Senenin, yanlış anımsamıyorsam, 2004 civarı olması lazım.
Video oyunu matbu ve mecralarını o dönem takip edenler çok net hatırlayacaklardır. Bütün video oyun dünyası iki oyuna kenetlenmiş vaziyetteydi. Oyun dergilerine her ay, çuvalla mektup ve mail yığıyordu bu oyunların bilgisayarlarında çalışıp çalışmayacağını öğrenmek isteyen genç oyunculardan. Her ay yeni bir ekran görüntüsü çıkıyor, ölümüne parçalarına ayrılıyordu. YouTube öncesi, 256 kbp/s taze genişlemiş bant internet dönemindeydik. Ama herkes fragmanları izlemiş oluyordu, zira bu iki oyunun fragmanları elden dolaştırılıyordu.
Çok da adını koymayıp sizi gereksiz bir gerginliğe sokmaya gerek yok; biri Doom 3‘tü bu oyunların, öbürküsü de Half-Life 2‘ydi. Dış dünyada bir GTA IV’ün çıkışı kadar ses getirmemişlerdi, ama video oyun dünyası için resmen suyu sıkılmış çılgınlıktu bu iki oyun. Sonra da sırasıyla çıktılar. Önce Doom 3 boy gösterdi bilgisayarlarımızda. Ardından da Half-Life 2 çıkageldi. Ve ben, çok net hatırlıyorum, beklentiler ve efsaneler konusunda çok berrak bir çıkarım yaparken bulmuştum kendimi.
O çıkarımın az çok bugün Rick and Morty için de geçerli olduğunu düşünüyorum.
Bölümün kendisi hakkında çok bir şey söyleme niyetinde değilim. Zaten görüyorum ki, genel olarak internet de pek konuşmaya hazır değil. Hepimiz izledik üçüncü sezonun birinci bölümünü; ama pek çoğumuz açıktan bir veya öteki tarafa eğilen bir yorum yapmadık. Farkındasınız, değil mi bu durumun? İnternetin genel lisanı hemen bir takım zirve noktalarını lügatına yerleştirdi –en muhteşem örneği, Szechuan sosu, ki McDonald’s’ın az buçuk aklı varsa şu an üretimine başlamıştır- ama kimse bayıla bayıla mükemmelliğini anlatmıyor, kimse överken kendisinden geçmiyor.
Ama bir yandan, aksi tarafta genel kanaat olarak “Of çok kötü” diyen yok, “Allah kahretmesin bunu mu bekledik üç yıl” yorumları yok, beklentiyi karşılayamamış olmasının verdiği sinirle bölümü parçalarına ayırıp “abi Rick’in paçaları iki santim daha kısalmış geçen sezondan beri, HEPİNİZİN ABV TEBRİKLER ROILAND DİZİNİN İÇİNE SIÇTIN” yok. Ki, burayı aklınızda tutun. Bunun eksikliği üzerinden konuşacağız.
Gelin. Bir saniyeliğine yazının akışını geriye kesip, Doom 3 ve Half-Life 2‘ye geri dönelim. İkisi de 2004 yılında çıktılar. Aynı janrın çocuklarıydılar. İkisi de FPS tarihinin gerçekten dönüm noktası olmuş oyunlarının mirasçısıydı üstelik. Aynı yıl çıkıyorlardı. Aşağı yukarı temalar bile benzeşiyordu. Uzaylılar vardı işte; birinde daha kalın, öbüründe daha alttan korku damarı da mevcuttu. Devrimci iki oyun stüdyosunun mamülüydüler. Grafik seviyesi olarak çıta hedefliyorlardı.
Biri çıktı, insanlar çıktığı an itibariyle parçalarına ayırmaya başladılar. Önce bazı bilgisayarlarda hiç çalışmıyor olmasına çok kızıldı. Sonra müziğin olmayışına taktı ahali. Bir dakika, aynı anda neden fener ve silahı tutamıyorduk? E iyi güzel de, artık bu dolaptan fırlayan yaratıklar yüz altmışıncı seferden sonra baymıyor muydu? Işıklar iyiydi, gölgeler güzeldi de; oyun biraz fazla mı karanlıktı?
Sonra öbürü çıktı. Böyle bir çok cılız “ya araç bölümleri sanki fazla uzun mu sanki gibi, ha?” denir gibi oldu. Sonra bir şey denmedi. Çok kısa bir süre sonra, video oyun dünyası istemsizce oyunu konuşmaya başladı. Övgüyle değil, sadece konusunu açarak. Gravity Gun, Ravenholm, örümcek ablaları kontrol eden toparlak, City 17, Breen’in distopik yayınları, Alyx Vance’e karşı hissedilen toplu ve samimi aşk, the dog, Barney’nin bira referansını da yakalamış mıydık bu arada?
O an kimse bunun adını koyamadı, ama iki oyunun da çıkışının üstünden vakit geçtikten sonra bir şey çok net anlaşıldı. Doom 3, öylesine bir oyundu. Kötü değildi. Ama adından gelen beklentiyi hak etmiyordu. O beklentiyle mücadele edebilecek bir vizyon yoktu içeride. Half-Life 2’de vardı. Half-Life 2 o kadar iyiydi ki, dönüp bakınca, bir noktada, kimilerine, o öküz yükü beklenti az bile gelmeye başladı. Çünkü Half-Life 2, beklentiden bağımsız derecede iyiydi.
Ben Rick and Morty’nin üçüncü sezon, birinci bölümünün Justin Roiland ve Dan Harmon isimli dizi için bunu ispatladığını düşünüyorum. Beklentiler çok önemli değil artık. Rick and Morty, bizim salyalarla, kura kura, subreddit’lerinde birbirimizi öldüre öldüre, üzerine tezler yazarak beklediğimiz üçüncü sezonunu çıkarttı. Ve sonra bir şey denmedi. Szechuan sosu, arkada gözüken Rick-Morty, Rick’in evinin Breaking Bad’deki eve benzemesi, blemfark şakaları, Summer’ın saçı, malumkişi, 9 sezon olayı gerçek miydi bu arada?
