Tarihi kazananlar yazar. Bu her daim böyle olmuştur ve insanoğlu gelecekte bir gün öngörülemez radikal bir bilişsel devrim yaşamadıkça böyle olmaya devam edecektir. Okullarda okuduğumuz; hem yukarıdan hem de aile, çevre ve geleneksel medya kanallarıyla yanlardan endoktrinasyonuna maruz kaldığımız resmi tarih kazanmış olan şanslılar/güçlüler/zalimler tarafından yazılmıştır ve sorgulanamaz.
Bu durum LOTR evreninde de böyledir. Yüzük Savaşı’nı Gondor/Rohan/Elf ittifakı kazanmıştır. Biz üç kitap/film boyunca Orta Dünya’yı şekillendiren o önemli savaşı çok epik ve romantize edilmiş bir şekilde, çoğunlukla pek bir konuda ciddiyetine güvenmememiz gereken Hobbitlerin bakış açısından okur/izleriz. LOTR serisi gerçek dünyada karşılık bulmayan epik bir mutlak iyi – mutlak kötü mücadelesidir.
Kirill Yeskov isimli bir dayı 90’larda bu düşüncelerle yola çıkar ve Yüzük Savaşı sonrasını konu alan, karakter diyaloglarıyla Yüzük Savaşı zamanlarından da bol bol bahseden bir kitap yazar. Kitabın önemi Yüzük Savaşı dönemini ve sonrasını Tolkien’in yaptığı gibi mutlak iyi ve mutlak kötünün gerçekçi olmayan mücadelesi ekseninde değil, tarihe, ekonomiye ve uluslararası ilişkilere dayanarak ve kazananların kaybedenler üzerine yapıştırdığı ve onları şeytanlaştırdığı etiketlerden arındırarak anlatmasıdır. Bunu yaparken öyle derinlikli çalışır ki ortaya çıkan esere basit bir fan-fiction gözüyle bakmak büyük bir hatadır.
Yeskov kitabın adını, Tolkien’e de referans vererek The Last Ringbearer (Son Yüzük Taşıyıcısı) koyar. Fakat burada bahsedilen yüzük sihirli güçleri olduğuna inanılan ve Yüzük Kardeşliği’nin kurulma sebebi olan sözde Tek Yüzük değil, hiçbir sihir iddiası olmayan ve Nazgul Birliği’nin hayatta kalan son üyesi olan Sharya-Rana tarafından baş karakterimiz Haladdin’e çok önemli bir görev yüklenmesine müteakip verilmiş olan bir yüzüktür. “Nazgul” kelimesini okuyunca zihninizde sürekli sevdiğimiz karakterleri öldürmeye çalışan korkunç adamlar belirdi değil mi? İşte bahsettiğim endoktrinasyon da bu. Yeskov’a göre Nazgul Birliği hep 9 kişiden oluşan, Mordor’u sanayileşme sürecinde teknik ve bilimsel açıdan destekleyen filozof ve bilim insanlarından başka bir şey değil. Mordor da zaten daimi karanlık altında, bünyesinde türlü karanlık ve şeytani canlı bulunan bir yer değil. Birazdan hepsinden bahsedeceğim.
Yazım tekniği açısından The Last Ringbearer, LOTR serisinden oldukça farklı. LOTR serisi bir yolculuk ve Orta Çağ savaş öyküsüyken ve karakterlerden ziyade olaylara dayanırken The Last Ringbearer; edebi gerçekçiliğe dayanan, karakterlerinin geçmişlerinin de irdelenip mevcut hikayeye derç edildiği, psikolojik ve sosyolojik analizlerle bezeli bir eser. Başka bir deyişle Yeskov Dostoyevski’lerden, Tolstoy’lardan beri süregelen Rus edebi geleneğini sürdürmüş. Yine de yazımının onlar kadar ya da Tolkien kadar iyi olduğunu söylemek manasız olur. Yeskov iyi bir iş çıkarmış olabilir ama Tolkien ustanın bir janra oluşturan dünya yaratma becerisi veya eşsiz dil kullanma kıvraklığına sahip değil. Rusça aslından İngilizce’ye çeviri de tam profesyonelce yapılmadığı için çeviride de birçok şey kaybolmuş olabilir.
Peki, The Last Ringbearer bakış açısıyla öncesi ve sonrasıyla Yüzük Savaşı döneminde neler olmuş?
Orta Dünya’da Gandalf ve Saruman gibi büyücüler, Elfler gibi doğası gereği büyüyle içli dışlı olan ırklar var. İnsanlarsa en kalabalık ırk. Mordor da Rohan ve Gondor gibi insan krallıklarından biri. Mordor’da Orocuen adı verilen göçebe insan toplulukları yaşıyor. Batı’da bu topluluklara argo olarak “Ork” deniyor. LOTR’da resmedildiği gibi canavarımsı değil Orocuen’ler; senin benim gibi insanlar işte. Mordor, Rohan ve Gondor’dan bazı noktalarda ayrılıyor kitapta da tasvir edildiği üzere;
“ …simyacıların ve şairlerin, teknisyenlerin ve astronomların, filozofların ve hekimlerin muhteşem şehri (Barad-dur), Orta Dünya’da rasyonel bilgiye dayanan ve kadim büyü yerine halihazırda gelişmekte olan teknolojisini cesurca öne süren tek medeniyet. Barad-dur kalesinin parıltılı kulesi Orodruin dağı gibi Mordor düzlüklerinin üzerinde yükseliyor, -tıpkı İnsanlar için bir anıt gibi- Yüksekte Olanlar’ın vasiliğini kibarca ancak kararlı bir şekilde reddeden ve kendi mantıkları uyarınca yaşayan özgür insanlar. Bu durum tahta kalelerinden hala bit temizleyen ve Numenor’un gerçekte var olmayan harikalarına tekdüze bir sesle tezahürat yapan saldırgan ve kalın kafalı Batı’ya bir meydan okumadır.”
Kısaca Gondor ve Rohan, varlıklarını hurafe ve mitolojik efsanelere dayandıran, teknoloji ve bilimle hiç ilgilenmeyen, daimi olarak Büyücüler ve Elfler tarafından manipüle edilen, savaş sevdalısı yobaz krallıklarken Mordor sanayi devriminin kıyısında, akla, bilime ve teknolojiye önem veren bir sistem kurmuştur. Bu sistemin kurulmasında Bilge en az Denethor ve Theoden kadar insan olan Kral Sauron’un da payı yadsınamayacak kadar büyüktür tabi ki.
Gandalf başta olmak üzere Büyücüler Mordor’un bu durumundan rahatsızdır. Zira insanların teknoloji ve bilimi kullanması demek büyüye ve büyücülere ihtiyaçları kalmaması, daha doğru bir ifadeyle insanların Büyücü ve Elf egemenliğinden çıkması demektir. Bu yüzden Gandalf’a göre Mordor’un devriminin durdurulması, hatta Mordor medeniyetinin silinmesi gerekmektedir. Saruman Mordor’a karşı bu kadar acımasız olunmasına karşı olduğu için Beyaz Konsey’i, liderliği Gandalf’a bırakarak, terk eder ve Gandalf’ın Mordor’a karşı tutumunu “Mordor Sorununa Nihai Çözüm” olarak adlandırır. Burada Naziler’in gerçekleştirdiği Yahudi Soykırımı’na atıfta bulunur yazar; zira Hitler de soykırımı “Yahudi Sorununa Nihai Çözüm” olarak tanımlamaktadır.
Mordor, Büyücülerin bu tutumunun farkındadır ve kendini savunmak için bir ordu oluşturmak zorunda kalmıştır. Batı’dan her an bir saldırı beklediği sıralarda ordusunu güçlendirmek için zaman kazanmak adına Batı’ya güzel bir oyun oynar. Nazgul Birliği bir yüzük yapar ve bu yüzüğü Kuzey’e gönderir. Bu yüzüğün takana sihirli güçler bahşettiği söylentisini yayar. Mordor yüzüğü ele geçirmek için Rohan ve Gondor’un savaşacağını düşünmektedir ancak öyle olmaz. Gandalf savaşı engellemek adına yüzüğü ele geçirip Shire’da saklar. Nazgul Birliği yüzüğün önemli olduğuna insanları inandırmak için Shire’a gidip yüzüğü arıyor numarası yapar. Panik olan Gandalf yüzüğün önemli olduğuna ikna olup bir Yüzük Kardeşliği kurup yüzüğün savaşta kullanılması için onu Minas Tirith’e gönderme planı yapar.