Filmi izledikten sonra Robert Oppenheimer ve Tony Stark arasında bulunan birkaç benzerliği, sizler için toparlıyoruz.

Barbie ile birlikte uzun zamandır beklediğimiz Christopher Nolan filmi Oppenheimer sonunda vizyona girdi. Sevabıyla, günahıyla, izlemeye ve üzerine konuşmaya kesinlikle değen bir film olan Oppenheimer incelemesine şuradan ulaşabilirsiniz. Bu yazıda bahsedeceğimiz şey ise birbiriyle alakasız iki dehanın ilk izlenimde oluşturduğu benzerlikler. Oppenheimer ve Tony Stark arasındaki ortak noktalar. Bundan bahsederken, ele aldığımız filmler hakkında spoiler vereceğimizi şimdiden söyleyelim.

Robert Downey Jr’ın enerjisi;

Robert Oppenheimer tarihe geçmiş bir bilim insanı ve hayata geçirdiği proje sonrasında dünyada pek çok şeyi değiştirdiği kesin. İki karakter arasındaki benzerliklerden bahsederken sadece filmde bize sunulan Oppenheimer karakterinden ve Tony Stark’ın da sadece filmlere yansıdığı hâlinden örnekler vereceğiz. İki karakteri birbirine benzetmek için birden fazla sebebimiz var ve bunlardan ilki; şüphesiz, Robert Downey Jr’ın, Iron Man defteri kapandıktan sonra ilk defa hafızalara kazınabilecek bir rolle karşımıza çıkmış olması. Zaten kendisine; Sherlock Holmes’ler, Kiss Kiss Bang Bang, The Judge ve hatta Dollitle gibi filmlerde bir şekilde zekâsıyla öne çıkan ve kendi kişiliğinin rengini, oynadığı karakterlere yansıtan bir tarz kullanmıştı.

Oppenheimer’da ise ilk defa olarak onun oynadığı karaktere baktığınızda, en az gördüğünüz şey Robert Downey Jr karakteri. Gördüğümüz şey; işini yapan bir politikacı ve bir asker. Sanıyoruz Christopher Nolan’ın çektiği bir filmde, birkaç örnek dışında, oyuncunun kendi şovunu yapması pek beklenmedik bir şey.

Oppenheimer ve Tony Stark
Oppenheimer ve Tony Stark

Savaş ideolojisi;

Oppenheimer ve Tony Stark arasındaki benzerliğe vereceğimiz ilk büyük örnek; iki karakterin de savaşları sonlandırma motivasyonuyla/bahanesiyle gelmiş geçmiş en güçlü silahları üretmiş olması. Oppenheimer’da film boyunca, gerek Oppenheimer tarafından gerekse projeye dahil olmuş farklı kişiler tarafından defalarca atom bombasını yapmaya girişmenin sebebinin savaşı bitirme isteği olduğu söyleniyor. Iron Man’e baktığımızda da Tony Stark’ın babasının bir sözünü hatırlıyoruz: “Bir yerde barış varsa, birinin daha büyük bir silahı vardır.” Bu iki silah üreticisinin söylemleri; savaş dönemindeki Amerikan ideolojisine benzer şekillerde ışık tutuyor.

Büyük dehalar;

Kahramanların karakterlerine bakınca ikisi arasında daha çok ortak nokta buluyoruz. Öncelikle ikisi de üst düzey dehalar ve muhataplarını şaşırtan davranışlar sergiliyorlar. Tony Stark daha dışa dönük ve enerjik bir karakterken, Oppenheimer ise çok daha depresif ve içe dönük bir karakter. Hatta Cilllian Murphy’nin bu performansına bakarak olası bir Sherlock Holmes uyarlamasında Sherlock’un düşüş dönemlerini harika canlandıracağına ikna olmuş durumdayız.

Dehalara doğrudan bir örnek verelim; ilk Avengers filminde kendisine yöneltilen termonükleer astrofizikte ne zaman uzman oldun sorusuna Tony Stark şöyle cevap veriyordu: “Dün gece.” Oppenheimer da ders vermek için Amerika dışına çıktığında, bir anda Felemenkçe seminer vermeye başlayıp herkesin ağzını açık bırakıyordu.

Düşmanlar;

Bir örneğimiz daha var ki biraz daha uzun yoldan gelen bir benzerlik. Iron Man 3’te, Tony Stark’ın benliğine, kırılma derecesinde bir darbe vuran Aldrich Killian’ın villain olmak için tek bir bahanesi vardı: Büyük bir kutlamanın yapıldığı bir gecede Tony Stark’ın, kendisinden görüşme talep eden Killian’a, kendisini çatıda beklemesini söyleyip oraya gitmemesi. Killian gerçekten de kendisini hiç tanımayan Tony Stark’ın, görüşmeye gelmemesiyle, ondan intikam almak için kendisine bir hak doğduğunu düşünüyordu.

Oppenheimer’a geldiğimizde de Oppenheimer’a ihanet edip onun kuyusunu kazan Lewis Strauss’un dilinden düşmeyen, Oppenheimer’ı kötü niyetli biri olarak görmeye başladığının ilk örneği; Oppenheimer ile Einstein kendi aralarında konuştuktan sonra, Einstein’ın, Strauss’a somurtarak bakmasıydı. Strauss, yıllar boyunca, Oppenheimer’ın Einstein’a kendisi hakkında kötü bir şey söylediğini ve Einstein’ı kendisine karşı kışkırttığını düşündü. Bu sadece bir başlangıçtı, Strauss hayatı boyunca, Oppenheimer’ın, bilim caimasını kendisine karşı kışkırttığını ve hatta onları manipüle ettiğini düşündü.

İki filmde de ana karaktere düşman olan kişiler ağızlarını açtığında, ikisinin de büyük bir sisteme çomak sokma derdinde olmayıp sadece kişisel kuruntularıyla hırslanan kişiler olduklarını görüyoruz. Kendilerine fazla önem atfediyorlar ve günün sonunda ikisi de karşısındakinde büyük yaralar açmada başarılı oluyor. Bunu da karakterlerimizin değil, düşmanlarının ortak noktası diyerek, son örnek olarak veriyoruz.

Siz filmde gördüğünüz Oppenheimer karakteri hakkında ne düşünüyorsunuz? Oppenheimer ve Tony Stark benzerliğine katılıyor musunuz? Peki, büyük dehaları büyük ekranda izlemeyi seviyor musunuz?

Author

Sabah kuşağı çizgi filmleri müdavimi.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.