Geçen bölüm için ne kadar boş beleş bir bölüm dediysem The Darkness and the Light‘ın da o kadar dolu dolu olduğunu söyleyebilirim. Farklı yan öyküler açısından bir sürü gelişme yaşandı ve bunca gelişmeyi çorba yapmadan vermiş olmaları büyük bir başarı. Geçen bölümü kapatan King Shark‘ı tekrar görme şerefine nail olamamamız dışında bölümle ilgili çemkirecek herhangi bir şey gelmiyor bile aklıma. Göstermeyi bırak King Shark’tan hiç bahsedilmemesine biraz bozuldum. Anlaşılan bölüm sonunda Harrison Wells hakikaten öldürdü kuçu kuçucuğu. En azından sokak ortasında ölen kocaman bir köpekbalığını kimseye göstermeden nereye sakladınız, bunu bize bir diyeydiniz keşke. King Shark’ın efektleri için daha fazla verecek paraları olmadığı için apar topar yolladılar. Kimbilir o 2 dk bile ne kadar paraya mal oldu. Valla Kickstarter kampanyası açıp parası neyse verelim getirsinler şu King Shark’ı bir bölüm daha.

Resimden sonra her zamanki gibi spoiler var.


Geçen bölüm sonunda The Flash ile karşı karşıya gelen Harrison Wells nihayet tam anlamıyla geri döndü. Bu arada bir kopukluk olduğu kanısındayım. Barry’nin hemen maskesini çıkarıp Wells’e kimliğini açıklamış olması bir yana, bir de tutup S.T.A.R. Labs’e getirmiş olması bir garip. Geçen bölüm finaliyle bu bölümün başı arasında kesilen bir sahne olduğunu düşünüyorum. Zira Wells’e güvenip hemencecik Star Labs’e getirmelerini açıkladılar ne de King Shark’ın bahsi geçti. Eobard Thawne’ın ele geçirdiği hali değil de, flashbacklerde gördüğümüz gerçek Earth-1 Harrison Wells’in sakinliği ve sıcaklığının aksine Earth-2 Harrison Wells, tam anlamıyla götün teki (‘Dick’ kelimesini en layıkıyla böyle çevirebiliyorum). Çevresindeki insanların problemleri umrunda değil.

Ya empati yoksunu da onları anlayabiliyor ama takmıyor. Tek derdi Zoom’u durdurmak ve bunun için de Barry’e yardım etmeye hazır. Yine sırlarla dolu bir adam şüphesiz ancak Tom Cavanagh, o kadar efsane bir adam ki Earth-2 Harrison Wells’i Eobard Thawne’ın sinsiliğine bulaşmadan oynamayı çok iyi başarıyor. Hani yine iyilik timsali bir adam yok karşımızda. Hatta iyi olmaktan çok çok uzak ama karşımızda gördüğümüz karakterin samimiyetine inanmakta zorluk yaşamıyorum. Yine kötü evet, ama bu kez oynamıyor. Thawne’ın ise her yanından sızıyordu o içten pazarlıklı hali. Cavanagh, bu dizinin bel kemiği. Tüm karakterler belki ayrı ayrı başarılılar ama Cavanagh, tıpkı Joe West’i oynayan Jesse L. Martin gibi bu ekibi birbirine bağlayan yegane karakter. Doğru düzgün göremediğimiz ilk 4-5 bölümdür gerçekten S.T.A.R. Labs’teki eksikliğini hissetmemek elde değildi.


Bu bölüm Iris’in anası, babası, kardeşi mevzusuna girmeden Barry ve Patty’e odaklandığımız için ayrı bir mutluyum. Iris’in karakter olarak lüzumsuzluğu bir yana, Candice Patton ile Grant Gustin’in bir türlü tutmayan kimyasından sonra böylesine doğal gelişen bir ilişkiye hasret kalmıştım. Patty, inanılmaz tatlı bir kız ama birazcık da güzelliğinin farkında olup oturaklı davransa hiç fena olmaz diye düşünüyorum. Şu haliyle çok klişe romantik komedi karakteri gibi duruyor. Yine de kelimenin tam anlamıyla ‘Blind Date’ diyebileceğimiz Barry’nin kör olduğu buluşma epey tatlıydı ve içimdeki sevgi pıtırcığına engel olamadım izlerken. Barry’nin Doctor Light’ın ışığıyla kör olup Cisco’nun yardımıyla gittiği buluşma, fazlasıyla klişe komedi filmi havasında ama Patty’in salak gibi bu numarayı yememesi sayesinde gayet gözardı edebiliriz.

Doctor Light demişken, bölümümüzün kötüsünden de biraz bahsedeyim. Genel olarak bölüm canavarı konseptini hiçbir zaman doğru düzgün işleyemediklerini geçen bölümde söylemiştim. Kulağa süper kötü gibi değil de tüpçü markası gibi gelen Tokamak faciasından sonra Doctor Light, tanıdık bir isim olmasının da verdiği etkiyle bu bölüm kesinlikle sırıtmadı. Zoom’un kontrolü altında Earth-1’a yollanan Doctor Light’ın Barry’nin eski yavuklusu Linda Park’ın Earth-2’den gelen ikizi olduğunu promolardan görmüştük zaten. Light, Zoom’dan kurtulmak için Earth-1’deki halini öldürüp yerine geçmek ve ortadan kaybolmak istiyor. Tutması zor bir plan ama en azından yaptıklarının altında Tokamak gibi “ya benim hayallerimle niye oynadınız Allahsızlar” şeklinde saçma salak bir argüman yok. Neyse ki Iris silah kullanmasını biliyor da Light, Linda’yı öldürmeyi başaramıyor.

Yazacak bir hikaye bulamadıklarında kendini bir karaktermiş gibi hissetsin diye Iris’e böyle ufak tefek görevler vermeleri çok tatlı. Sanki bir işe yarıyormuş gibi bir havalar veriyorlar. Şu karakteri diziden çekip çıkarsan yemin ederim hiçbir şey eksilmez. Hele sonlara doğru S.T.A.R. Labs’te Harrison Wells’e gidip “Barry’i kurtardığın için teşekkürler kanka, eyvallah” şeklindeki yaklaşımına kahkaha attım. Ya sen kimsin, o tavırlar ne?


Son olarak Jay Garrick-Harrison Wells çekişmesinden de bahsedip bu bölümü kapatayım. Burada Wells söylediklerinde kısmen haklı. Jay’in korkuları var. Barry ise savaşmaktan korkmuyor. Zoom ile tam olarak yüzleşememesi ölüm korkusundan değil ama sanki. Geçmişte birinin ölümüne sebep olmuş ya da bir düşmanı sevdiği birini öldürmüş ve onu kurtaramamış gibi bir intiba bıraktı bende. Veya bunca zamandır Zoom’u öldüremediği için çok kayıplar yaşandı Earth-2’da. Bu yüzden de Barry’nin başına gelecek herhangi bir şeyin vebalinin üstüne olsun istemiyor. Wells’in motivasyonu da sorunlu ve zorlayıcı. Barry’i gazlıyor ama sonunu düşünmüyor çünkü çok da umrunda değil. Tek umrunda olan şey Zoom’u yenmek ve bu uğurda Barry’i feda etmek ona göre gayet makul. Yine de Jay’in “ben gidiyom o zaman ya, ne bok yerseniz yiyin” deyip çekip gidecek bir adam olduğunu sanmıyorum. Barry’i Wells’in ellerine bırakmak içine sinmez geri döner. Neyse bırak giderse Earth-2’nindir, dönerse Caitlin’indir.

2. sezonu yükselişe geçiren bu cillop gibi bölümün ardından gelecek haftaki Enter Zoom bölümünde Zoom ile anlı şanlı bir şekilde tanışacağız. Teoriler akar..

Küçük Notlar:

  • Aquaman & Atlantis: Bu artık referans falan bile değil, resmen ağzımıza soktular. Bir tek Aquaman’in ismini zikretmediği kaldı Jay Garrick’in. Jay’in söylediğine göre Earth-2’de Atlantis batmamış ve suların üstünde yer alan muazzam bir uygarlık. Aquaman de Garrick’in kankasıymış. Bakın Arrow’da da böyle yapıyorsunuz, Hal Jordan/Green Lantern referanslarıyla bizi heyecanlandırıyorsunuz ve altından hiçbir şey çıkmayacak. Beni boşuna heveslendirmeyin, sizi yolarım.
  • Doctor Light: Identity Crisis‘i okuyanlar hatırlayacaklardır. Justice League ekibimiz, Mr. Fantastic’in DC’deki izdüşümü gibi olan Elongated Man‘in (Elastik Adam) karısı Sue Dibny’i öldürdüğünü düşündükleri için Doctor Arthur Light‘ın peşine düşüyordu. Baş şüpheliydi, çünkü zamanında Sue’ya tecavüz etmişti. Fakat burada baz alınan karakter bu değil ancak ben bir Arthur Light göreceğimizden de şüphelenmiyor değilim. Arrow’un, Cisco ve Caitlin’in ilk gözüktüğü The Man Under the Hood bölümünde gördüğümüz ışık silahının Arthur Light’a ait olduğunu söylemişlerdi. Zamanında Star Labs’te çalışan ama daha sonra delirdiği için yol verilen bir adammış bu. Siz bunu atın kenara bekleyin. Linda Park’ın Earth-2’den gelen ikiziyse, daha ziyade Kimiyo Hoshi karakteri üstüne kurulu. Crisis on Infinite Earths sırasında The Monitor’ün Dünya’ya yolladığı güç nedeniyle güçlerine kavuşup Light adını alıyordu. Halen tuvalet ihtiyaçlarını nasıl giderdiklerini bilmediğimiz Meta-Human hapishanesine kapatıldığına göre Doctor Light’ı tekrar görebiliriz.
  • Barry’nin hız gücünü bazen çok hafife alıyorlar. İnanılmaz hızlı bir adamdan bahsediyoruz. “Speed Mirage” yaratmasına gerek kalmadan da pekala Doctor Light’ın arkasına çok hızlı dolanıp yere serebilirdi. Bazen sırf düşmanları çok dandik göstermemek için Barry’i gereğinden fazla uğraştırıyorlar. Dünya’nın en hızlı adamının bu tip kötüleri alt etmesi çok da zor olmamalı.
  • Jesse Quick olarak beklediğimiz Violett Beane, ilk kez bu bölümde gözüktü. Fakat ufak bir ters köşe oldu benim için. Altın Çağ’ın iki speedster’ı Johnny Quick ve Liberty Belle’in kızları olan Jesse Quick, burada Earth-2 Harrison Wells’in kızı olarak karşımıza çıktı. Neden kız Zoom’un elinde, Zoom Wells’ten ne istiyor göreceğiz.
  • Sonunda Cisco’muz, meta-human kimliğini açıklamakla kalmadı, süper kahraman adını da aldı: Vibe. En kısa zamanda umarım kostümüyle de görürürüz ama ondan önce güçlerini geliştirmesine harcayacaklardır sezonun yarısını. Zira henüz Vibe’ın çizgi romanlardaki güçlerine hakim değil. Cisco’nun bölümdeki tek olayı da bu değildi. Legends of Tomorrow‘da izleyeceğimiz Hawkgirl, Kera Saunders ile tanıştırmak için kendisini maşa olarak kullandıklarını da unutmayalım. Şimdilik aşk-meşk ayağına diziye katıldı ama güçlerini nasıl kazanacak, nasıl Hawkgirl’e dönüşecek sezon ortasına doğru göreceğiz.
  • Ben yazıyı yazarken sezon ortasında 2 bölümlük bir Arrow/The Flash crossover geleceği açıklandı. Bu sefer iki bölüme yayılacak bir hikaye izleyeceğiz. Söylenilene göre de Legends of Tomorrow‘u başlatacak bir hikaye olacak. White Canary, Captain Cold, Heat Wave, Atom, Firestorm, Hawkgirl, Hawkman ve de en önemlisi Rip Hunter‘ı görebiliriz gibime geliyor bu crossover’da. Çok büyük bir şey olacak diye gazlıyorlar şimdiden. Hadi bakalım. Vandal Savage‘ı da görürsem sevinçten çığlık atarım.
Author

Bir reklam ajansında esnek saat olarak çalışıyor. Geekyapar yazarı. Hobi olarak spoiler vermeyi seviyor. Dreamer değil. Vizyonsuz. Şu hayatta hep Hufflepuff'liğindan kaybetti.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.