Başlık –ve de yazı- elbette Rogue One üzerinden ilerlemekte; ancak itiraf edelim, fragmanında filmle ilgili yalan söylemek Rogue One’ın icat ettiği, veya üzerinde yeni bir çığır açtığı bir mefhum değil. Tonlarca fragman bize ilgili filmleriyle ilgili açık açık yalan söyledi daha önce. Rogue One bu konuda muadilleri kadar yüzsüz bir konumda değil. Ancak sorun şu ki, onun da fragmanında filmde asla göremediğimiz sahneler vardı. Şunun gibi:
Bu kare, hayranların da dikkatli bir biçimde fark ettiği üzere, filmin hiçbir yerinde bulunmamakta. Aslında ilk bakışta hiç de acayip bir durum değil. Bazen fragmanın yapılış esnasında ana kurguda kendisine yer bulan sahneler, film son hâline gelene kadar plandan çıkartılabilirler. Biz de bu sahne için, aksi söylenmese, böyle bir durum hayal ederdik muhtemelen. Ancak filmin yönetmeni Gareth Edwards’ın söylediğine göre, ortada daha garip bir durum varmış. io9’un podcast’i Director’s Cut’a şöyle dedi Edwards:
“Bir çekimi bitirdik ve Felicity bir sonraki çekime yürüyordu, o çekim de tünelin ucunda olacaktı. Ve yürürken biri ışıkları açtı ve açılırken ışıklar çıtırdadılar. Birisi ona seslendi, o birazcık döndü ve ben ‘Allah’ım müthiş gözüktü’ dedim. Herkese durmasını söyledim. ’10 saniye sürecek, sadece kamerayı çalıştırın’. Tabi 10 saniye yarım saate döndü ve herhalde 17 çekim falan aldık. En sonunda bitti ve bana ‘E ne içindi bu?’ dediler, ben de ‘Bilmiyorum, sadece iyi hissettirdi’ dedim.”
Edwards bunu podcast’in devamında “süpermarketin kapanmasına 10 dakika kala alışveriş yapmaya” benzetmiş. Ne pişireceğini bilmiyorsun, ama her şeyi almak istiyorsun. Rogue One’ın çekim sürecinin pek de disiplinli ve planlı olmadığı izlenimini veriyor insana, ancak Edwards aynı röportajda bunun tüm çekime yansıyan bir şey olmadığını, sadece her günün sonunda bir saati bu tip rastgele şeylere harcadıklarını da söylüyor. Bir de bu rastgele şeylere harcanan zamana “Indie Hour” dediklerini öğrenince, iyice ısınıyorsunuz fikre. Ne var yani, o kadar ekipman, oyuncu, mürettebat, para dolmuş, biraz deney yapmasınlar mı? Helal-i hoş olsun. Sırf takdir ettiğimiz değil, aynı zamanda artmasını istediğimiz hareketler bunlar. O kadar parayla 1977 tarihli bir filmi baştan çekmekten kat be kat klas bir hareket.
Buraya kadar hava hoş. Sıkıntı, şu sahnenin neden filmde olmadığını öğrendiğimizde başlıyor.
Onun için de şöyle demiş Edwards:
“Üçünü perdeyi belirli planlar ve anlar bakımından rafine etmek başlı başına bir süreçti, o yüzden bazı şeyler geride kaldı. Ama işte sonra şöyle oluyor, pazarlama departmanı bazı çekimleri seviyor ve diyor ki ‘Aa, bunu kesin kullanmamız lazım’. Sen de diyorsun ki ‘E tamam da filmde yok bu’, onlar da diyorlar ki ‘Endişelenme, pazarlamanın yaptığı budur. Sen ne yaptıysan en iyisini kullanırız.’ E öyle olunca bir sürü küçük şey oluyor, sona doğru sen de ‘Filmde değil, biliyorum, ama ruhu filmde’ diyorsun.”
Yahu Allah Allah… Aslında bir yandan Edwards’ı tebrik etmek gerek, zira sayesinde bundan sonra izlediğimiz tüm blockbuster film fragmanları, sayesinde bıçakla kesilebilecek bir şüpheciliğe maruz kalacak. Güzel bir sahneyi o an filmde düşünürken fragmana koyup, sonra çıkartmak elbette çok okey. “Dur bakalım, buna sonra bir işlev buluruz” tipi deneysel sahneleri koymak da elbette çok okey. Ama filmde olmayacağını bildiğin sahneleri niye fragmana koyuyorsun sevgili Disney?
Peki siz ne diyorsunuz sevgili geekler? Böyle bile bile lades durumların olması normal mi, yoksa insan biraz kandırılmış hissetmekte haklı mı? Yorumlarınız varsa, muhite alalım!