Şu sıralar kafayı kaldırıp bir Netflix dizisine coşmak gerçekten zor. Çünkü Netflix neredeyse her gün her biri coşulmaya layık yirmi beş tane dizi, film, belgesel, belgesel dizi, çizgi film, anime, talk show ya da hepsini birden kombinleyen bir şey sürüyor piyasaya. Hepsi ilk etapta mükemmel gözüküyor. Zaten Netflix üyeliğiniz varsa, hepsine bir on dakika ayırasınız da kolayca geliyor.
Ancak bazılarını takvime daha sert bir biçimde işaretliyorsunuz, doğruya doğru. Örneğin Daredevil‘ın açıklandığında hissettiklerimizle, The Ranch‘in açıklandığı anda vücudumuzda vuku bulan hormonal değişiklikler aynı değil. Bazı işler olayın biraz daha şaşırtıcı ve enteresan tarafına düşüyorlar. Bizce, Netflix’in bu seneki titanik kadrosunun içinde, bir dizinin o şekil bir yeri var. GLOW.
Yukarıda gördüğünüz şey Netflix’in yayınladığı basit bir çıkış tarihi duyurusu. GLOW, 23 Haziran’da, Netflix’in huyu olduğu gibi tek parça olarak yayınlanacak. İlk sezonun 10 bölüm tutması bekleniyor, ama elbette siz bunlarla ilgilenmiyorsunuz. Ben de bunlarla ilgilenmiyorum. Daha ziyade kadro var mesela ilgimi çeken. En başta dizinin yaratıcısı Weeds ve Orange Is The New Black‘e imza atmış Jenji Kohan mesela. Çok çiçek değil mi? Çok çiçek. Oyuncularda da parlak isimler var. Başrolü güzeller güzeli Alison Brie çekiyor. Onun peşi sıra Nurse Jackie‘den Betty Gilpin var, Scott Pilgrim‘den Ellen Wong var, Marc Maron var…
Ama en enteresan şey konu. GLOW, gerçek bir hikayeyi anlatıyor. 1980’lerde Amerika’da bir dönem faaliyet göstermiş ve muadillerinin aksine gerçekten bir TV dizisi gibi kurgulanmış, sadece kadınların katılım gösterdiği bir güreş ligi. Adı Gorgeous Ladies of Wrestling. Bu lige iştirak edenlerin hepsi bir yerden şov dünyasına girmeye çalışan aktrsiler, mankenler, dansçılar… Mekan da Las Vegas üstelik. N’oluyordu o kapalı kapılar ardında, organizasyon nasıl üretiliyordu, bunlar hep dramatizasyonlarını izlemek istediğimiz şeyler. Sizi de heyecanlandırmıyor mu? Heyecanlandırıyorsa, yazın, 23 Haziran. Mis!
