Mutluyum ya, valla çok mutluyum! Yani rezil bir ikinci sezonun ardından küllerinden yeniden doğan The Boys’un üçüncü sezonunu izlemek beni inanılmaz mutlu ediyor ya. Gerçekten oh be. Sonunda her hafta The Boys’un bir sonrakini bölümünü sabırsızlıkla beklediğimiz günler geri döndü. Her hafta bölümü izleyip, sizlerle birlikte incelemek için yazımın başına geçmek için sabırsızlanıyorum. Bu yüzden de lafı daha fazla uzatmıyor ve hemen “The Last Time to Look on This World of Lies” isimli üçüncü sezon beşinci bölümünü spoilerlı olarak incelemeye başlayalım.
The Last Time to Look on This World of Lies bölümü aslında bizim çok yabancı olduğumuz bir terimle açıldı: Liyakatsizlik. Cebren ve hile ile Vought’u ele geçiren Homelander, ilk iş olarak etrafına kendi adamlarını yerleştirdi. Vought yöneticilerinin gözlerini korkutarak bir avuç işe yaramaz şak şakçıya dönüştüren Homelander bu da yetmezmiş gibi Deep’i Suç Analitiği Departmanı’nın başına geçerek hâlihazırda yozlaşan Vought’u iyice çekilmez bir yer hâline getirdi. Neyse ki bu gibi sorunlar sadece kurgusal eserlerde oluyor da gerçek hayatta da böyle şeylerle uğraşmak zorunda kalmıyoruz.
Şöyle bir dönüp baktığınızda bu bölüm çok fazla gönül işleriyle haşır neşir olduğumuzu fark ediyorum. Bir yanda Hughie ve Starlight‘ın bir türlü sonlanmayan kavgaları, bir yanda Kimiko ve Frenchie‘nin asla dertten kurtulmayan başları ve diğer yanda yeni yeni filizlenen Maeve ve Butcher aşkını seyrettik. Kimiko ve Frenchie’ye fazlasıyla üzülüyor ve bu ikilinin artık bir huzura kavuşmasını tüm gönlümle istiyorum. Fakat bundan daha fazla istediğim şey sanırım Maeve ve Butcher aşkını daha fazla görmek… Umarım tek gecelik bir şey değildir ve biraz daha izlemeye devam ederiz diye düşünüyordum ki…
Geçtiğimiz sezon fıstığa olan alerjisini kullanarak kendisini bayıltan Maeve’den intikam alan Black Noir, yeniden savaş meydanında boy gösterdi. Payback ekibinin geçmişini gösteren sahnelerde maskesi gördüğümüz Black Noir’ın tam olarak bu noktada çizgi romanlardan ayrıldığını söyleyebiliriz. Çizgi roman okurları için sürprizi bozmak istemiyorum fakat en azından Black Noir’in gerçek kimliğinin dizide gösterilenden çok daha farklı olduğunu söylemeliyim. Öte yandan belki de Payback sahnesi tamamen bir şaşırtmacaydı ve plot twist içerisinde bir plot twist izliyoruz. Böyle olursa gerçekten oturduğum yerden çığlık atarım, şimdiden haber veriyorum.
Bu bölümün en önemli olayı pek tabii ki Soldier Boy’un kaçışının ardından yaşanan olaylardı. Ben, sıradan bir diziden beklediğim üzere Soldier Boy’un olaylara dâhil olmadan önce bir iki bölüm bekleyeceğini ve senaristlerin bizi sabırsızlıktan çatlatacaklarını düşünüyordum. Fakat The Boys bir kez daha sıradan bir dizi olmadığını kanıtladı bu sezon ve Soldier Boy bir anda kendini Amerika’da buldu. Uzun yıllar boyunca bir hücrede mahsur kalan Soldier Boy’un, modern dünyaya ayak uydurma çabasına da şahit olduğumuz bu görüntülerin ardından şehrin ortasında büyük bir patlama meydana geldi ve artık ilk domino taşı düştü.
Benim burada en çok dikkatimi çeken şey Homelander’ın, Soldier Boy’dan yarattığı kaosu görüp bu kaostan ödü kopması… Yani şimdilik kimse bu olanların Soldier Boy yüzünden meydana geldiğini bilmiyor fakat Homelander’ın ekranda haberleri izlerken yaşadığı dehşet yüzünden okunabiliyor. Acaba Homerlander herkesten önce Soldier Boy’un geri döndüğünü anladı mı? Anladıysa ondan neden bu kadar korkuyor? Daha önce Soldier Boy ve Homelander arasında bir şey mi yaşandı? Gördüğünüz gibi benim aklımda cevaplardan çok sorular var ve umarım gelecek bölümler bu soruların cevaplarını verir bana.
Soldier Boy’un etrafta serbestçe dolaşmasını tabii ki en az bizim çocuklar istemiyor. Ya da en azından biz öyle düşünüyorduk. Homelander’ı öldürecek bir silah bulmak için Rusya’ya giden The Boys ekibini biz eli boş döndü sanıyorduk ama aslında şimdi fark ediyoruz ki Butcher aslında istediği şeyi bulmuş. Bu sezon geçici V-Serumu’nun da etkisiyle bir türlü kendisi gibi düşünmeyen Butcher, dinsizin hakkından imansız gelir diyerek Soldier Boy ile el sıkıştı. Soldier Boy’un neden böyle bir anlaşmayı bu kadar kolay kabul ettiğini bilmiyoruz fakat Homelander ile aralarında kapanmamış eski bir defter olduğuna dair inancımız giderek artıyor.
Diğer yandan Mother’s Milk’e yapılanları artık kınıyorum ya. Yani Butcher ve Hughie saçma sapan konuları kafalarına takıp dertleriyle insanları boğarken; süper kahramanları bitirmeye çalışırken evliliğini mahveden, çocuğunun süper kahraman hayranı bir üvey babayla birlikte yaşamasını izlemek zorunda kalan, ailesinin ölümüne neden olan süper kahramanı istemeden hapsolduğu hücreden kurtaran ve tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de en yakın arkadaşı tarafından ihanete uğrayan Mother’s Milk’in başına gelenleri kimse konuşmuyor. Kimiko ile Frenchie de hastanede tek başlarına Rus mafyalarıyla uğraşıyor zaten. Sanırım bir önceki bölüm MM’in, Butcher’a söylediği şey gerçek oluyor: toplanabilecek bir ekip kalmadı artık. Yine de biz bu insanların arkadaşlıklarına güveniyoruz, tek bir amaç yine onları birleştirecektir.
Artık iyiden iyiye nefret ettiğimiz için kimsenin umursamadığı A-Train ise giderek daha aşağı bir seviyeye gidiyor. Sırf Homelander’ın gözüne girmek için Supersonic’i ispiyonlayan A-Train, Blue Hawk ile olan husumetini de inanılmaz bir şekilde kaybediyor. Seven’ın tüm gücüne rağmen Blue Hawk’ı dize getiremeyen A-Train, siyahi kardeşleri ırkçı birinden dayak yerken öylece izlemekle yetindi. Arkadaş taş olsa çatlar ya, gücünü kullanmak öldürecekse öldürsün seni. Şerefinle yaşayamadın bari şerefinle öl be A-Train!
Eğer bu hafta “gelen” Seth Rogen’in sahnesine “Yok artık” dediyseniz, gelecek bölümün adının “Herogasm” olduğunu ve şimdiden dört farklı ülkede sansürlendiğini söylemek istiyorum size. Çizgi romanları okuyanlar az çok başlarına nelerin geleceğini biliyordur fakat okumayanlar kendilerini hazırlasalar iyi olur. Haftaya her şey çok ama çok farklı olacak!
Siz bu bölümü nasıl buldunuz bölümü sevgili geekler? Sizce Butcher’ın planları tutacak mı? Soldier Boy ve Homelander birbirlerini tanıyorlar mı? Maeve’e ne oldu? Yorumlarınızı ve teorilerinizi mutlaka bekliyorum.