Dünyanın bütün müziklerinin kendine has bir büyüsü olduğu tartışma götürmez bir gerçeklik. Herkese göre bir tını dizisi var şu hayatta, herkesin kendine dokunan bir sesler bütünü var. Ama öte yandan rock biraz diğerlerinden özel, bu da çok ortada. Rock müzik biraz garip insanların müziği, aykırı olanların, sırıtanların, tam yerine oturmayanların. Bu yüzden de hep değişimin sesi; devrimin tozu, isyanın nefesi olageldi. Sadece doğup büyüdüğü yer olan Birleşik Devletler’de değil, tüm dünyada.
Bu içerik dizisi de işte bunu belgelemek için yola çıktı. On yedi ülke, kırk dokuz grup, elli bir yıllık bir yelpaze dahilinde farklı sebeplerden 50 milat rock şarkısı alındı. Bu şarkılar bir çalma listesi olarak Geekyapar Spotify‘da olacak. Şarkıların beraberinde getirdikleri -ya da ayak uydurdukları- estetik, politik, sosyolojik ve bir iki durumda teknolojik değişimleri görsellerle destekleyen videolar Geekyapar YouTube kanalında bulunacak. Şarkıların hikayelerini bu sayfalarda beraber –bir çıt– akademik konuşacağız. Daha samimi muhabbeti ise podcast olarak Geekyapar Meram kanalında dinleyebileceksiniz.
Tabii ki, önce video. Sonra maddeler.
1. Guns N’ Roses – Welcome to the Jungle
Guns N’ Roses’ın imza albümü Appetite for Destruction için “geleneksel biçimde kaydedilmiş son rock albümü” derler. Burada atfedilen geleneksellik kayıt biçimine dairdir aslında, albümün prodüktörü Mike Clink parçaları gerçek bir jiletle mikslemiştir örneğin. Ama geri dönüp bakınca bu tabirin başka alanlara da uygun durduğu bir gerçek. Guns N’ Roses’ın dünya çapında 30 milyon kopya satan bombastik albümü bizim Almanak’ımızın da önceki maddelerinin bir birleşimi gibi çünkü bir yerde. Billboard dergisinin zamanında dediği gibi; metal’in sertliği, punk’ın isyanı, glam’in estetiği ve blues’un gitar riffleri aynı potada eriyor GNR sayesinde. Ve sonrasında gelenler, bunların neredeyse hiçbirine benzemiyor.
Farklı bir çağdayız artık.
2. Sonic Youth – Teen Age Riot
Teen Age Riot’ın gitarlarında, dikkatli dinleyicilerin fark edebileceği bir gariplik vardır. Thurston Moore ve Lee Ranaldo‘nun gitarları, sıradışı bir şekilde akor edilmiştir şarkı çalınmadan önce. Gitarları alıp merdivenlerden atmadılar elbette buna ulaşmak için. Kim Gordon da şarkının başında aklına gelen kelimeleri arka arkaya dizerken bu kararı öylesine vermedi. Sonic Youth rock müzikte var olan her şeye tersten bakmak istiyordu. Progressive Rock tuğlaları alıp bir şato inşa ediyorsa, Art Rock da tuğlalarla heykel yapmak üzerineyse; Sonic Youth’un müziği de tuğlalarla yeri kazıp kazamayacağını merak ediyordu. Kazabildiler de. Kazdıkları yerden de bambaşka bir akım çıktı. Grunge. Ama ona geleceğiz, önce başka bir durak noktamız var.
3. The Cure – Lovesong
The Cure’ın sekizinci stüdyo albümünden çıkma, grubun kariyerindeki belki de en başarılı şarkı olma onuruna sahip, onlarca farklı grup ve müzisyen tarafından yorumlanmış Lovesong’un ismini nasıl yazmamız gerektiğinden emin değiliz, biliyor muydunuz? Ne The Cure, ne de onları takip eden müzik alimleri şarkıyı anlatırken iki kelime arasına boşluk bırakmak mı gerekiyor yoksa birleştirmek mi; mutabık değiller. Üzerinde mutabık olunan ise tek bir şey var. Çıktığı gibi Amerikan ve Birleşik Krallık listelerini alt üst eden parça müzik tarihinin en unutulmaz aşk şarkılarından biri. Bu saflık ve püripaklığı rock’ın taşıyor olabilmesi de ayrı keyifli elbette.
4. Soda Stereo – De Música Ligera
Arjantin’li rock devleti Soda Stereo‘nun sözleri toplamda yedi dizeden oluşan, stüdyoda tek seferde kaydedilen ve hepi topu üç dakika otuz saniye tutan şarkısı De Música Ligera bir marş. Kimilerinin rock en español dediği janrın marşı, kimilerine göre ise komple Güney Amerika’nın. Grubun vokalisti Gustavo Cerati, “Şarkının bu denli patlayacağını biliyorduk” der, “sanki bizden önce on bin grup söylemiş gibiydi“. Bazı şarkılarda anlarsınız zaten bunu. Yapan sizseniz hele, içinizde bir yerde bilirsiniz. Evren içinizden geçmektedir o anda, her şey yerli yerindedir. Demokrasiye dönüş yapmış Arjantin’desinizdir. Ülkeyi bir ümit kaplamıştır, bir iyimserlik vardır havada. Ve siz müzik aşkı hakkında, yedi dizeli, tek seferde kaydedilen, üç dakika otuz saniyelik bir şarkı yaparsınız. O şarkı tüm dilleri dolaşır, her yere pelesenk olur ve Güney Amerika’nın kuvvetli rock tarihine bir efsane daha yazılır güzelce…
5. Nirvana – Smells Like Teen Spirit
Burada hangi derginin bu şarkıyı ne listede kaçıncı sıraya koyduğunu söylemenin hiçbir önemi yok. Çünkü 50 şarkılık bir rock almanağı yapıyoruz dediğimizde hepinizin yerini garanti gördüğü tek şarkının bu olduğunu biliyoruz. Smells Like Teen Spirit; sadece çok, çok ufak bir grup sanat eserinin bürünebildiği bir kimliğe sahip çünkü. Bu şarkı bir neslin sesi. Sonic Youth’un yapısöktüğü yere X Nesli’nin kaybolmuşluğunu koyan ve tüm taşların doğru yerlere düşmesiyle ortaya çıkan bir damga. Kendi içinde bir almanak aslında. Dünyanın geri dönülemez ufuklara yol açtığı günlerin ve o günlerde kendilerini boşlukta hissedenlerin bayrağı, ardı ve arkası. Grohl‘un keskin davulları, Novoselic‘in kıymeti bilinmeyen basları ve Cobain‘in sadece gerçeklikle sağlanabilecek mükemmellikteki sesi; ve onların bir araya gelmesiyle ortaya çıkan efsane. Başka ne denebilir ki?