Sunucusuz ödül törenlerinden sıkılanlar, gözümüz aydın: Ricky Gervais, Altın Küre Ödül Töreni’ni beşinci kez sunmak için geri dönüyor! Ödül töreni sunmak, özellikle de sadece sahne performansına dayalı bir tören hazırlamak, bir stand-up gösterisi kadar emek ister; aday olan film ve oyuncuları tiye alma, gündem eleştirisi ve diğer sunucuları sunma gibi görevleri esprili bir dille yapmak gerekir. Sunuculuk görevini üstlenen her komedyen, adını bu zorlu görevin tarihine altın harflerle kazımak ister. Beğenin ya da beğenmeyin, Ricky Gervais de kara komedisiyle ödül törenlerinin hâlâ en tartışmalı ve en aranan ismi haline geldi. Ben de Gervais’in dönüşünün şerefine bu ayın komedyen incelemesini kendisine ayırıyorum.
Altın Küre Ödül Törenleri
Altın Küre Ödül Törenleri deyince farklı nedenlerle de olsa akla gelen ilk isim olan Ricky Gervais, 2020 yılında ödül törenini beşinci kez sunarak bir rekora imza atıyor. Daha önce sunucu ünvanını sahiplenmiş kişilere baktığımızda törenin sahibi Hollywood Foreign Press Association (HFPA)’in aldığı bu karar biraz çelişkili gelmedi değil. Bir yandan Gervais’in beklenmedik monologlarının şovu daha da çekici kıldığı gibi yıkılmaz bir gerçek var. Pek çok insanın ödül törenlerine ilgisinin büyük bir kısmı sunucudan kaynaklandığını düşünürsek HFPA’nın kararı mantıklı. Gervais’in mizahı da ya beğeni ya da nefret topluyor; ne olursa olsun şov izleniyor.
Olaya bir de 2019 gerçekleriyle baktığımızda Gervais gibi sivri dilli birinin ödülleri sunması HFPA için epey cesur bir adım. Gervais fanları tabii ki de bu haberle havalara uçtular, ancak büyük bir kesim 2016’daki performansının etkisinden kurtulabilmiş değil. Bunun sebebi biraz İngiliz ve Amerikan mizah anlayışları arasındaki farktan ama çoğunlukla da politik doğruculuk akımının Gervais’in esprilerine bakış açısından kaynaklanıyor. Yapılan bir esprideki özne, hedef ve esprinin amacını doğru konumlandıramayan kitle için Gervais’in mizahı, sınırı aşacak şekilde ofansif olma eğilimine sahip. Bundan dolayı esprileriyle bir kitleyi yarıp geçerken başka bir kitleden linç yemesi doğal.
Gervais’in ödül törenlerindeki performansını izlemeyenler için bu yazdıklarım havada kalmış olabilir. Belki küçük bir karşılaştırma ile size yardımcı olabilirim. Ödül tören sunumu kapsamında benim için zirvede Tina Fey ve Amy Poehler ikilisi yer alıyor, Gervais ise ikiliyi yakından takip ediyor. Fey ve Poehler ikilisiyle Gervais’i karşılaştırmak ne kadar doğru tartışılır; komedi ikilisinin performansındaki kimya ile tekli performans arasındaki farktan tutun da İngiliz ve Amerikan mizahı karşılaştırması derken işin içine birçok değişken giriyor. İki performans da zekice, fakat birbirinden tamamen farklı kulvarlardalar. Yazının ayakları yere basması için bir adet karşılaştırmadan zarar gelmez, hem de bu karşılaştırmanın sağlıklı olması adına iki performansın da en akılda kalan iğneleyici esprilerinden örnekler vereceğim.
Fey ve Poehler en iyi film adayları arasında Gravity’i tanıtırken şöyle bir espri patlatıyorlar: “Gravity en iyi film dalında aday. Film, George Clooney’in kendi yaşında bir kadınla bir gün geçirmektense uzayda süzülüp ölmek istemesini anlatıyor.” Esprinin komik, onu tartışacak değilim. Dikkatinizi George Clooney’e gelen bu iğnelemeye çekmek istiyorum. Toplum tarafından espri yapılmasında mevcutta zarar olmayan bir konu hakkında, kişiyi yerin dibine sokmayacak seviyede bir espri; kaşlarını havaya kaldıracak kadar beklenmedik ve komik, toplumsal tepki oluşturmayacak kadar da zararsız.
Öte yandan Gervais’in töreni son kez sunduğu 2016 yılındaki açılış monoloğunda Caitlyn Jenner’e yönelttiği espriye bir bakalım: “Bugün biraz daha nazik olacağım. Ben değiştim – Bruce Jenner kadar değil tabii. Tabii artık adı Caitlyn Jenner.” Sırf bu cümleyle birlikte o gün salonda olan oyuncular dahil birçok insan bu espriye gülerken bir o kadar kişi de Twitter ve çeşitli blog sayfalarında Gervais’i transfobik ilan ettiler.
Halbuki Gervais sözünü daha bitirmemişti: “Ne yıl geçirdi ama! Dünyanın her yanındaki trans bireylere örnek oldu ve tüm engelleri cesurca aştı, stereotipleri yok etti.” Aslında cümlenin gerisi dinlendiğinde Gervais, Jenner’ın cesaretini ve toplumdaki rolünü takdir etmekle kalmıyor, ona övgüler yağdırıyor. Burası çok önemli, zira hassas konularda yapılan espriler iyi niyetli olmadıkça komedyenin linç yemesi işten bile değil. Üstelik Gervais’in yorumunda fobiye uygun bir taraf da bulunmuyor, Jenner’ın yaşadığı fiziksel değişim gerçekten de birçok kişiye örnek oldu. Fakat tüm iyi niyeti, onun bir önceki cümlesinden dolayı linç yemesine engel olmuyor.
En son cümlesiyle de Jenner’ın aynı sene yaptığı ölümle sonuçlanan trafik kazasına ithafen “Kadın şoförlere pek yardımı dokunmadı.” yorumuyla ikinci ve esas vurucu noktayı yapıyor ve espriyi sonlandırıyor.
Gervais’in riskli esprilerden kaçınmadığı aşikar, zira Jenner şakası 2016 yılındaki monoloğundaki ilk esprilerden biriydi. Fey ve Poehler ikilisiyle karşılaştırmak gerekirse, gündemi sallayan bir kişi hakkında tepki çekeceği bariz bir espriyle şovu açan Gervais, performansının geri kalanı hakkında kendisini diğer şovmenlerden ayıran çok net bir çizgi çizdi.
Birçok kişiye göre Caitlyn Jenner’a ameliyat öncesi sahip olduğu ismiyle seslenmek, Gervais’e transfobik demek için yeterli bir sebepti. Üstüne bir de “kadınlar araba kullanamaz” şeklindeki basmakalıp tiplemelerle pekiştirildiği için, Gervais’in Jenner esprisi zamanında epey tepki topladı. Gervais tabi ki de altta kalmadı, esprisinin neden transfobik olmadığını açıklamakla yetinmeyip 2016 yılında ona yapılan eleştirileri yüz seksen derece döndürdü ve bütün bu olayları 2018 yılında Netflix’te yayınlanan şovuna dahil etti.
Humanity
Altın Küre ödüllerini saymazsak Humanity, Gervais’in uzun yıllar sonra yaptığı ilk stand up şovu. Yılların ona kattığı hikâyelerle zenginleşen şovu izlerken geçmiş performanslarını düşünmemek elde değil. Humanity’de geçmişten daha olgun bir Gervais dönüyoruz. Eskisi gibi kendisine yöneltilen eleştirileri “çelik ayna” usulü geri göndermeyi başarmaya hâlâ devam ediyor, hatta kurgusu daha yüksek cevaplar sayıca fazla. Transfobik yorumlara verdiği cevaptan tutun da Twitter’da etkileşime geçtiği cahil sağcı kesime verdiği cevaplar, kıvrak Gervais zekasının devamı niteliğinde. Bütün bunlara ek olarak bu sefer hedefi kendine de çevirmiş. Yaşı dolayısıyla aldığı kilolarla ve genel olarak sağlık problemleri bulunan vücuduyla hunharca dalga geçmeyi ihmal etmiyor. Kısacası Humanity’den kendi dahil darbe yemeden çıkan kimse yok.
Humanity’nin en büyük özelliği didaktik yönü. Kendi deyimiyle insanlığın pek de hayranı sayılamayacak biri olan Gervais’e göre medeniyetin zirve yıllarının üstünde birkaç sene geçti, şimdiyse konuşma özgürlüğünün kısıtlanmaya çalışıldığı yıllardayız. Gervais ise kendisini sosyal medyanın düşünce özgürlüğü savaşçısı ilan ederek kendisine her “bu espriyi yapamazsın” diyene cevabını yapıştırıyor. Humanity’de bu cevaplarını örneklendirirken bir yandan da kendi mizahının çözüm anahtarını veriyor.
Yazının bu kısmına kadar Gervais’in mizahını anlatmaya çalışırken “ofansif” kelimesinden mümkün olduğunca kaçınmaya çalıştım. Humanity şovunda Gervais, en tehlikeli konular hakkında bile mizah yapılabileceğini anlatırken, yapılan herhangi bir espriye yaklaşırken özne ve konunun öneminden bahsediyor. Yukarıda bahsettiğim üzere, bu ayrımları kaçıran biri için Gervais’in komedisi ofansif kaçabilir fakat onun kimseyi gücendirme gibi bir niyeti yok, en azından masum bir kimseyi gücendirmek istemiyor. Daha doğrusu, esprileri insanları gücendirmeye çok yatkın ve o da bunun farkında. Fakat şovunun materyalinden gücenen biri, Gervais’in pek de umrunda değil. Tek istediği, her mantıklı insan gibi gerçekleri aktarmak ve her komedyen gibi kendi doğrularını esprili bir dille yansıtmak. Gervais, Jenner şakasını şu şekilde açıklıyor:
“İnsanlar, şakanın öznesiyle hedefi karıştırıyor. İkisi aynı olamayabiliyor… [Jenner şakasına ithafen] Akıllıca bir şaka. Neden mi?.. Şakanın öznesi stereotipler. Stereotip kavramıyla uğraşıyorum. Başlangıçta gerçek bir kadın diyorum. Yani liberal, ilerici bir laf. Fakat sonra gerici stereotipine bürünerek diyorum ki, gerçek bir kadınsa kötü araba kullanıyordur. Bu şakanın hedefi ise arabasıyla adam öldüren bir ünlü.”
Bir komedyenin esprisini bizzat kendi açıklamak zorunda kalması kadar üzücü bir şey yok. Jenner’ın trans kimliğini kabul etmekle kalmayıp üstüne kadın stereotipi kullanarak espri yapabilecek kadar ilerici olan Gervais, hâlâ transfobik olmakla suçlanıyor. Halbuki Gervais belki de sahne tozunu yutan en liberalist, en özgürlükçü bireylerden biri, keşke onu biraz daha tanısalar.
Sahne Dışındaki Ricky Gervais
Ricky Gervais’i anlamak için onun stand-up’larını izlemek yetmez, henüz denk gelmediyseniz kendisi konuk olduğu talk showlarda ve röportajlarda da izlemenizi tavsiye ederim. Gervais’i elinde mikrofon olmadan izledikçe dizi ve şovlarının arkasında yatan dehayı, analitik düşünceyi ve mantık üzerine kurulu argümanlarını takip etmek bir o kadar keyifli oluyor. Örneğin Gervais’in ateist olması stand-up ve dizilerinde sıkça yer alıyor. Konu hakkında Stephen Colbert ile yaptığı diyalog ise belki de ateizm ve din hakkında televizyonda yayınlanmış en medeni tartışma. Colbert’i ya da herhangi bir dine inanan herhangi birini hafife almadan, mantık yürüterek kurduğu argümanlarını hazır cevap kişiliği sayesinde peş peşe diziyor. Zaten bir komedyenden başka ne bekleyebiliriz ki? Bu tip diyalogları izledikten sonra Gervais’in şovları ayrı bir tat veriyor.
Stand-up Gervais ile Altın Küre Gervais, yazar ve yapımcı Gervais’te epey farklı. Gervais’in hayat ve ölüme bakış açısı, insanlığın esasında iyi ya da kötü olduğuna dair sunduğu farklı fikirler gibi derin tartışmalar başlatmaya aday konular, Gervais’in Derek ve After Life gibi yapımlarda hayat buluyor. Hayvan dostu olduğunu, hatta hayvanları insanlara tercih ettiğini her fırsatta dile getirdiği gibi dizilerinde de hayvanlara verdiği önemi pekiştiriyor. Bunun yanı sıra stand-up şovlarında sadece eleştirdiğini gördüğümüz insanları dizilerinde ana karakterler yapıyor, topu bu insanlardan alıyor ve toplumun onlara bakış açısını eleştirmemizi sağlıyor. Dizilerinde Gervais’in stand-up şovlarında görmenizin çok da mümkün olmadığı yumuşak bir yanıyla daha tanışıyoruz. Ricky Gervais’i sadece stand-upları ile tanıyorsanız onun bambaşka bir yönünü kaçırıyorsunuz demektir.
Ricky Gervais hayranlığımı şöyle bir toparlamak gerekirse, kendisi tartışmasız bu yüzyılın en zeki komedyenlerinden. Kıvrak zekasını sivri diliyle ortaya çıkartıyor, ofansif ile kara mizah arasındaki çizgide ise dans ediyor. Bütün bunların yanısıra hayvan hakları aktivisti, sosyal medyada ifade özgürlüğünün baş askeri, iyi komedide her şey mubahtır ilkesinin en büyük temsilcisi olmaya devam ediyor. 2020 Altın Küre Ödül törenini şimdiden sabırsızlıkla bekliyorum!