Bazı eserler o kadar çok defa tekrar edilir, sevilir ve hâliyle ikisinin birleşiminde, o kadar da fazla bilinirler ki ünleri, kendini ortaya çıkartanları aşar.…
Aynalarla olan ilişkimizin ne kadar garip olduğunu fark ettiniz mi? Aynalar; hani şu evimizin başköşesine koyduğumuz, günü karşısında başlattığımız, kapıdan yüzüne son bir kez…
Sevgili okur, Basmakalıp başlangıcımı bir kenara bırakıp soruma odaklan: Okumak ve yazmak işinin en heyecan verici özelliği nedir? Afiyette olup olmadığını sorsaydım daha kolay…
Şiiri içeren faaliyetleri kafanızda nasıl canlandırıyorsunuz, bilemiyorum. Bana uzunca bir zamandır, lisans yıllarım bu metinleri incelemekle geçtiği için hafif böyle küf kokulu, dışarıdan kimsenin…
Modernizm’e kadar gördüğümüz şiirlerde, anlatıcı şair değildir. Yazar, şairdir elbette, yani yazdığı şeyden elbette ki sorumludur fakat anlatıcıdan bahsederken farklı bir karakterden söz ediyor…
Görmezden gelmenin giderek zorlaştığı iklim sorunlarından kafamızı biraz sıyırabilirsek, dört mevsim yaşayan bir coğrafyada, hangi mevsimin diğerini döveceğiyle ilgili çocukça kavgalarımızı bir kenara bırakmak…
İnsanların ölümsüzlüğe imrendiklerini ve sanat yapmamızın asıl sebebinin arkamızda bizim son nefesimizi vermemizle yok olmayacak, ölümsüz birtakım izler bırakmamız olduğunu düşünüyorum. Hatta birçok şair…
Şiir yazmak zor. Ama bana sorarsanız okuması da zor. En azından “hakkıyla” okuması zor. Şarkı söylemesi de zor. Hem çok farklı hem de çok…
Aslında şiir de korkunç bir şeydir, biliyor musunuz? Sokrates’e göre tanrılar, şairlerin bedenlerini ele geçirirler. Şairler de anlattıkları şiirlerle kitleleri etkileyerek onların bedenlerini esir…