Sen Ne Diyon ortasındayız. Farkında mısınız? Artık Perşembe – Cuma günleri, Sen Ne Diyon ortası günler. Bir önceki Sen Ne Diyon’dan da, bir sonraki Sen Ne Diyon’dan da eşit derecede uzak olan günler bunlar. Bugünler de “kal gitme” demek istiyorsun Sen Ne Diyon’lara, “var gitme, ölürüm o zaman ben” demek istiyorsun. Ama diyemiyorsun. Canın ağrıyor, Can Türkdoğan’ın saçları tel tel ağarıyor. Zor çünkü unutmak, her gün aynı dileği tutmak “Keşke her gün Sen Ne Diyon çekilse” diye…
Ama tabii böyle bir şey mümkün değil. Her gün bal yiyen, baldan bıkar. Bir noktadan sonra artık izleyemezsin Sen Ne Diyon’u. O akşam çıkıp gidersin. Hesabını da bırakırsın mahşere, elini yıkarsın, kapatırsın Chrome’u. Derinden gürültü bile yapmazsın yani kapatırken, öyle bir anda kapatırsın. Sonra Sen Ne Diyon’un ne cismi kalır, ne cefası. Bozar mı peki bu bizi? Ne münasebet. Geekyapar ekibi olarak biz Sen Ne Diyon’u çeksek günde yirmi bölüm çekeriz tabii. Ama işte, dağ gibi içerik patlatmaya da gerek yok dünyaya. Tadında güzel her şey.
E şimdi o zaman, bir yandan her gün istiyorsun Sen Ne Diyon’u, her gün muhabbetler katıla katıla yapılsın istiyorsun; ama beri yandan da devamlı devamlı olursa bayacaksın. Bu bir ikilem. Bu çok doğal bir ikilem. Hiçbir şey söylenmez bu konumdaki insana, duymaz anlamaz. Hayır zaten, ne diyecek, ne anlatacaksın? Kimler yalansız ki şu dünyada? Zaten yalandan kim ölmüş arkadaş, koskoca bütün dünya yalan söylüyor. Sen o insana tutup “bu ikilemin ayıp, biraz hakim ol nefsine” mi diyeceksin?
Hayır efendim. Bu tip Sen Ne Diyon ortası günler için çözüm çok basit. Tam bu gün, tam Cuma günü; kalpten kalbe bir yol varsa bu Sen Ne Diyon’un son bölümün tekrar izlemektir elbet. Açın videoyu, izleyin. Kalbinizin saraylarını verin. Siz ağlayın, o sevecek sizi. El üstünde tutacak sizi. Dizinde uyutacak sizi. Yaşatacak sizi ey geel alemi! Verin kolunuzu, çekip götürelim, şey diye içimize çekelim. Şey… Ney? Ya ney diye içine çekiliyordu insan?