Primal Carnage
Primal Carnage’ın günahları var. Dizden boyna kadar sürer muhtemelen hepsini tek tek anlatmaya kalksak. Başlıcaları arasında da görece tekdüze oynanış gelir muhtemelen. Oyun ilk çıktığında elinde sadece Team Deathmatch modu vardı mesela, aynı şeyi milyarlarca kere yaptırıp, daha fazlasını sunmuyordu. Ama işte yine de bir şekilde tutundu oyun. Çünkü temelinde insan-dinozor kapışmasını çok güzel oturtmuştu. Grafikleri dönemine göre şahaneydi ki, hâlâ da hiç fena gözükmezler. Yapımcısı da desteği kesmeyince, Primal Carnage diğer multiplayer FPS’lere çok tatlı bir alternatif olarak kaldı, öyle de olmaya devam ediyor!
Primal Rage
Elinizde dinozorlar var, değil mi? Onlarla yapabileceğiniz konsept sınırsız. Bakın biri almış, korku oyunu yapmış mesela. Başka biri buna bakıp, “abi ben bunu Pokémon konseptine oturtsam ne parayı götürürüm ha” demiş. Ötekisi “durun durun, Nazi koyacağım işin içine” diye çıkmış aradan, biri direkt olarak “deathmatch abi tabii ki!” demiş. Primal Rage’in yapımcıları ise çok sarih bir çizgi çekmişler aradan. “Dövüştüreceğim ben bunları!”. Atari’nin batmasıyla arada kaynayan oyunlardan biriydi Primal Rage, ama muhtemelen diğer tüm kayıp giden markanın arasında en ses sedası çıkartılmayan da o oldu. Halbuki ne kadar da keyifliydi be!
The Hunter: Primal
Avalanche Studios, Renegade Ops sonrası girdiği sessizlik döneminden bu sene tam bir iman gücüyle çıkacak resmen. Mad Max ve Just Cause 3 yolda, arada bir Rumble City var, bir de The Hunter: Primal duruyor oralarda işte. Sert bir oyun The Hunter: Primal. Önceki The Hunter oyunu gibi, biraz sakinlik, biraz sabır gerektiriyor. Öyle kapılarını kolayca açan bir oyun değil, hafif uğraştırıyor. O yüzden de ilk 30 dakika canınız sıkılıyor biraz. Ama sonra mekaniklere biraz alışınca, biraz etrafı kolaçan edince, ustalaşıyorsunuz ufak ufak. Ve sonra, plan program yapıp ilk T-Rex’inizi indirdiğinizde, bir anda kalp atışlarınız hızlanıyor, kan beyninize fışkırıyor. İnsana hakikaten bir sigara yaktırtıyor o ilk leş! Allah için o ilk avdan sonra azalarak biten bir değeri var Primal’ın, ama o dakikaya kadar yaşattıklarına saysın, zira değer!
Turok: Dinosaur Hunter
Listemizin başı ve sonu, alfabetik dizilim sağ olsun, resmen bir rafın iki ucunda kitapları sımsıkı tutan ağırlıklar gibiler; adeta Yüzüklerin Efendisi’ndeki o iki “dur” diyen dev heykel gibiler, bir barın girişinde yan yana duran iki badigard kıvamındalar. İki efsaneyi aldık başa ve sona. Dino Crisis’in elbette ikinci oyunu girdi listemize, çünkü serinin tartışmasız en iyisi oydu. Turok’un da taa 1997’deki o versiyonu çıktı aradan. Oyuna sonra devamı yapıldı, seriye temiz çekildi; ama hiçbiri o sisli, puslu, poligon grafikli ilk Turok kadar gergin olmadı, güzel olmadı. Bir yerden edinirseniz, oynamanız hâlâ tavsiyemizdir. Grafiklere biraz gözünüz alışırsa, inanılmaz keyif alacaksınız çünkü, inanın!
1 Comment
Şu listeden anladım ki, eğer dinozor oyunu yapıyorsanız oyunun adında bir yerde mutlaka “primal” yazmalı.