Eskiden Amerikan karasal televizyonlarının bir anlamı vardı. Gerçekten. En son doksanlarda doğan nesil de bu anlamlı döneme de ucundan yetişti bu arada. Ondan öncekiler zaten Friends‘in heyheylerini, Seinfeld‘in dehasını, Twin Peaks ve X-Files gibi dizilerin muhteşemliğini gördüler. Ama 2000’lerde dizi izleyen gözler de Battlestar gördü, Lost gördü, House gördü… Dört büyük kanal, şimdiki olduğu gibi çöp demek değildi eskiden. Bir ağırlığı vardı.
Sizin için finiş çizgisi nerede çekildi bilmiyorum, ama ben şu an var olan son ümit kırıntımı da kaybettim. Blacklist ve How to Get Away with Murder gibi dizilerin hayatta tutmaya çalıştıkları alev şu son fragmanla söndü. Muhteşem kanal Fox, muhteşem bir fikirle Cehennem Silahı‘nı diriltmeye karar vermişti ya hani? İşte fragman yapmışlar ona. Gerçekten benim teslim bayrağım oldu bu. Çünkü fragman, gerçekten çok kötü arkadaşlar.
Zaten kötü olacağını beklediğiniz için, insan ister istemez “ne kadar kötü olabilir ki?” diyor. Sonra da şaşırıyor. Boş geçmiyor yani dizi, “yumruğumu patlatacağım suratınıza” diyor, hakkını da veriyor. Önce diyor ki, “Bak güzel kardeşim, senin o filmleri sevmene sebep olan karizmatik aktörler var ya? Onlar yok”. Tam onu sindiriyorsunuz, sonra da diyor ki, “Murtaugh yerine ikinci sınıf komedyen koyduk, tarihin en karizmatik aktörlerinden birinin yerine de çakma kötü çocuk yerleştirdik”. Tam bravo deyip hayatınıza devam edeceksiniz, o sırada da son salvoyu fırlatıyor: “Komik de değiliz bu arada.”
Ya Allah rızası için, lütfen, sevgili abiler ve ablalarım; bu çok zor bir şey değil. Bu konsept imkansız değil. Biri ciddi, biri gevşek iki polis Allah kitap adına nasıl bu kadar banal, duygusuz, kalas ve samimiyetsiz bir şey çıkarabildiniz bu düz formülden ya? İki tane kimyası tutan aktör bulmak çok mu zor? Hollywood oyuncularının ucuzluk reyonuna mı düştünüz? Resmen yazılımla çıkmış gibi dizi ya, bu nasıl bir kütüklük, bu ne? Neler yapıyorsunuz orada, lütfen yani?