Adını hem 1992’de yayınlanmış Green Lantern & The Flash crossover’ından hem de Türkçe olarak da çıkmış The Flash’in 3. cildinden alan Gorilla Warfare, Zoom ile yüzleşmemizin ardından vites küçülten bir bölüm olmuş. Gerçi geçen bölüm, Zoom çıtayı o kadar yükseltti ki bu hafta önümüze ne koysalar yeterli gelmeyecekti. Grodd’u anlı şanlı bir kez daha görmüş olmamız bile büyük bir lütuf.
Resimden sonra her zamanki gibi spoiler var.
Bence Gorilla Warfare ismi biraz erken harcandı. Hikayedeki gibi Central City’i ele geçireceği bir bölümde kullansalar çok daha yerinde olurdu. Bu bölüm Grodd’un potansiyeli o kadar değerlendirilemedi ki, “Goril Savaşı” gibi bir ismin altında rahatlıkla ezildiklerini söyleyebiliriz. Bir savaştan bahsetmek pek mümkün değildi zira. Caitlin’i kaçırmasıyla yakalamaya çalıştıkları King Kong tandansı da pek tutmamış. Gorilla Grodd, Caitlin’i partikül hızlandırıcı deneyini tekrarlaması için kaçırdığında tam olarak ne istediği anlaşılamadı bence. Tamam deneyi tekrarlasın, kendisi gibi zeki goriller yaratsın eyvallah da bunu ne için istedi? Kendini yalnız hissettiği için bir arkadaş mı aradı yoksa bir goril ordusu mu yaratmayı planlıyordu? Ya da Frankestein’ın Gelini durumu mu var kast edilen? Çocukçağız, yalnızlık canına tak ettiği için çiftleşmek istedi belki de. Bunu birazcık açabilselerdi Grodd’un insani özellikleri biraz daha ön plana çıkarılabilirdi. Bir giriş yapılmak istenmiş besbelli ki bu konuda ama yüzeysel geçilmiş.
Ama Grodd’un hikayedeki yeri de çok netti: Zoom tarafından hezimete uğratılmış olan Barry’nin kırılan belinden ziyade incinen gururunu toparlayıp güç kazanmasına yardımcı olmak. Sadece bir itici güç olarak kullanılması tatmin etmiyor ama Grodd’u görmek her daim ayrı bir zevk. Geçen sezon yaptıkları özel efektlerle Emmy’e aday olmuşlardı. Aynı CGI başarısını bu bölümde de devam ettiriyorlar. O kadar ki, sezonluk bütçenin yarısını Grodd, King Shark ve Firestorm ile harcadıklarından ve sezonun geri kalanında düzgün efektler göremeyeceğimizden korkmaya başladım. Grodd’u oyalayıp Caitlin’i kurtarmak amacıyla Reverse-Flash kılığında Watchtower’a giden Harrison Wells taklidi yaparken bile Tom Cavanagh, oyunculuk konusunda skalasının ne kadar geniş olduğunu gösteriyor. Bazen bu adam bu diziye fazla mı diye düşünüyorum. Acilen House of Cards gibi bir dramada oynayıp ödülden ödüle koşmalı gibi geliyor bana.
Öte yanda Barry’nin psikolojik yıkımıysa, babasının tek bölümlük de olsa geri gelişiyle hiç de fena işlenmedi. Henry Allen’ın halen neden gönderildiğini ve neden oğluyla daha fazla zaman geçirmek için kalamadığını anlamıyorum. Muhtemelen “her bölüm Henry Allen’a bir yan hikaye yazamayız. Zaten Iris ile daha napacağımızı bilmiyoruz, bir de Henry ile mi uğraşalım kardeşim?” diye düşünüyor olabilirler. Henry Allen’ın mimiklerini dikkatle takip ettim bu bölüm. Malum uzun süredir Zoom acaba Henry Allen mı teorisi dönüyor ortalarda. John Wesley Shipp’ten mi kaynaklanıyor yoksa paranoya mı yapıyorum teori yüzünden bilmiyorum ama bazı yerlerde huzursuz hissettim izlerken. “Patty mi? Patty de kim? Yeni kız arkadaşın mı? Hmm dur ben bir onu da kaçırıp sana karşı kullanayım” tepkisi verdi gibi geldi mesela. Elbette ki Henry Allen’ın Zoom olma ihtimali ancak Earth-2 Henry gelip Earth-1 Henry’i kaçırarak yerine geçityse mantıklı. Çok üzerine kafa yormak istemiyorum, çünkü çok basit bir teori gibi geliyor. O maskenin altından tamamen başka biri de çıkabilir. Bana halen biraz Earth-2 Joe West çıkacak gibi geliyor ama dur bakalım.
Bu arada artık giderek sinirlendiğim bir konu var. Geçen sezon Iris’e yaptıkları aptal muamelesini bu sezon Patty’e yapmaya çalışıyorlar. Joe’nun ağzından “Barry, biliyorsun ki bu kız aptal değil” cümlesi döküldü de yaptıklarının farkında olduklarını anladık. Hadi Iris’in özel güçleri yoktu, eğitimi yoktu, hadi onu korumak için söylemediniz vesaire. Bunu bir nebze anlayabiliyorum da Patty’den saklama meselesine anlam veremiyorum. Hakkaten zeki çizilmiş bir karakteri bu şekilde harcamalarını izlemek istemiyorum daha fazla. Barry, açıklamayıp yalan söylemeye devam ettiği sürece ilişkileri daha da boka saracak. Koruma içgüdüsüyle yapıyor desem oradan da elimizde kalıyor. Kız halihazırda meta-human’larla uğraşan eğitimli bir polis abi. Tamam elbette Zoom karşısında elinden bir şey gelmez ama en azından bilirse tetikte olabilir. Üstelik bunu bilmesi işi açısından da çok yararlı olur. Her davada Joe, kızdan gerekli bilgileri alıp “tamam ben gerisini hallederim” deyip kızı köşeye atıyor. Bu gizem devam ettikçe de Joe, Patty’e ortağı gibi değil asistanı gibi muamele edecek. Ben Patty olsam ilk aklıma gelecek şey bir kadın olarak ciddiye alınmadığım olurdu herhalde ki ciddi anlamda sinir bozucu bir durum. Ne bileyim gidip Barry’nin eskiden takıldığı kıza bile açıkladılar da birlikte olduğu kızdan mı saklıyorlar Allah aşkına? Daha fazla bu konu uzarsa her yazımda bol bol çemkireceğim. Kimse de bana gelip Mert, The Flash bokluyor demesin.
Son olarak Cisco – Kendra Saunders cephesinde ise güzel gelişmeler olduğunu söyleyip yazıyı sona erdiriyorum. Bir sonraki bölümde Legends of Tomorrow‘a bağlanıp kuşun yuvadan uçacağı düşünülürse aşk-meşk mevzuları ile diziye sokmaları manasız geldi. Bir yere gitmeyeceği belli olan bir ilişkiye niye yatırım yapmaya çalışıyorlar çok anlamlandıramıyorum. Neyse birazcık ilerleme kaydedebildik en azından bu bölüm. Cisco, Kendra’ya ‘vibe’ yaptı ve her ne kadar daha önce promolarda Hawkgirl kostümünü gördüysek de ilk kez kanlı canlı kendisini kostüm içinde görmüş olduk. Hawkman nasıl çıkagelecek, konu nasıl oraya bağlanacak ancak 1 Aralık’taki Flash/Arrow crossover bölümü Legends of Today‘de öğrenebileceğiz. Şükran Günü sebebiyle 2 hafta boyunca yeni bölüm yok. Biz kutlamayanların pek şükran duyduğunu söyleyemeyiz.
Küçük Notlar:
- John Hughes filmlerini izlemiş olanların kolaylıkla fark edebileceği Say Anything referansı pek hoştu. John Cusack’ın elinde boombox ile durduğu klasik sahneye yapılan tek gönderme Cisco’nun Kendra’nın çalıştığı cafenin kapısının önünde elinde sepetle durması da değildi üstelik. Aynı sahnede çalan Peter Gabriel’ın In Your Eyes‘ı a dayamışlar arkadan. Cisco’nun popüler kültür referanslarına bayılmıyor muyuz?
- Sonda gözüken yer tahmin edeceğiniz gibi çizgi romanlardan bildiğimiz, bir sürü zeki gorilin yaşadığı Gorilla City. Gorilla Grodd, Solovor isimli gorile karşı savaşarak Güney Afrika’da ormanlar içinde yer alan bu Gorilla City’nin kralı oluyordu. Bu konuyu nasıl gündeme getirecekler diye düşünüyorduk geçen sezon ama Earth-2’de yer alan bir yer olduğunu göstererek işin içinden rahatça çıktılar. Bu sezon bir daha göreceğimizi sanmıyorum ama gelecek sezona kadar Grodd, buranın kralı olacak ve kuracağı Goril Ordusu ile de Central City’i basacaktır diye düşünüyorum. Bütçeleri buna yeter mi o çok şüpheli gerçi.
- Cisco’nun “Birdman diye bir şey duymuş olabilir miyiz?” sorusuna Caitlin’in “Birdman diye bir şey yok şapşik” şeklinde cevap vermesine üzülmedim değil. Çünkü bu demek oluyor ki Earth-1’da Michael Keaton da yok. Acıyorum size çocuklar. Biz kaçıncı Earth oluyoruz bu durumda bilmiyorum ama bizim Michael Keaton’ımız ve Batman’imiz var.