Chip Zdarsky ismini ben yıllar önce Sex Criminals çizgi romanıyla tanıdım, eminim çoğunuz için de durum böyledir. Sex Criminals ilk elime alıp okumaya başladığımda gördüğüm en güzel çizgi romanlardan biriydi ve her ne kadar ben seriye yazarı Matt Fraction yüzünden başlamış olsam da; beni hikayenin içinde tutan en önemli faktör Zdarsky’nin çizimleriydi.
Fakat sonra garip bir şey oldu. Chip Zdarsky artık günümüz çizerlerinin hiç girmediği bir topa atlayıp metinleri de kaleme almaya başladı. Marvel’a gitti, orada önce epey keyifli bir Howard the Duck dönemi geçirdi. Eisner ödüllü çizer, yeni altın bileziğiyle çok beğenildi; mükafat olarak da Marvel ona bir Spider-Man görevi hediye etti. Peter Parker: The Spectacular Spider-Man’i yirmi sayı çıkartan Zdarsky belli ki tırmanışına devam ediyor.
Çünkü Marvel Zdarsky’nin suç ortağı Matt Fraction’ın Hawkeye serisinden beri duyduğum en heyecan verici projesini duyurdu ve daktilonun başında yine Chip Zdarsky var.
Projemizin adı Spider-Man: Life Story. Çok ama çok basit bir prensiple çalışan, altı sayılık bir alternatif düzlem işi. Yani ana devamlılıkta geçmiyor, kendi içinde dönüyor ve zaten böyle olmasını da en baştan temel fikriyle sağlıyor. O fikir de şu: Spider-Man 60’lı yıllarda süper kahraman olduktan sonra normal seyrinde yaşlansa ve çizgi romanlara has o asılı zaman diliminde kalmasa… ne olur?
Nasıl, heyecan bastı değil mi bedeni? 60’larda ergen olan bir Peter Parker’ın büyüyüp; post-Vietnam 70’leri ve vatkalı 80’leri bir yetişkin olarak geçeceği, nihilist 90’lar ve ciklet pembesi 2000’lere görmüş geçirmiş olarak gireceği, en sonunda da günümüze dede olarak varacağı altı kitaplık bir mini seri olacak elimizde. İlk sayısı ’19 Bahar’ında yayınlanacak ve 1966 senesinde geçecek. Muhtemelen sonra da 76, 86, 96, 06 ve 16 diye gideriz. Her birinde –Forrest Gump-vari bir tutum içinde– önemli olaylara değinir, Peter’ı parça parça büyür ve değişirken izleriz.
Gerçekten nefis. Akıllara Max Landis’in bir içim su tadında olan Superman: American Alien serisini getiriyor; zira o da Çelik Adam’ın hayatındaki önemli dönüm noktalarını çocukluğundan yetişkinliğine uzanan bir perdede ele alıyordu. Ancak elbette o Superman olduğu için, o seride çok ciddi bir “etrafında yaşanan tarih” vurgusu yoktu. Almanak tipi işlere coşan herkes için bu vurgu seriye katma değer katacaktır.
Velhasıl coşku seviyemiz yüksek yani. Siz ne düşünüyorsunuz?