerçeğini de, en az baş roller kadar diğer oyuncuların da döktürmesine bağlayacağım bu durumda. Teknik açıdan her şeyi bir kenara koyarsak, şunu da belirtmek isterim ki dizi gerçekten göndermeleri ve kitapların ruhunu yansıtma konusunda izleyiciyi susturmayı başarıyor. Hikaye açısından, hiçbir uyarlamanın kusursuz bir mükemmeliyette olmaması bir yana, oldukça yeterliydi ve izlerken bir kere bile süreye bakma ihtiyacı hissettirmedi. Bir de son olarak, spoilersız bir yorum getirmem gerekirse o da film ile kıyaslaması hususunda olacaktır. Dizi, tatmin vericilik bakımından 2004 yapımı filmin çok daha üzerine çıkmayı başardı bana kalırsa. Elbette çocukluğumun filmlerinden biri olarak yeri farklı olacaktır bende ve bazı ayrıntılarını dizide görmek hoşuma gidecekti muhtemelen ama genel manada değerlendirme yapıldığında dizi, filmden çok daha başarılı duruyor. Bu neresinden tutarsanız tutun, açık ve net bir gerçek. Aksini iddia edecek çok insan olacağını düşünmüyorum.
Şimdi, eğer hazırsanız spoiler içeren değerlendirme kısmına geçmek istiyorum. Bu bölümü maddeler halinde ayırmanın daha uygun olduğunu düşündüğümden, bu doğrultuda ilerleyeceğim. Eğer diziye dair EN UFAK SPOILER BİLE ÖĞRENMEK İSTEMİYORSANIZ, BURADAN SONRASINA BAKMAMANIZI ŞİDDETLE ÖNERİRİZ. Uyarımızı büyük ve kalın harflerle yaptık bakın, sonra vay efendim görmedik olmasın. Eğer aramızda sadece diziyi izleyenler ya da spoilera razı olanlar kaldıysa, maddelerimize başlıyoruz!
1 Comment
bence talihsiz serüvenler dizisi çok güzel bir dizi ama 3 yada 4 sezon fazla olsaydı 5 puan verirdim ama 3 puan verdim
talihsiz serüvenlerin yapımcıları lütfen yeni sezon çıksın(bitince dizi çok üzüldüm)