Sanal gerçeklik dünyası, son yılların belki de en gözde olaylarından biri. Aslında olmayan ama varmış gibi gösteren ve de bunu aşırı gerçekçi bir şekilde yapan üstün sistemler sayesinde popüler olan bir şey. Tabii bu noktadan Matrix kıvamına ulaşmamız yaklaşık olarak kaç yıl sürecek hiç emin değiliz ama o vakitlerin çok da uzak olmadığından eminiz. Gel gelelim bu teknolojinin oyun dünyasında patlamasına öncü olan isimlerden biri böyle düşünmüyor: Jack McCauley.
VR dediğimiz sistemi, oyun dünyasında ilk olarak “Occulus” ile görmüştük hatırlayacak olursanız. Bir Kickstarter projesi olarak başlayıp patlak vermişti bu Occulus. Büyük olaydı geçtiğimiz seneler içerisinde. Tam anlamıyla bilim kurgu filmlerinin gerçekleşmesindeki ilk adımlardan biriydi adeta. O yüzden de sayısız insan, sınır bilmeksizin çokça coşuyordu senelerdir bu olaya. Ancak Occulus’un ortak kurucularından olan Jack McCauley, bu duruma bu kadar da yükselmediğini belirtmiş nedense. VR sistemlerinin satışlarını da baz alarak, böyle bir şeyin, özellikle “oyun camiasında”, pek de tercih edilmeyeceğini düşündüğünü söylemiş. Tam da Facebook’un bu VR alemlerine adım atma girişimleri arifesinde üstelik:
“Tıpkı konsollardaki gibi, oyuncuları altı saat boyunca aralıksız oyun oynamaya ne tür bir sanal gerçeklik sistemi iter bilmiyorum… Takıp “Amanın!” diyorsunuz falan ama sonra ne oluyor?”
Aslına bakarsanız McCauley çok haklı bir noktadan dem vuruyor. Saatler geçse de başından kalkmadığı onlarca video oyununu VR’a taşısak ve orada aralıksız oynamaya çalışsak muhtemelen mide bulantısı, baş dönmesi ve bilimum halisünatik sıkıntılar patlak verirdi. Özellikle de FPS oyunlarda bu sıkıntının çok kötü sonuçlar doğuracağını düşünürsek, birçok insanın hala VR’dan uzak durması gayet de mantıklı geliyor kulağa. Oyun amaçlı başlayan bu teknolojinin, aynı yolda ilerlemeyeceğini düşünerek de biraz haklı gibi, yalan olmasın.
McCauley, VR’a pek de inançlı olmadığını dile getirirken ortaya attığı savı rakamlarla desteklemiş. Occulus Quest’in 1.1 milyon ve Occulus Go’nun da ortalama 2 milyon civarında sattığını söyledikten sonra Sony’nin PS4 satışlarının 17.8 milyon olduğunu belirtmiş. Yani bir bakıma doğru; yanlış bir şey söylemiyor. Çünkü insanlar henüz VR teknolojisini deli gibi tüketmeye hazır değil. Eh, bunun sebebi de VR teknolojisinin henüz yeteri kadar hazır olmamasından kaynaklanıyor. Mide bulantısı ve baş dönmesi gibi fiziksel etkileri de bir yana, VR için özel olarak çıkan oyunların sayısı da inanılmaz derecede az. Zaten McCauley de bunu savunuyor ve bu sebeple VR teknolojisinin, oyun dünyasında pek de tutmadığından şikayetleniyor. Ancak savını ispatlamaya çalışırken gözden kaçırdığı bir nokta olduğuna inanıyorum: PS4 satışları, yalnızca konsol olarak değil, aynı zamanda PS VR olarak da ele alınmalı bence.
Bu olayın haber değeri taşıyan noktası ise şu: Oyun alemi için sanal gerçeklik teknolojisi projelerinin birinde yükselmiş olan adam, böyle bir şeyin geleceğini görmeyen tarzda cümleler sarf ediyor. Yanılma payının olduğunu söylese de neresinden baksak inançsız bir cümle. Neredeyse her şeyin gittikçe Matrix-vari bir dünyadaki yaşama evrilmeye başladığı şu çağda VR oyunlarının pek de geleceği olmadığını, çünkü satış rakamlarının bunu açıkça gösterdiğini söylemek pek de akıllıca gelmiyor. Neresinden baksanız topu topu beş-altı senedir yükselişteki bir olay bu sanal gerçeklik. Henüz insanların çevre duyumlama ve gözlemleme sistemlerine uyum sağlayamıyor oluşu, bu teknolojinin geleceği olmadığını göstermez, yanlış mıyım?
Bizzat deneyememiş, hatta denemekten de ölümüne korkan biri olarak ben, McCauley’in sözlerine pek de katılmıyorum aslında. Şu anki sistem ve oyun satış oranlarının da bu konudaki umutsuzluğunu nasıl tetiklediği konusunda en ufak bir fikrim yok doğrusunu isterseniz. Yine de sormaktan alamıyorum kendimi, siz ne düşünüyorsunuz acaba?