Malumunuz Dunkirk vizyona girmek üzere memlekette. Christopher Nolan’ın yeni filmini Cuma girdiği gibi izleyecek olanlar da, muhtemelen önceden bir baktıkları için biliyorlar ki Dunkirk’in süresi 106 dakika. Bu, filmin aşağı yukarı 1.5 saat civarında olacağı anlamına geliyor; ki Christopher Nolan’ın daha önce blockbuster diye önümüze 160 dakikalık çılgınlıklar koymuş bir adam olduğunu düşünürsek durum epey garip.
Yalnız inanın, az sonra söyleyeceğimiz şey kadar garip değil.
Durum şöyle, ortada bir The Dark Tower uyarlaması var. Danimarkalı Nikolaj Arcel tarafından yönetilen ve prodüktör kadrosunda Stephen King’in de bulunduğu film, usta yazarın “başyapıtım” dediği aynı adlı romandan uyarlanıyor. Tam birebir bir uyarlama değil, bazı noktalarda kitapla daha ziyade köprülük edeceği söyleniyor, ama ne yapacaksa yapsın hayranlar ondan belirli bir ağırlık bekliyor. Kitapların girift ve katmanlı dünyasını aktarması zaten zor. Hayranlar yine de zoru başarmasını bekliyor. Oyuncuların rollere yakışmasını bekliyor. İyi yazılmış olmasını bekliyor. Bekliyor oğlu bekliyor yani anlayacağınız. Bir tek neyi beklemiyor, biliyor musunuz?
Kısa bir film.
Britanya’da filmlerin sınıflandırılmasından sorumlu kurumun analizini açık etmesiyle beraber, 4 Ağustos tarihinde vizyona girecek filmin uzunluğunu öğrenmiş bulunuyor ve esefle aktarmak isterim ki Arcel’in filmi 95 dakika. Bir futbol maçının nizami süresinden 5 dakika fazla yani. 95 dakika hangi karanın kim kulesini anlatacaklar hiçbir fikrimiz yok. Stephen King prodüktör sandalyesinden bunu nasıl onayladı, hiçbir fikrimiz yok. Bu karar alınırken odada bir tane samimi The Dark Tower hayranı yok muydu, o konuda da bir fikrimiz yok. Çünkü bu dünyada bir tane filmin 3+ saat olması herkesçe kabul edilir bir gerçek olsa, herhalde o film The Dark Tower olurdu. Hayır anlamıyorum, derdiniz hayran üzmek mi yani, nedir?
Neyse, King oralarda yine. Belki bir bildiği vardır diyelim, ümidimizi koruyalım biz yine de…
