Geçtiğimiz sene –ve ondan önceki sene, ve ondan önceki sene, ve bu meseleler kamuoyunun dilinde popüler bir mevzu olduğundan beri her sene– Oscar ödüllerinin ne kadar beyaz erkek ağırlıklı olduğu baya ciddi tartışılmıştı, hatırlıyor musunuz? Hatta törenin sunucusu Chris Rock bile sahneye çıkıp, “Evet, Hollywood ırkçı” demişti, olay boykot çağrısına kadar varmıştı. Bunun sonucunda da üyeleri ağırlıklı olarak beyaz ve erkek olan Akademi de değişim sözü vermişti.
O sözün altını bu sene doldurdular işte. Academy of Motion Pictures Arts & Sciences, ya da bizim bildiğimiz adıyla Akademi, tarihinin en büyük üye alımını yaptı. AMPAS toplam 683 üye alımı yaptı. Bu yeni gelen üyelerin arasında geçtiğimiz sene Oscar kazanan Alicia Vikander, Mark Rylance, Brie Larson gibi isimler doğal olarak varlar. John Boyega ve Emma Watson gibi genç ve yükselişte yıldızlar var. Aynı zamanda bir de acayip olarak arada Ken Loach‘ı sıkıştırmışlar, o da yani, maşallah, ne diyelim?
Burada elbette önemli olan şey, istatistik. Yeni gelen 683 üyenin %46’sı kadın, %41’i ise beyaz olmayan etnisitelere mensup. Bunların Akademi’nin %75 olan erkek oranını, %73’e düşürmesi bekleniyor. Öteki tarafta da %92 olan beyaz oranını da %89’a düşürecek yeni gelen 683 kişi. Bunlar kağıt üzerinde güzel duran şeyler, insanın neredeyse “yetmez ama evet” diyesi geliyor… Ancak, ortada şöyle bir soru var yanıtlanması gereken: Niye “olsun bu kadarı da iyi”ile yetinelim sene olmuş 2016’yken?
%89 beyazlardan oluşan bir organizasyonun elbette her sene peşinden #OscarsSoWhite diye bir etiket sürüklemesi abes değil. Çünkü öyle gerçekten, baya beyaz bir şey Oscar. Baya da erkek. Ne %73, ne de %89 ufak adımlara bakıp sırt sıvazlanacak bir alan yaratmıyorlar. Özellikle de azınlık sineması Hollywood’da Alexander McQueen, Ryan Coogler, Cary Fukunaga gibi isimlerle ciddi yükselişe geçmişken. O yüzden, “uzun vade” bir opsiyon değil bu senaryoda.
