Bir süredir kafayı herkesin konuştuğu ama kimsenin oynamadığı klasik oyunlara takmış durumdaydım, bu sebeple yolumun System Shock serisi ile kesişmesi kaçınılmazdı. Koca bir sene evvel Thief: The Dark Project hakkında kelam ederken System Shock 2’ye de göz kırpmışım ama ettiğimiz flört sadece orada kalmış, yazılması planlanan yazı unutulup gitmiş. Tembelliği bırakalım, bugün siberpunk seviyorsak üzerimizde emeği büyük olan bu oyuna artık vefa borcunu ödeme zamanı.
Şimdi ilk tepki olarak “System Shock 2’ye ne hakla unutulmuş klasik dersin?” diyecek yirmi beş yaş üstü kuşağı sükunete davet ediyorum. Hayatında floppy disk görmüş ve kullanmış yoldaşlar olarak bazı gerçekleri kabul etmemiz gerekiyor. Bugün System Shock 2, yeni nesil oyuncular için “Bioshock’un atası” olmaktan fazlası değil. Gerçi bu anlaşılabilir, eskiden de çoğu PC kullanıcısı için skorları çok yüksek olmasına rağmen bir sebepten ötürü tercih edilmeyen bir korku oyunu idi System Shock 2. Yapımcı stüdyo Looking Glass’ın trajedisi zaten her seferinde dönemi için devrimsel nitelikte işler çıkarması ama bu işlerin maddi ve manevi takdiri hep yıllar sonra görmeye başlamasıydı (Thief: The Dark Project bu konuda bir istisna olmuştu ve yarım milyon adet satış yapmıştı ama bu başarı da 2000 yılında kepenklerin inmesinin önünde duracak kudrette değildi).
Peki nedir bu System Shock 2’nin olayı? Neden seven çok seviyor? Gerçekten dedikleri gibi ödül rekortmeni Bioshock serisinin atası mı?
Öncelikle hikayeden bahsedelim. System Shock evreni uzay yolculuğu ve yapay zeka teknolojilerinin oldukça geliştiği bir yakın geleceği bize resmediyor. İlk System Shock oyunu TriOptimum Şİrketi’nin Citadel Uzay İstasyonu’nda gerçekleşen kontrol dışı bir hackleme olayından sonrasını konu almaktadır. İstasyonun yapay zekası (SHODAN) bu işlem sonrasında kendi bilincini kazanır ve insanlıktan intikamını maden kazılarında kullanılan dev lazer topunu dünyaya yönelterek almaya karar verir. İlk oyunun sonunda SHODAN ve tüm istasyon (aynı zamanda SHODAN’ın doğumuna sebep olan hackleme işlemini de yapan) isimsiz hackerımız tarafından patlatılarak yok edilir. Olaylar medyaya yansır ve SHODAN yerkürede kötülüğün yeni tanımı olur. Yeniden benzer bir tehlikenin kendini göstermemesi için sadece çokuluslu şirketleri denetlemeye özelleşen yeni bir Birleşmiş Milletler komitesi bile (UNN) kurulur.
Ne var ki kapitalizm System Shock evreninde de gerçek dünyamızdaki gibi hırçındır ve uluslararası bir örgüt tarafından denetim altına alınmayı kabul edemez. Eski bir karaborsa operatörü olan Anatoly Korenchkin silah kaçakçılığından edindiği birikimi artık iflas etmiş olan TriOptimum’u yeniden ayağa kaldırmak için kullanır. Korenchkin’in politik gücü onu UNN tarafından kontrol edilemeyecek noktaya getirmektedir. Korenchkin’in önderliğinde yükselen TriOptimum 2114 yılında yeni tasarladığı Von Braun isimli uzay aracını sonsuz boşluğa salar. Bu ilk deneme yolculuğunda Von Braun’a bir UNN gemisi olan Rickenbacker eşlik eder. Yolculuğun 5. ayında gemiler aldıkları tanımsız sinyalleri araştırmak için Tau Ceti V isimli bir gezegenin yörüngesine girerler. İki gemi arasındaki güç çatışmasının artık durma zamanı gelmiştir, zira Tau Ceti V’in hikayeye dahil olması ile ile uzay yolculuğunun kanlı evresine beklenmedik bir giriş yapılır. Biz de bu noktada devreye gireriz.
Von Braun’un uzun yolculuklar için kullanılan uyucutularından çıkarılan bir UNN askeri olarak görevimiz hem iki gemide de neler olduğunu anlamak hem de hayatta kalanlardan Dr. Janice Polito’yu bulmaktır. Üzerimize ameliyatla yerleştirilen özel nörolojik ekipmanlar bize hackleme ve psişik güçler kullanma yetileri kazandırmaktadır. Bu noktadan sonra işimiz etraftaki mutantlardan ve güvenlik robotlarından kaçarak bir şekilde Polito’ya erişmek olur ve inanın ilk kısımlardaki görece rahatlığa rağmen bu iş hiç de kolay değildir.
Eğer internette System Shock 2 hakkında azıcık okuma yaptıysanız oyunun hikayesindeki büyük sürprizi biliyorsunuzdur. Böyle olmasa bile Ken Levine’ın senaryosunu yazdığı herhangi bir oyun oynadıysanız hikayede neyin sürpriz olarak sunulacağını rahatlıkla tahmin edebilirsiniz. System Shock 2’in iskeletinin aynen ilk Bioshock oyununda kullanıldığını söylemekle yetinelim. Levine’ın aynı hikayeyi bize her dönem bir şekilde yeniden sunabilmesini (ve bizim de bunu büyük bir heyecanla almamızı) bir başarı ya da tembellik olarak yormak tamamen size kalmış. Ancak System Shock 2 de diğer Levine oyunları gibi tek bir sürprize bel bağlayamayacak kadar kapsamlı ve güçlü bir iş. O yüzden hikayenin Bioshock hayranlarına tekrardan ibaret gelme durumu çok yok.
Oyuna ilk başladığınızda muhtemelen gözünüze ilk çarpacak olan şey karakter tasarımlarının gülünesi ölçüde kötü olması olacaktır. İnanın, 1999 standartları için bile zayıf kalacak grafiklerden bahsediyoruz. Bunun sebebi ekibin kısa zaman aralığında oyunu bitirmek için Thief: The Dark Project’in motoru olan Dark Engine’i seçmesi. Asla karakter tasarımları ya da dinamik aksiyon imkanları ile ön plana çıkamamış bir olan Dark Engine’in ne var ki tamamen kendine has ve çağının ötesinde avantajları bulunmaktaydı. Zeki yapay zeka, itinalı ses kullanımı ve ışık-gölge dengesi arıyorsanız Dark Engine bugün için bile pek çok benzerine taş çıkartacak kalitede bir motor. Motorun estetik başarısının System Shock 2’de Thief’in gotik havasına yaklaşamadığını itiraf edeceğim (demek ki ortaçağ için tutan siberpunk için tutamayabiliyor) ancak gözünüzü düşük poligon karakterlere alıştırabilirseniz Dark Engine’in size sunacağı nimetler büyük.
Ne var ki System Shock 2’yi maddi arenada yenik duruma düşüren grafiklerinin kalitesinden ziyade dönemi için karmaşık oynanabilirliği. FPS türünün RPG ile yolları ayrılalı bir miktar zaman geçmişti ve yeni dönem oyuncuların Ultima Underworld günlerine dönme gibi bir niyeti de yoktu. Özel otomatlarda geliştirilebilir özellikler, geniş envanter ekranı, kısıtlı da olsa “crafting” özellikleri ve farklı düşman tipleri için farklı mermi tipleri bugün bizim alışık olduğumuz ama 1999 için yeni olmasa bile doğrudan aksiyon odaklı FPS oyuncusu için yorucu çeşitliliklerdendi (Kimbilir, belki System Shock 2 bir sene beklese ve bir diğer devrimsel nitelikteki FPS olan Deus Ex ile aynı dönemde piyasaya çıksa her şey farklı gelişecekti). Bunun yanında oyunun bugün bile oynayanı ürkütecek güçlü atmosferi ne kadar muhteşem bir korku deneyimi yaratırsa yaratsın o yıllarda survival horror fikri hala Resident Evil ve Silent Hill klonları üzerinden yürümekteydi.
Pek System Shock 2 günümüzde hala alıp oynanabilir bir eser mi? Kesinlikle evet, ancak Bioshock Infinite’in meşhur 1999 modunun bu oyuna ithafla yapıldığını hatırlatmakta fayda var. Zor ve oyuncu-dostu olmayan bir işten bahsediyoruz. Gerçekten retrosever ve sabırlı olmanız durumunda büyük zevk alacağınız aşikar. Özellikle Event Horizon, Alien gibi korku ve bilimkurgu türlerinin büyük filmlerine özel bir merakınız varsa System Shock 2’in hem atmosferi hem de hikayesi tam size göre. Bunların yanında her oyunseverin bir SHODAN tecrübesi olmalı, çağ olarak kolaycılığa alıştık gitti…