The Flash gibi bir TV dizisinde Gorilla Grodd gibi efsane Flash düşmanlarından birini hakkıyla göreceğimizi hiç düşünmemiştim. Dizi bütçesiyle yapılacak dandik bir CGI görmektense hiç görmemeyi de tercih ederdim açıkçası. Neyse ki sezon başından beri önümüze atılan ufak ufak görüntüler umutlarımızı, haliyle beklentilerimizi de yükseltmişti. Karakterin hakkını az aşağıda teslim edeceğim ama efektleri yapan Encore Hollywood’a ayrı bir tebrik geçmek gerekiyor. Gotham ve American Horror Story gibi dizilerin de efektlerini yapan firma, Grodd’u mümkün olduğunca gerçekçi ve korkutucu bir biçimde ufak ekrana yansıtmayı başarıyor.
Grodd Lives, biraz ‘filler’ bir bölüm çünkü her şeyin ortaya çıktığı geçen bölüme kaldığı yerden devam etmiyor ve Eobard Thawne hikayesinde pek bir ilerleme yaşanmıyor. Fakat yeni bir kötü adam çıkarmak yerine, ilk bölümden bu yana çıkmasını merakla beklediğimiz Grodd’u dikkat dağıtmak amacıyla kahramanlarımızın üzerine salıyor Thawne. Önceki bölümlerden birinde Grodd tarafından sürüklendiğini gördüğümüz General Eiling, bu bölüm maskeli bir soyguncu gibi peydah oluyor. Yakalanıp Meta-Human hapishanesine kapatıldığında bizimkiler mevzuya ancak uyanıyorlar. Wells tarafından üzerinde deneyler yapılan ve partikül hızlandırıcı patlaması sonucu bir Meta-Goril’e dönüşen Grodd, telepatik güçleri sayesinde Eiling’i kontrol ediyor.
Grodd’u bulmak için kanalizasyonda dolanırlarken korkudan altına işeyecek olmasına rağmen Jurassic Park göndermesiyle espri yapmayı ihmal etmeyen Cisco kardeşime şapka çıkarırken Dedektif Joe West abimin goril ile karşı karşıya geldiğinde yaşadığı korkuyu paylaşıyorum kendisiyle. Hakikaten ben ‘normal’ goril görsem aklım çıkar, bırak şu telepatik çam yarmasını yani. Grodd’un zihinsel olarak yavaş yavaş gelişip evrilen bir karakter olarak çizilmesi ve çizgi romanlardan bildiğimiz “I. Am. Grodd” ve “Grodd. Hate. Banana.” gibi klasik replikleri duymak çok hoşuma gitti. Yalnız Flash’in güçleri bu hayvan irisini yenmeye yetmediği için ileride tekrar karşılarına çıktığında ne yapacaklarını cidden merak ediyorum.
Gelelim geçen bölüm Barry’nin The Flash olduğunu öğrenen Iris’e. İlk yazımdan bu yana Iris’ten ne kadar nefret ettiğimi tekrar tekrar söylüyorum. Hatta bunu dile getirmek beni rahatlatıyor bile diyebilirim. Ancak yiğidi öldürüp hakkını verelim. Grodd Lives bölümünün bir kahramanı Grodd’sa öteki de Iris’ti. Elim yazmaya bile gitmiyor inanın ama başından beri gerek Barry’e gerek babasına söylediği her şeyde sonuna kadar haklı olduğunu düşünüyorum. Yine aynı şekilde ‘Katie Cassidy v.02’ muamelesi yaptığımız Candice Patton’ın da sezon başından beri başarılı bir aktris olmadığını düşünüyordum. Dün akşamki bölüm karakter açısından bir dönüm noktası olduğu gibi Patton’ın da oyunculuğunun zirve noktasıydı sanırım. İlk kez haklı bir kızgınlıkla ve ihanete uğramış olarak ağzından dökülen her bir kelimeye hak verdim. Bunca zamandır sözde beni korumak için çevremdeki herkes tarafından sistematik olarak bana yalan söylenseydi, Wells ve meta-human’lar arasındaki bağlantıları keşfetmiş olmama rağmen kimse tarafından iplenmeyip salak yerine konsaydım, ben de herhalde bu kadar hayal kırıklığına uğrardım. Tüm bunlara rağmen ortalıkta dolaşıp ona buna çemkirmek yerine ekibe yardım etmesi artı puan olarak hanesine yazılabilir rahatlıkla. En sondaki konuşma sonrasında da ilk kez karakteri içten buldum. Eddie tehlikedeyken Barry’nin kucağına atlamaması ve Barry-Iris ilişkisinin ufak ufak işlenmesi gelecek sezon için umut oldu. Belki artık bu kızcağızdan eskisi kadar nefret etmemeye başlarım, bilemiyorum.
Gelecek bölüm Rogue Air‘da sezon finalindeki son kavga öncesi Flash, Arrow ve Firestorm üçlüsünün Reverse-Flash ile kapışmasına şahit olacağız. Oliver’ın da derdi başından aşkın. Çocukcağız üşenmemiş Nanda Parbat’lardan kalkmış gelmiş. Kıyamam.
Küçük Notlar:
- Thawne Sülalesi: Daha önce yazacaktım bu meseleyle ilgili ama bölüm içinde önemli referanslar verdikleri zaman konuları incelemeye çalışıyorum genelde. Eobard’ın bu bölümde Eddie ile yaptığı konuşmada Thawne sülalesinden yüzyıllar boyunca bilim adamları, politikacılar ve sanatçılar çıktığını öğrendik. Bu başarılı sülalenin tek çürük yumurtası Eddie Thawne ise kayda değer hiçbir başarıya imza atamamış, silinip gitmiş. Eddie, tıpkı Dr. Wells gibi çizgi romanlarda olan bir karakter değil. O yüzden Thawne sülalesinden kime tekabül ettiğini bilemiyoruz. Burada durup en yüksek ihtimal olan Malcolm Thawne’dan bahsetmekte fayda var. Charlene Thawne doğum yapmak üzere Nora Allen ile aynı hastaneye, o akşam sarhoş olan Dr. Gilmore’a getiriliyor. Charlene, birtakım komplikasyonlar yüzünden çocuğunu kaybediyor. Nora Allen ise nurtopu gibi ikiz erkek çocuklar dünyaya getiriyor. Dr. Gilmore, kıyamayıp çocuklardan birini Charlene’e birini Allen Ailesi’ne veriyor. Barry’i Allen’lar yetiştirirken, diğer ikizi Charlene alıp Malcolm Thawne adıyla yetiştiriyor. Malcolm büyüyüp aslında evlatlık olduğunu ve Allen’ların oğlu olduğunu fark edince kafayı sıyırıyor ve Barry’i yakın takibe alıyor. Çok lafı uzatıp detaya girmeyeyim ama şunu bilsek yeterli: Thawne sülalesinde kuşaktan kuşağa geçen Blue Flame Talisman ile Malcolm, Cobalt Blue isimli kötü adama dönüşüyor. Bu Blue Flame Talisman’i kullanarak mavi alevlerden eşyalar yaratabiliyor, kendi vücudunu aleve dönüştürebiliyor ve hatta The Flash’in hız güçlerini çalabiliyor. Birincisi Eddie ile Barry’nin yaşları tutmadığı için ikincisi de fazlasıyla ucuzca gözükebileceği için bu hikayeyi bir kenara atalım. Ancak Eobard’ın verdiği gazla, Eddie sülalesinin geçmişini araştırıp Blue Flame Talisman’a bir şekilde ulaşırsa rahatlıkla Blue Cobalt’a dönüştürülebilir. Malcolm’a ek olarak Thawne Sülalesi’nde kayda değer başka kişilikler de var ama onlara sonra değinelim.
- S.T.A.R. Labs’e giren çıkanın belli olmadığıyla ilgili çemkirmelerimi daha önce yapmıştım. Bu bölüm Iris’in de elini kolunu sallaya sallaya girdiğini görünce artık bir çeşit tanıma sistemi olduğuna kanaat getirdim. Iris daha önce tanıtıldığı için sistem tekrar sormuyor ve girmesine izin veriyor olabilir. Aksi takdirde gördüğüm en boktan güvenlik önlemlerine sahip tesis. İçeride azılı suçlular varken hele, ne bu rahatlık be kardeşim? Ek olarak bölümün sonundan anladığımız kadarıyla Eobard Thawne, S.T.A.R. Labs’in altında kurduğu bir hangarda aslında. Cisco gibi zeki bir adamın tek tek kameraları toplayıp da tesisi baştan aşağı incelememesi çok salakça. Zaten Wells hariç dizideki tüm zeki karakterler özlerinde salaklar. “Bu adam bizden daha neler saklamıştır kim bilir” deyip baştan aşağı ıncık cıncık her yeri araştırsanıza oğlum ya.
- Grodd’un bölüm sonunda tırmandığı kule The Watchtower. Justice League üyelerinin karargah olarak kullandıkları bir çeşit uzay istasyonu diyelim. Bu kulenin The Watchtower olduğunu nereden biliyoruz? Smallville’in yanlış hatırlamıyorsam son 3 sezonunda gördüğümüz ve Clark başta olmak üzere tüm kahramanların beraber kullandığı kulenin dizaynının hemen hemen aynısı.
12 Comments
2. Not ile ilgili bir şey söyleyeceğim;
Cisco daha önce tüm binayı taramıştı,ancak sadece gizli odayı bulmuştu.sanırım eğer dediğin gibi S.T.A.R. Labs’ın altındaysa şifrelemiştir belki
1-The Watchtower Arrow’da da vardı Sara orada kalıyordu ilk başlarda.
2- Arrow ile ilgili yazmıyorsun artık üzüyorsun bizi 🙂
3- Flash’ın Grodd’u yenmesi için İris’in gazına ihtiyaç duyması çok saçmaydı bence.Bu tarz klişe sahnelerden nefret ediyorum dizinin ilk başlarında çok vardı örneğin.
4-Bir sonraki bölüm Wells’in yakalanacağını düşünüyorum. Sezon finalinde Barry’nin geçmişe gidişini ve zamanda oynama yapmasını işlerler diye tahmin ediyorum.
”i am groot ” da marvel in Guardians of The Galaxy sinde var.
Acaba kim kimden çaldı.
tarihsel olar grodd groot’dan daha eskiye dayanıyor açıp bak istersen. Yani DC çalmadı bir şeyi.
“I am …” tarzı replikler, akılda kalıcı replik yaratmanın kısa yolu. Hatta klişe desek yeridir. “I am Batman/Groot/Iron Man…”
Abi sorma o cümleyi duyduktan sonra bi an aklımda “lan Guardians of the Galaxy Marvel’ın değil miydi?” diye düşünmeden edemedim
Iris’i beğenmenize şaşırdım. Çok şaşırdım. Bölüm boyunca deli etti beni. Grodd’un muhteşemliği, Cisco’nun göndermeleri, Thawne’ın artık tam bir villain oluşu ve Jesse Martin’in oyunculuğu gibi artıların yanında Iris nefret ettirdi kendinden. İnsanların onu korumak istemesini anlayamadı. Flash’la ilgili blogu vardı yani, Flash’ın o kadar düşmanı var, seni olayın içinde tutup başını belaya sokmak istememişler. Her an çıkıp gereksiz gereksiz sinirlenmesi ve ekibe katkıda bulunabilecek özgüveni kendinde bulması ayrı saçmalık zaten. Finalde de dizi Barry’nin hayatını Iris’in klişe saçmalıklarına bağlayınca müstakbel gelinimiz benden olur alamadı. Valla Arrow da Flash da nasıl başarıyor anlamıyorum ama kahramanların asıl çiftlerinden nefret ettiriyorlar, keşke Sara Laurel olsa veya Caitlin Iris olsaymış dedirttiriyorlar.
O bir Hollywood klişesi oldu artık. Saydıklarının yanında Breaking Bad’de Skyler, Justified’da Winona, Smallville’de Lana gibi ana karakterin romantik ilişkisi olan uyuz mu uyuz karakterler illa ki var.
Açıkçası karakteri halen sevmiyorum. Başından beri de söylüyorum. Ama iki dakika onun yerine koydum da kendimi, sürekli olarak Wells ile ilgili kanıt sunmama rağmen sürekli yalan söylenseydi, ben de kendimi aptal yerine konmuş hissederdim. Bir de korumak için söylemedik bahanesine ben de kıl oluyorum. Aksine Iris’ in de söylediği gibi haberi olsa belki daha temkinli davranırdı. Halen kızdan hoşlanmıyorum evet ama biraz empati kurabildim karakterle bu bölüm en azından. Klasik kezban triplerinden değildi bu sefer.
“Yine aynı şekilde ‘Katie Cassidy v.02′ muamelesi yaptığımız Candice Patton…” Açıkçası ben de buna benzer bir şekilde düşünüyordum ama bu kadar güzel ifade edemezdim. Hakikaten bravo. =) Katie Cassidy isimli ablamızı ilk kez Arrow dizisinde görmüştüm. Daha öncesinde neler yapmıştır, farklı rolleri nasıl oynamıştır bilmiyorum. Bilmeye gerek bile duymuyorum ama kendisine karşı görür görmez içimde bir antipati oluşmuştu. Severek izlediğim (özellikle ilk 2 sezon) ve birbirini kovalayan bölümler boyunca kendisine olan antipati katsayım daha da arttı ve hala kendisine aşırı bir şekilde kıl oluyorum. Keza Candice Patton, Katie’ye olduğum kadar fazla olmasa bile ona da ayar oluyorum. Belki bu bacılarımıza verdikleri roller ve indirgedikleri zeka seviyesi ve kendilerinin de iticilik konusunu oldukça başarılı yansıtmaları böyle düşünmeme neden oluyor ama yok abi bu iki ablayı da bir türlü sevemedim. =)
Irıs karakterinin oyunculuğunu ve ciddi anlamda tipini beğenmiyorum bu benim özgürlüğüm bu ayrı bir konu.
Asıl merak ettiğim Oliverin yardıma gelecek olması. Koskoca nanda parbat (ki afganistanda ) gidip gelmeye paso sıktı. o haliyle sadece allstar mantığı ile final çekme ne bilim dizi sanki tam arrow’un izinde ve yanında olmaya çalışıyor gibi..
Bu arada “Barry Allen” bu kadar somurtkan ve sıkıcı bir karakter değil çizgi roman ve animasyonlarda.
Cisco üstüne alınması sürekli bana felicity nin alınganlığına benziyor da. Sanırım özleyeceğimiz bir ilk sezon geçirdik. Çünkü dizi giderek şekil ve kan değiştirmeye başlayacak…
ya benim anlamadığım tek nokta normal karakterlerin süper karakterlerin gerçek kimliklerini öğrenince attığı trip. flash herkese anlatsın o zaman neden maske takıyor.ırıs bunu düşünmeden eleştiriyor.ırıs kaçırılsa ve flash ın barry olduğunu bilse zorla söyletirler ırıs e flash ın gerçek kimliğini
bide diyorum keşke plastique ölmeseydi de flash ın ekibinde olsaydı.