Sadece oyunlarda korkuyu tecrübe etmek mi insanı geceleri uyutmaz sanıyorsunuz?
İnternette öyle hikayeler dolaşır ki onları duyduğunuzda oyun dünyasının insan yaşamının derin karanlığına ne kadar inebildiğini ancak anlarsınız. İşte, oyun dünyasından gerçek yaşamımıza uzanan beş korku efsanesi!
Oyunlar gerçekten de korkutucu olabilir. Doğrudan sizi hikayesinin ve deneyiminin merkezine alması, ya nostaljik eski sanat anlayışıyla anılarınızın bir tarafından yakalayabilmesi ya da yepyeni gerçekçi grafiklerle oyuncuyu doğrudan içine çekebilmesi, detaylı ve kapsamlı bir ses tasarımına sahip olmasının gerekmesi, oyunlar için ortaya konan müziklerin doğrudan oyuncuyu o dehşet verici maceranın içinde daha fazla tutmasını amaçlaması gibi pek çok öğe, oyunların sizi daha çok korkutabilmek için geliştirdiği ayrı birer mekanizmadır.
Fakat oyuncu kitlesi her gün biraz daha büyüyor. Her çıkan oyunla birlikte yeni türler görüyoruz, bu güzel ve lanetli şeylerle hayatımız biraz daha iç içe geçiyor ve dünyamız da onlarla birlikte genişliyor. İşte gittikçe şişen bu kozmosun içinde doğal olarak çok daha ürkütücü hikayeler de gelişti. Korku oyunlarını kastetmiyorum dostlarım hayır, oyunların kendilerinden doğan ve bizim gerçekliğimize, gerçek hayatımıza uzanan dehşet verici efsanelerden bahsediyorum. Gelin bugün bu korkular hakkında konuşalım.
Polybius
Efsaneye göre 1981 yılında Portland, Oregon’da bir devlet deneyi olarak doğuyor Polybius. Oyun salonlarındaki makinelerde çocuklar kim oynayacak diye şiddetli kavgalara girişiyorlar çünkü Polybius’un oyuncuların psikolojisine doğrudan müdahale edebildiği, aşırı seviyelerde bağımlılıklara sebep olduğu ve hatta görselleri aracılığıyla subliminal iletiler gönderdiği söyleniyor. Öyle ki alınan sonuçlar dengesiz olunca Siyah Giyen Adamlar’ın ta kendileri olaya müdahale etmişler ve oyunu bir daha piyasada görülmeyecek bir titizlikle toplamışlar. Tabii kayıtlara ve geçmişe bakınca kimse böyle bir oyun bulamıyor ve bütün bu söylentinin bir düzmece olduğu düşünülüyor.
Bu iddiaların bu kadar fazla yayılma sebebi ise aynı yıllarda çocukların gerçekten de saatlerce ama saatlerce bu oyun makinelerinin başında kalıp bayılabilmeleri veya bazılarının da ekrandaki görseller ile kendi sağlık sorunları yüzünden nöbet geçirip yere yığılmaları. Şu sıralar Polybius diye bir oyunu gerçekten de bulabilirsiniz çünkü insanlar bu efsaneden esinlenerek yapmaya girişmişler. Böyle hikayelerin asıl değeri de buradan çıkmıyor mu zaten?
Lavender Town Sendromu – Pokemon
Lavender Town Sendromu hem oyun dünyasında hem de creepypasta dünyasındaki en bilinen ve insanın içine de en fazla işleyen hikayelerden birisidir. Pokemon dünyasında bir şehir olan Lavender Town, aynı zamanda insanların kaybettikleri Pokemonlar’ını huzura kavuşturmak için geldikleri bir yerdir ve kente girer girmez uğursuz, basit, kulakları tırmalayan, etkili ve korkunç bir müzik çalmaya başlar. 2010’lu yıllarda yayılan efsaneye göre bu müziği duyan bazı çocuklar hem zihinsel hem de bedenen sağlık sorunları yaşarlar ve şu an burada bahsetmeyeceğim bir yola girerler. Toplu histeri gibi bir sonuca çıkan bu olay, Lavender Town Sendromu olarak bilinir.
İddialara göre müziğin kendisinin sinir bozucu olması planlanmıştır ve bu kadar zararlı olabileceği düşünülmemiştir. Çok popüler ve çok korkunç bir hikayedir Lavender Town Sendromu ama aynı zamanda benim de Pokemon oynamama vesile oldu o yüzden kendisine burada teşekkür ediyorum. Okul ve havaalanı yolculuklarımı işkence olmaktan kurtardı, ve de üç saatlik havuz dersi bloklarını.
Sonic.exe
Bu varlık, enerji ve mutluluk saçan asıl Sonic’in antitezidir. Egoist, sadistik, sinirli ve aksi bir doğaya sahip garip bir şeydir. “X” ismiyle de geçer ve “Cult of X” adında bir tarikatı vardır. Söylentiye göre bu varlık orjinal Sonic oyunlarının bir kopyasını yaratır ve onu kendi çarpık zihnine göre yozlaştırır. Tarikatını da bu oyunu yayarak büyütmektedir. Başlıktakiyle aynı isimde bir oyunu internette rahat rahat oynayabilirsiniz ama Sonic oyunlarıyla aralarında küçük bir fark göreceksiniz. Sonic’in kendisini oynamak yerinde Knuckles ve Tails gibi yan karakterleri teker teker oynadığınız oyunda çarpık, bozuk bir mavi kirpi sizi eninde sonunda yakalayacak ve ağza alınmaz eylemlerde bulunacak. Koşunuz, kaçınız.
Herobrine – Minecraft
Eğer bir gün Minecraft denen berbat diyarda piksel piksel düşen gölgelerin altında, tokat ata ata kırabileceğiniz tekinsiz ağaçların arasında, küp küp dizilmiş uğursuz dağların eteklerinde dolaşırsanız ve anlam veremediğiniz, kare hızını düşüren bir sis çöktüğünü görürseniz son derece dikkatli olun. O sisin içinden sizi izleyen bir çift beyaz göz görebilirsiniz ve bu gözlerin üzerinde durduğu kafa sizin oynadığınız karakterle birebir aynı olabilir. Karşınızdaki bu dehşet verici varlık işte o ünlü Herobrine. Söylenenlere göre Herobrine aslında oyunun yaratıcısı olan “Notch” kod adlı kişinin vefat etmiş kardeşi. Bu da tabii ki Minecraft oyuncularının panik halinde birbirine girmesine sebep olan bir detay. Ne var ki bu geliştirici dostumuzun bir kardeşi yok. Belki de ortada bir pembe dizi dolabı vardır, kim bilir?
Ben Drowned – Legend of Zelda
Herobrine efsanesine çok benzer bir şekilde Legend of Zelda içinde de ilginç ve ürkütücü bir kişiliğin dolaşabildiği, bir perinin öcünün oyunun içindeki karakterlere dadanıp oyuncuyla bunlar üzerinden iletişim kurmaya çalışabildiği söylenir. Jadusable kod adlı bir oyuncu ilk başta bu Link’e çok benzeyen karakterle karşı karşıya kalıyor. Sonra da her attığı gönderi ile insanları bilgilendirmeye ve olayların gelişimini aktarmaya devam ediyor. Ben adlı bu tekinsiz karakterin internetteki yapay zekaları kullanıp insanlarla bunların aracılığıyla da konuşabildiği iddia ediliyor. Bir diğer olasılık ise Ben’in kendisinin de bir yapay zeka olması. Tabii bu hikaye 7 Eylül 2010’da yayınlanmaya başlamış ve olayı başlatan kişinin gerçek ismi Alex Hall. Kendisi bir yazar ve korku içerikleri üreten bir birey.
Oyun dünyasındaki korku hikayelerinin sadece kurgu tasarımcılarının elinde kalmadığını ve oyuncuların da aynı ocakta farklı ekmekler pişirebileceğini bu beş örnek rahat rahat kanıtlıyor ama tabii ki orada bambaşka dehşet dolu efsaneler de var. Bunların sırası ise artık başka bir zamana. Peki sizin en sevdiğiniz oyun efsanesi hangisiydi? Bunların arasına eklemek istediğiniz başka bir korku hikayesi var mı? Veya belki doğrudan kendi yaşadığınız bir şeyi anlatmak istersiniz…